Deniz, gece, bank, iki adam, yağmur, ay ışığı ve birbirini yeni gören, “hayallerinin toplamı sıfırlanan iki adam…”
Yani sıfırın solunda başlayıp sağına geçen insanlar…
Bütün mesele bu… dedi yaşlı adam.
Gözlerini derin dalgalara dikmiş, denizden gelecek bir kavuşmanın hayalini kurar gibi iç çekerek;
-Hayallerimin toplamı sıfıra eşitlendi….
-Artık rahatça yüreğimdeki eskimiş yaşanmışlıklarından vazgeçebilirim.
-Üryan geldim üryan gidiyorum…dedi.
Sesini duyabiliyordum.
Kedimin tıslaması gibi ses tonu ile söylediği her cümlede yarısını hayalinde çukura bıraktığı her kelimeleri kendimce tamamlamaya çalışarak, yaklaşmaya çalıştım.
Nefes alışverişini duymaya çalışmak istedim neden olduğunu bilmiyorum…
Belki de nefes alışverişine sakladığı sevdiğinin ismini öğrenirim, diyedir.
Hayatı çarptım, böldüm, topladım diye düşünmüştüm ki, çarpılan benim olduğunu anladım…dediğini duydum…
Gözünü diktiği hayaline kavuşmayı beklediği kapı sandığı dalgaların beyaz köpüğü seremonisi beni de yakalayıp kendine tutsak etmişti…
Deniz, gece, bank, iki adam, yağmur, ay ışığı ve birbirini yeni gören, “hayallerinin toplamı sıfırlanan iki adam…”
Sıfırın solunda başlayıp sağına geçen insanlar…
Aslında sağında yaşayan insanlar birbiri ile tanışma olasılıkları az insanlardır…
Gök gürültüsü sessiz kalıyordu, iki insanın sesiz çığlığı arasında.
Denize yakın duran adam sallanıyordu ama bir sarhoşun çaresizlik dansını andıran sallantı değildi.
Bu dans bir tanrıya yakarıştı.
Takva sahibi olmaya çalışıyordu.
Ama nafile bir çabaydı.
Arkasına dönse beni görmek istese sadece kafasını yarım selam vermek gibi dönmesi yeterli olacaktı.
Hiç yeltenmedi.
Beni görmesi veya görmemesi çok önemli değil gibi omuzları stres yüklenmeden sadece teslimiyeti andırır gibi kafasını korumaya çalışan emir eri veya kafasının hükümdarlığını kabul eden asi komutanlar gibi duruyordu.
-Gel yanıma otur…dedi
Asi komutan önce vücuda otur emri vererek hükümdarı ile birlikte banka oturdu.
Adam bana bakıp:
-Senin sonunda bu dalgaların içindeki köpüklere nefesin karışacak…dedi
Cebinden silah çıkarıp aramıza koydu.
-Bak…dedi
-Bu yağmur sıfırın solunda yaşayanları çağırır.
Bunun nedeni;
-İnsanlar her zaman yataklarına iki kişi ile girer.
Bir kişi başını yastığa koyduğunda, iki tarafında ki dostlarla uyur.
Sağda ki “yaşam,”
Solda ki “ölümdür…”
Bizler her zaman “yaşama” sarılarak uyumak isteriz.
Öyle bir zaman gelir ki” yaşam” firar eder.
Elinde yalnızca ölüm kalır.
Ya uykusuzluktan öleceksin ya da ölüme sarılarak sıfırın soluna atlayacaksın…
-Söyle bakalım, bu yağmur sıfırın solunda yaşayanları çağırır.
Sen niçin buralardasın? “Yaşamı ararsın…” dedi
Bir silahına baktı bir köpüğe baktı.
Şimşek merminin namlunun ucundan çıkması gibi patladı.
-Bu gece çok hayırlı bitemeyecek…dedi
(Deniz, gece, bank, iki adam, yağmur, ay ışığı ve birbirini yeni gören, “hayallerinin toplamı sıfırlanan iki adam…”)
“Yani sıfırın solunda başlayıp sağına geçen insanlar…”
Saygıyla…