Yazının icadından önce bütün edebiyat ürünleri sözlü idi. Bunların da çoğu manzum parçalardı. Vezin, kafiye ve ahenk nedeniyle nazım türleri kolayca bellekte kalabiliyordu.

Sözlü parçalar, dilden dile çağları aşarak günümüze kadar gelmiştir. Ancak söz, yazılı eserler gibi dayanıklı değildir. Bu yüzden nice verimler unutulmuş ya da büyük değişmelere uğramıştır.

Türkçenin ilk yazılı örnekleri Göktürk yazıtlarıdır. Uygur lehçesi ile de nesir kitaplar yazılmıştır. Fakat Uygurlar'dan sonra, uzun bir süre, Doğu ve Batı Türkçelerinde nesir eserler yazılmamış veya yazılmışsa da ele geçmemiştir.

13. y.yıldan sonra Doğu ve Batı Türk edebiyatında nesrin gelişmeye başladığı görülüyor. 19. y.yıldan 14.y.yıla kadar geçen 500 yıl içinde nesir eserler yazılmayışını edebiyat tarihçileri atalarımızın sürekli göç ve hareket içinde oluşlarına bağlamaktadırlar. Bu göçler sırasında, zengin bir folklor ve birçok manzum eserler meydana gelmiş ama düz yazıyla kitaplar yazılmamıştır. Belki yazılanlar kaybolmuştur.

Türkler bu göçler sırasında İslamlığı benimsemişler ve Arap-Fars edebiyatı ile temasa geçmişlerdir. Yeni dinin ve kültürün etkisiyle Türkçe yerine bu dillerle yazmaya başlamışlardır. Sanatçılarımızın İran şiiri ve Arap nesrinin gelişmesine katkıları büyük olmuştur.

Kaşgarlı Mahmut gibi milliyetçi bilginlerin çabaları da, kendilerini yabancı kültüre kaptıran aydınları uyartamamıştır. Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları zamanlarında Türk aydınları şiirlerini Farsça ve düşüncelerini Arapça yazar olmuşlardır. Hepsi Türk soyundan sultan ve hakanlar da, halkı tanımayan o köksüz aydınların etkileriyle, milli sanat ve tefekkürü tutmayıp yabancı kültürü korumuşlardır.

Bu nedenledir ki Halk Edebiyatı sanatçılarının değeri bir kat daha artmaktadır. Çünkü onlar halkından kopmayıp, kendi özlerine bağlı olarak eserlerini meydana getirmişlerdir.

Devlet adamlarının dile ve milli kültüre olan bu ilgisizlikleri, Türkçeyi devletlerin resmi dili olmaktan çıkarıp, sadece köylülerin konuştuğu bir kabile dili haline getirdi. Bu yüzden bilim eserleri, fermanlar, yazışmalar, tarihler ve yıllıklar Farsça, Arapça yazıldı. Hun, Göktürk, Uygur ve Karahanlılar gibi Türk devletlerinde resmi dil Türkçe idi.

İnsanın hakiki asaleti faziletten gelir, doğuştan değil.

Epiktetos