Çok muhterem bir zat anlatıyor.

Sık sık yakınlarına aktarıyor.

Belli ki, düşündürmek istiyor insanı.

Olayı, dürbün olarak kullanıyor.

Gerçekle yüz yüze getiriyor insanı.

Ünsiyet ve alışkanlığın gaflet perdesini yırtıyor.

İnsanın umursamazlık tarafını aralıyor.

Zuhurunun şiddetinden; görünmezi, görünür kılıyor.

Sudan habersiz balık misali.

Yanındaki gerçekleri görmeyen insanın gözünü açıyor.

Hakikati duymayan kulakları işitir kılıyor.

Kısaca düşündürmek istiyor;

Gerçek insan olan insanı.

Çünkü insan; düşünürse insandır.

Çünkü insan; farkederse insandır.

Çünkü insan; anladığı kadar insandır.

Ama neyi?

Fakat kimi?

Gerçeklerle içiçe yaşıyor insan aslında.

Ama bunların acaba kaçımız farkında?

İşte bunun ayırdına varmak için buyurun anlatımıza:

Pazardan eli boş dönen adama, komşusu sorar:

-Ya hu nedir bu hâl? Pazardan eli boş dönülür mü hiç?

-Sorma komşu, domates alacaktım. Fakat fiyatlar çok yüksekti kıyıp alamadım. Muz alayım dedim; ücreti çok pahalı geldi! Salatalık istedi canım. Öyle pahalıydı ki yanına yaklaşmak ne mümkün!

-Yani hiçbir şey alamadın desene.

-Yooo komşu öyle deme! Almaz olur muyum? İnsan pazara gider de eli boş döner mi?

Arkadaşı şaşkın:

-Kuzum sen benimle alay mı ediyorsun Allah aşkına?

-Ne münasebet komşu! Hiç alay eder miyim ben?

-Ya hu bir şey almadığın ortada! Sen benimle bal gibi dalga geçiyorsun! Elin kolun boş! Hâlâ aldım bir şeyler diyorsun! Ya hu kaçın kurrasıyım ben? Aldatılacak adam mıyım? Sen düpedüz benimle matrak geçiyorsun?

-Dur biraz, dur! Çok ileri gidiyorsun! Kırk yıllık komşunu kırıyorsun! Ben hiç yalan söyler miyim sana? Aldım diyorsam almışımdır!

-Vallahi sen çatlatırsın adamı! Ne aldın pazardan söyle de kurtar bizi bu merak, bu ezadan!

-Havamı aldım komşucuğum havamı! Ohhh! Hava almak gibi bir nimet var mı dünyada?

Komşunun şaşkın bakışları, fakat pür dikkat duruşu karşısında, tane tane anlatmaya başladı bizimki hava alışını:

-Evet komşucuğum! Pazara giderken de, gelirken de havamı aldım havamı! Hem de ne hava? Tamamen bedava!

-Herşey çok pahalıyken; aldığım hava bes bedava! Ne yokluk, ne zam! Alırsın havanı, her zaman. Hem de hiç farkında olmadan! Alıp alamıyacağım diye düşünmeden! Hava almamak gibi bir endîşeye kapılmadan!

Çünkü azîz komşu: