Bir önceki yazımızda Kangal köpeklerinin, hemcinslerinde, birçok hayvan türünde, hatta bazı insan müsveddelerinde bulunmayan özelliklerinden bahsetmiştik.
Gazeteci İhsan Kayseri bir sohbetimizde Kangal köpekleriyle ilgili bakın ne anlatmıştı:
“-Uzmanlar, Kangal köpeklerini birçok yönüyle testlere tabi tutmuşlar. Sadakatini, vefasını, kurtlarla boğuşmadaki becerilerini ölçtükten sonra bir de ırkın nasıl devam ettiğini test etmişler. Dişi kangal istemediği takdirde bir erkek kangalın ona yaklaşmadığını görmüşler. Bir dişi ve bir erkek kardeş kangal köpeği ıssız bir yere bırakılıp takibe almışlar. İki kardeş kangal, uzun yalnızlık zamanında bile kardeşliklerine sadık kalıp çiftleşmemiş. Bazı insanların bu haddi aşmalarına nasıl da şaşıyorum!”…

.....

Çok uzak olmayan bir zamanda yaşanmış gerçek bir hadiseyi de dostumuz Mustafa Yılmaz anlattı:
“-Sivas’ta hayvancılıkla uğraşan bir ailenin çok sayıda koyunu ve bu koyunların başında da bir çobanları vardır. Eh, böyle bir sürüye de üç kangal köpeği bekçi edilir. Yetiş, Ulaş ve Kavuş adlı kangallar çobanın ve sürünün daima yanındadır.
Bir akşam sürü sadece iki köpek tarafından ağıla getirilir. Ağa telaş eder; Çobana ve Kavuş’a ne olmuştur acaba? 
Sürü ağıla girdikten sonra köpeklerden biri havlayarak geldiği yöne doğru gider. Ağa da anlar birlikte gitmesi gerektiğini, düşer peşine. Varırlar ki; bir dağın yamacında çoban boylu boyunca yatmakta ve Kavuş başucunda ağlamaktadır. Belli ki çobana saldıranlar, köpekleri de bertaraf edecek şekilde gelmişlerdi.
Jandarmaya haber verirler, keşif yapılır, tutanaklar tutulur. Ağa cenaze telaşından önce fark etmez Kavuş’un ortadan kaybolduğunu. Farkettiğinde de, çobanın yasıyla dağlara çıktığını düşünür.
Bir gün ağaya haber gelir; çobanı öldürdüğünden şüphelendiği kişinin İstanbul’da cesedi bulunmuştur. Hem de ne bulunma! 
Cenazeden hemen sonra ortadan kaybolan Kavuş, Sivas’tan taa İstanbul’a gitmiş, yeditepeli şehirde çobanın katilini bulup öldürmüş, başucunda da “İntikamını almış olmanın” pozunu vermiştir.

.....

Kadın cinayetleri, çocuk ve kardeş tecavüzleri yahut benzeri aşırı tepki oluşturan hadiseler sonucunda “İt” tanımlaması yaptığımızda, Kangalları hatırlamak gerekiyor!
Öyle ya; hanımlara ve çocuklara karşı müşfik olan, sadakatinden asla ödün vermeyen, görevlendirildiği mülkü, sorumluluğundaki insanları, hayvanları korumaya azami gayret gösteren Kangallar haysiyet yoksunu, vatan düşmanı, kadın ve çocuk katillerinden, aşağılık tecavüzcülerden daha erdem sahibi değil mi?
TDK’nın diğer tarifine uygun olarak soralım:
Hangisi daha it?