Türkiye'deki başörtüsü tartışmasını on bin kilometre uzaklıkta Malezya'da büyük bir hayret ve dehşetle izliyorum. Başörtüsü bizi ne kadar geriye (!) götürmüşte haberimiz yokmuş... Koca koca profesörlerimiz emir buyurmuşlar: "Başörtüsü serbest olursa Türkiye'de laiklik elden gider. Türkiye laiktir, laik kalacak..." Bir kere başörtüsünün dini olup olmadığına Türkiye'de karar verecek tamamen kanuni olan kurum Diyanet İşleri Başkanlığı'dır. Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Bardakoğlu: "14 asırdır Müslüman kadınların başını örtmesi dini bir gerekliliktir. Kur'an ve sünnet ile sabittir. Bu kişisel takdirlerden bağımsız tartışılmayacak kadar açık bir veridir." Üniversite yöneticilerinin türban diye tutturup yasağın devamı için akla haleye gelmeyen söylem ve eylemleri çok manidardır. Bir kere türban Sih dinine bağlı erkeklerin başlarındaki sıkmabaştır. (Bak:htt://pmindia.nic.in). Başörtüsü kesinlikle türban değildir. Başörtüsü dini bir gerekliliktir. Şimdi üniversite yönetimindeki hocalarımıza soruyorum; Türkiye'deki üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağı dünyanın hangi ülkesinde uygulanıyor. Bir örneğini gösterebilir misiniz? Kızıl Çin'de, Rusya'da, Küba'da, Kamboçya'da, Avrupa'nın tüm ülkelerinde, Amerika ve Kanada'da Müslüman hanımlar başörtüleriyle üniversitelerde rahatlıkla eğitim ve öğretimlerini sürdürmektedirler. Bundan hocalarımızın haberi yok mudur? Türkiye'de tartışılan bir başka konu da 'haremlik-selamlık' meselesidir. Kadınlara ait metrobüs tartışmaları yapılırken, dünyanın çok yerinde kadınlara mahsus vasıtalar ve yerler tahsis ediliyor. Özellikle Japonya, Filipinler, Brezilya, Rusya Federasyonu, Hindistan, İtalya, Mısır, Amerika ve Güney Kore gibi ülkelerde sadece kadınlara ait, tren ve yeraltı treninde ayrı vagonlar, ayrı otobüsler, ayrı taksiler, ayrı lokantalar ve ayrı otellerin hizmet vermesi bir akım haline gelmiştir. Japonya'daki metrolarda yolculuk yapan 20-30 yaş grubu arasında yapılan ankete göre kadınların yüzde 64'ü yolculuk esnasında taciz edildiklerini ifade ettiler. Tokyo Belediyesi ve Japon Metro ve Tren İdaresi tarafından 2004 yılında yapılan ankette 2201 kadının taciz edildiği ortaya çıktı. Bu eski yıllara göre karşılaştırıldığında çok ciddi bir artış olarak görülüyor. Kadınlardan gelen şikâyetler üzerine yapılan bu anket sonucu trenlerde kadın ve erkek vagonların ayrılmasına karar verildi. Bu durumdan erkeklerin bazıları şikayetçi olsalar da Japon kadınlarının çok memnun olmaları nedeniyle diğer iş yerleri de sadece kadınlara mahsus yerler açmaya başladılar. Lokantalar, dükkânlar, vücut geliştirme salonları, oteller ve 'Pachinko' isimli elektronik kumar salonlarına "Burası sadece kadınlara mahsus erkek giremez!" yazısını asarak bu akımın öncüleri oldular. Hatta buraya gelen kadınlara ücretsiz tatlı ikram ederek daha fazla müşteri çekme yoluna gittiler. Filipinlerin başkenti olan Manila'da hafif raylı sistemde yolculuk eden kadınların, erkek yolcular tarafından 'taciz edildikleri' şikayetleri üzerine, 2002 yılından bu yana kadın ve erkek vagonları ayrıldı. The Guardian Gazetesi'nin 6 Ağustos 2007 tarihli, Jessica Valenti'nin yazdığı haber- yorum köşesinde, konuyla ilgili çok çarpıcı bilgiler yer alıyor. New York yer altı treni seyahat eden her üç kadından ikisi erkekler tarafından taciz edildiklerini söylediler. İngiliz The Guardian Gazetesi'ne göre kadınlara ait tren vagonları sadece Japonya'da değil dünyanın bazı ülkelerinde, mesela Brezilya'nın başkenti Rio de Janerio'da, Moskova ve Kahire'de de bulunuyor. İtalya'da sadece kadınlara ait plajlar, Amerika'da bir otel zinciri de sadece kadınlara ait olduğunu ilan etti. Brezilya'daki trende pembe renk çizgilerle kadınlara ait bölüm ayrıldı. BBC Haberine göre (Bak:www.blog.seattlepi.nwsorce.com/buschick/archives/05409.asp) dünyanın büyük şehirlerinde tren, metro ve otobüslerinde kadınların erkekler tarafından taciz edilmelerinin bir vakıa olduğu bir çok kez The New York Times ve BBC tarafından konu ediliyor. www.womensenews.org web sayfasında 23 Mayıs 2006 tarihli haberine göre, Brezilya'nın başkenti Rio de Janeiro'da 2288 kadına sorularak yapılan ankette kadınların yüzde 64'ü erkekler tarafından taciz edildiklerini söylediler. Buun üzerine pembe vagonlar sadece kadınlara tahsis edildi. Bu anketi Brezilya'nın en büyük gazetesi olan 'O Globa' Mart 2006 yaptırdığı ankette kadınların ayrı vagon istekleri üzerine belediye ve tren idaresi ortaklaşa kadınlara mahsus vagon tahsis etti. Öte yandan Hindistan'ın Bombay şehrinde yoğun hatlarda kadın ve erkeklere ayrı otobüsler tahsis ediliyor. Bangladeş'te yayınlanan The Star Gazetesi'nin 1 Nisan 2006 tarihli haberine göre, kadınların rahatsız edilmesini önlemek için Chitagong'da ayrı otobüs seferleri tahsis edildi. Güney Kore'de kadınların erkekler tarafından taciz edilmeleri şikâyetleri üzerine bu yılbaşından itibaren Seul metrosunda kadın ve erkeklere ayrı vagonlar tahsis edilmesine karar verildiği açıklandı. Şu günlerde Hong Kong'da yapılan bir ankette kadınların yüzde 70'i kendilerine ait otobüs, tren ve metrolarda özel yerlerin açılması talebini dile getirdiler. İşte Türkiye'de hala başörtüsü tartışması yapılırken gelişen ve değişen dünya daha başka şeyleri özgürce tartışıyor. Oralarda hiçte laiklik elden gitmiyor.