ŞEHİT PİLOT MUZAFFER ERDÖNMEZ Muhterem okuyucularım; Havacılık tarihimizin az bilinen, efsanelerinden Kore Şehidi Muzaffer ERDÖNMEZ’in hayat hikâyesini kısaca anlatarak devam ediyorum köşe yazıma. Amacım varlık sebeplerimizden birisi olan kahraman şehit ve gazilerimizi bir daha hatırlayıp anmak ve ruhlarını şad etmektir. MİHO Üssü Hareket Subayı ve Kore’de Türk Tugayı kitabının yazarı Wally Mc Danel, Muzaffer ERDÖNMEZ’in Kore’de ki hikâyesini anlatmaya devam ediyor. İlk olarak kol uçuşu ile ilgilendim. Genellikle kol uçuşu başlarında yükselirken ve Japon Denizinde bulutlar üzerinden geçerken bir buçuk saat boyunca yapmamız gereken çok az şey vardı. Bu noktada her zaman yaptığımız kuyruk sallama işaretini yaptım. Bu, alçalma esnasında kol uçuşu yerinden açılıp, koldakilere biraz rahatlama ve çevreyi daha iyi görebilme imkânı verecekti. Bu sinyale Türk güreşçi hariç herkes uydu. Biraz öne eğilerek, ERDÖNMEZ’in çenesini ve ışıldayan gözlerini görebiliyordum; yüzünde gülümseme vardı, evet gülümsüyordu! Kim bilir kaç Çin’li ya da Kuzey Kore’li asker süngünün yanlış tarafında onun yüzündeki bu gülüşü görmüştü? Her şartta ne olursa olsun Türk askerinin inatçılığını gösteriyordu; geri adım yok, geri çekilme yok. Birkaç kere uzaklaş işareti vermeme rağmen bu Türk uzaklaşmıyordu. Muhabere subayım da bunu fark etmiş ve dâhili hatta “Yüzbaşı, koldakinin kanatları benim gözüme girecek neredeyse “ diye beni uyarmıştı. Üsteğmen Muzaffer ERDÖNMEZ’in uçuş sırasında ve genel tavırlarında görülen hiddetli davranışları, kesinlikle onu spordaki hareketlerine de yansımıştı. Biz VİC’in güreşte olimpiyat bronz madalya sahibi olduğunu öğrenmiştik. VİC’in nişancılığı hakkında söylediklerini dinleyen filonun en iyi üç nişancısı onu sportmence ördek vurma yarışmasına davet ettiler. Ve bahisler başladı. VİC’in parasal durumunu bildiklerinden başlangıçta miktarlar makul düzeydeyken sonlara doğru çılgınca yükseldi. Aralarında Joe Farbe’nin de olduğu dört kişi, bir ördek sürüsüne rastladılar. Bir an bu güzelliği seyretmek için duraksadılar. İşte tam bu sırada herkes VİC’in tüfeğinden çıkan iki el silah sesi ile irkildi. Kimse buna hazır değildi. Şoktan kurtulan Bill Tonne ilk konuşan oldu. — Allah aşkına VİC! Ne yaptın? Senin bu yaptığın hiç de sportmence değil! — Sportmenlik mi? Boş ver onu. Ben öldürmek için ateş ederim. Spor ya da her ne içinse beş tane ölü ördek suyun üstünde yüzüyordu. Şaşkınlık içinde kalan üç kişi bahis parasını VİC’e ödediler. O gün başka da atış olmadı. Bu VİC’i filoda üstün duruma getirmişti. “Öldürmek için ateş etmek”. Aslında savaşın temeli de buydu elbette. “Sen onlara ateş etmezsen onlar sana ateş ederler.” Bu vecizeyi insanlar savaşarak, yaşayarak öğrendiler. Aynı durumun en ilkel silahlardan günümüzün ileri teknoloji ve yıldız savaşları için de aynı olduğunu söyleyebiliriz. Bununla beraber Üsteğmen ERDÖNMEZ’in düşmana ateş etmesi filomuzda yerleşmiş bir usul değildi. Belki de farkımız, VİC’in atalarının yüzyıllardır savaşçı bir ruha sahip olmalarıydı. VİC’in savaştaki düşünce tarzını uçtuğu B–26’yı uçuşundan sonra kontrol edince anlamıştım. Kore’deki demiryollarını kullanılamaz ve kısa sürede tamir edilemez hale getirmek için 8 bin feetten süzülerek dalıp 1000 feetten bombalıyorduk. Mesafemiz hafif silahların menzili dışındaydı ve etkili ve güvenli bir görevdi. Bir gün VİC, B–26 sının burnunda çok sayıda 20 mm lik kurşunların hasarıyla döndü. Buna rağmen uçağı çok iyi bir şekilde indirdi. O akşam oda arkadaşı Bill Tonne ye vuruldukları görevle ilgili neler olduğunu sorduğumda, Bill, VİC'in O... çocuklarının bana ateş ettiklerini gördüm. Ben de onları haklayana kadar üzerlerine daldığını ve gerçekten VİC'in çetin ceviz olduğunu söylüyordu. Bu olaydan iki hafta kadar sonra Üsteğmen Erdönmez buna benzer bir görevde düştü. Son görüldüğünde kendisine gelen uçaksavar ateşini takip ederek hedefe doğru ters uçuyordu. Daha sonra kaza yeri incelendiğinde kurtulan olmadığı anlaşıldı. Kazada kaybettiğimiz diğer kişiler şunlardı: Astsubay Robert L.Allred (Silahçı), Yüzbaşı Joseph L. Farbe (Seyrüsefer subayı), bas sesli ve armonika sahibi. Kaza haberi 729 uncu Filo hangarına ulaştığında ortalığı bir sessizlik kapladı. “Artık armonika sesi yok” sesleri duyuldu. Başka bir konuşma olmadı. Sadece sesizlik. Üsteğmen Muzaffer Erdönmez; Birleşmiş Millet’lerin Güney Kore, Pusan’daki anıt mezarlığında yatmaktadır. Savaşa katılan ve Çin ve Kuzey Korelilerle çarpışan onaltı ülkenin bayrakları Türk Bayrağı ile birlikte şehitlikte dalgalanmaktadır. Üsteğmen Muzaffer ERDÖNMEZ 28 yaşındaydı. Fotoğrafları Hava Kuvvetlerinde her tarafına asıldı. Milli kahraman ilan edildi. Ruhu şad olsun.