Nitekim İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin lideri Sait Molla şöyle demişti: “Memleketimizin hâl ve istikbalini (içinde bulunduğu zor durumu ve geleceğini) kurtaracak yegane çare İngiliz himayesidir. Millet zaman geçirmeden bu himayeyi istemelidir.” Bugün de Türkiye’yi batının sömürgesi yapmak için kurulmuş ve gavur fonlarından beslenen pek çok sivil toplum kuruluşu bulunmaktadır.
O zamanlar Refi Cevat Ulunay isimli mankurt bir gazeteci, emperyalist işgalcilere gönüllü sömürge olmak propagandasını yapan Alemdar gazetesinin 19 Mayıs 1919 tarihli nüshasında “Kimi İstiyoruz?” başlıklı bir yazısında şunları söylemiş: “Her gün bir uzvumuz (organımız) koparılacağına tenimizi bir doktora teslim edip kurtulalım. Anglosaksonlar bulundukları yere öyle bir hayat nefh ederler (üflerler) ki onu istikbale (geleceğe) karşı kuvvetli bir namzet (aday) olacak bir mevkiye (konuma) getirirler.”
Dönemin mankurt başbakanlarından Tevfik Paşa, 11 Kasımda göreve gelir gelmez Dail Mail gazetesine şu demeci vermiş: “Gayemiz, İngiltere ile eski dostluğumuzu canlandırmaktır. İtilaf devletlerinin bizi biraz tecrübeli şahısların emrine vermeleri lazımdır.” Kaşarlı mankurtlardan Ahmet Emin Yalman ise “Bir süre iyiliğimizi isteyen bir yol göstericiden ders almaya ve destek görmeye ihtiyacımız var.” demiş. Bugün de böyle düşünen aydın ve siyasetçiler mebzul miktarda var.
Bu İngiliz Muhipler Cemiyeti hakkında biraz daha malumat verelim. İngiltere Büyükelçiliği baş tercümanı Mr. Ryan, Hürriyet ve İtilaf Partisi genel başkanı Sadık Bey’den Association of the Friends of England in Turkey adında bir cemiyet kurmalarını talep eder. Bunun üzerine partinin, ileri gelenlerinden Şura-yı Devlet (Danıştay) üyesi Sait Molla İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ni kurmaya talip olur. Bu şahıs, İngiliz Büyükelçiliğinden ayda 300 lira maaş alarak İngiliz desteğiyle İstanbul gazetesini çıkarır. Cemiyete üye olacaklar şöyle bir belgeyi imzalarlar: “Aşağıda imzası olan bizler adalet ve insanlığın koruyucusu İngilizlere muhip (dost) olduğumuzu imzamızla onaylar ve İngiliz Muhipleri Cemiyeti namıyla bir cemiyet teşkiline karar verdiğimizi beyan eyleriz.”
Cemiyetin kuruluş beyannamesini Abdullah Cevdet kaleme alır. Cemiyetin görünürdeki başkanı Sait Molla ise de gerçek lideri İngiliz Gizli Servisi (İntellegence Service) İstanbul şube başkanı ve İngiliz Yüksek Komiserliğinin baş casusu, oryantalist, İslam bilgisi geniş Papaz Frew’dir. 21 Mayıs 1919 tarihli Alemdar gazetesinde cemiyetin kuruluş sebebi şöyle açıklanır: “Cemiyet memleketin en yüksek simalarının dahi tasvibiyle (onayıyla) vücuda (meydana) gelmiş olup ahalimizin şimdiye kadar açığa vuramadıkları sınırsız İngiliz sevgisinin belirmesine hizmet edecektir.” Alemdar gazetesi de şöyle bir not düşer: “İngiliz dostluğunun bu ülke ve millet için ne büyük bir nimet olduğunu yayınlarımızla sürekli tekrar ediyoruz.”
Millî menfaat yerine şahsi menfaatini öne alan birçok kişi yüksek seviyedeki memur, bu cemiyete üye olarak maddi menfaat sağlamışlardır. Kuruluşundan sonraki 3 ay içinde 53 bin üyeye ulaşmıştır. 23 Mayıs 1919’da Sait Molla tüm belediye başkanlarına tek kurtuluş yolunun İngiliz manda ve himaye fikrinin kabulü olduğunu telgrafla telkin eder. Bu Cemiyet, Kürt Teali Cemiyeti, Teali-i İslam Cemiyeti ve Damat Ferit ile işbirliği içindedir. O zamanın sivil toplum kuruluşları bu ve buna benzer kuruluşlardı.
Kürtçü ve bir kısım İslamcı görünümlü oluşumlar, İngiliz parasıyla fonlanıyorlardı. Bugün de bunlar hemen hemen aynı yapı içinde varlıklarını devam ettiriyorlar. Bunların bir kısmı bilerek, bilinçlice bu işin içindeler, bir kısmı ise bilmeden iyi bir şey olacak zannıyla yapıyorlar. Ama netice değişmiyor.
Emperyalist işgalci batılılara kök söktüren ve bütün projeleriyle birlikte ülkemizden def eden büyük Türk hakanı ve mandacı küreselcilerin karşısında yer alan milliyetçi Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’unda İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin ne mal olduğunu şöyle açıklar:
“İstanbul’da mühim addolunacak (sayılacak) teşebbüslerden biri İngiliz Muhipler Cemiyeti idi. Bu isimden İngilizlere muhip (dost) olanların teşkil ettiği (oluşturduğu) bir cemiyet (örgüt, dernek) anlaşılmasın. Bence bu cemiyeti teşkil edenler, kendi şahıslarını ve menfaat-i şahsiyyelerini (kişisel menfaatlerini) sevenler ve şahıslarıyla menfaatlerinin masuniyeti (korunması) çaresini Lloyd George hükûmeti marifetiyle (yoluyla) İngiliz himayesini teminde arayanlardır. Bu bedbahtların İngiltere Devletinin küll (bir bütün) hâlinde bir Osmanlı devleti muhafaza ve himaye etmek emelinde olup olamayacağını bir defa mülahaza edip etmedikleri (düşünüp düşünmedikleri) câ-yı teemmüldür (düşünmeye değer bir noktadır.).
Bu cemiyete intisab edenlerin (girenlerin) başında Osmanlı padişahı ve halife-i ru-yı zemin (yeryüzünün halifesi) unvanını taşıyan Vahideddin, Damad Ferit Paşa, Dahiliye Nezaretini (İçişleri Bakanlığını) işgal eden Ali Kemal, Adil ve Mehmet Ali Beyler ve Sait Molla bulunuyordu. Cemiyette İngiliz milletine mensup bazı sergüzeşt-cûlar (maceracılar) da vardı. Mesela rahip Frew gibi.. Ve muamelat ve icraattan (yapılan işlerden) anlaşıldığına göre cemiyetin reisi rahip Frew’di.
Bu cemiyetin iki cephe ve mahiyeti vardı. Biri alenî cephesi (açık yönü) ve medenî teşebbüsatla İngiliz himayesini talep ve temine matuf (yönelik) mahiyeti idi. Diğeri hafî ciheti (gizli yönü) idi. Asıl faaliyet bu cihette idi. Memleket dahilinde teşkilat yaparak (örgütlenerek) isyan ve ihtilal çıkarmak, şuur-ı millîyi (milliyetçilik bilincini) felce uğratmak, ecnebî müdahalesini (yabancıların içişlerimize karışmasını) teshil etmek (kolaylaştırmak) gibi hainane (haince) teşebbüsat (girişimler) cemiyetin bu hafi (gizli) kolu tarafından idare edilmekte idi. Sait Molla’nın cemiyetin alenî (açıktan) teşebbüsatında (girişimlerinde) olduğu gibi hafî cihetinde (gizli yönünde) de ondan daha ziyade (rovelver) olduğu görülecektir. Bu cemiyet hakkında söylediklerim sırası geldikçe vereceğim izahat (açıklamalar) ve icabında irae edeceğim (göstereceğim) vesaikle (belgelerle) daha vazıh (açık bir şekilde) anlaşılacaktır.”
Türk milletinin küreselci felaketten kurtuluşunun yegane yolu, millî ruh ve şuura sahip olması, mankurtluktan bir an önce sıyrılması, tam bağımsız ve bağlantısız millî bir politika izleyerek dünya milletleri arasındaki şerefli yerini almasıdır.