Neden ülkelerin silahlanma stratejileri varda sevgi anlayışları yoktur. Neden yüzyıllardır savaşları ile övünür insanlarda sevgisi için öğünmez. Siz hiç sevgisi ile öğünen birine rastladınız mı? Satır aralarında bile yer bulamaz sevgi sözcüğü, bulsa da adından başka bir anlam, duygu yüklenmez. 

Alaycı bir hayal ürünü olarak bakılır sevgi edebiyatına. Çünkü gerçek dünya bu değildir. Gerçek dünyada savaş vardır, kin ve intikam duyguları hâkimdir. Topraklar alınır, topraklar verilir; uğrunda insanlar ölür.

Kalbinde sevgi olan bir insan şiddet uygulayabilir mi? Özünde sevgi barındırmayan hiç bir eylem haklı bile olsa amacına ulaşmış sayılabilir mi?

Hayat insana ait kararlarla örülüdür. Yaptığı veya yapacağı her ne ise tüm yaşamını etkiler. Karar verdiği andan itibaren her şeyin sorumluluğunu üstlenir.

Seçerken diğer yoldaki tüm olasılıkları elinin tersi ile itmek zorunda kalır, gittiği yolun kendisine neler getireceğini bilmeden. Bu yol belki ona yakın olur, belki de keşke’nin dayanılmaz pişmanlığı içinde bırakır. 

Hangi tercihi yapacak olursa olsun, evrensel doğruya olan inancını ve cesaretini kaybetmemeli insan. Diğerlerini yargılarken düşüncesini değiştirebileceğini hesaba katmalı, pozitif kalmalı. Hatalardan, keşkelerden ders çıkarıp bir sonraki kararında kendi lehine kullanabilmelidir. 

Hafızası olmalıdır insanın; hatalarından ders alması için. Aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması için. Soruları olmalıdır, zihninin sınırlarını zorlayarak cevaplarını aramak için.

Mantık, geriye bakıp anlamlandırabilmeyi ileriye bakıp anlamayı, amacı belirlerken önyargılı davranmamayı bildirir. Hiç olmazsa bundan sonrası için..

Edward de Bono’nun sözünde olduğu gibi: “Yarının bugünden daha iyi olacağı ümidi ile yaşamak yerine, hemen bugün, yarın uyandığınızda kendinize bir önceki günden biraz daha iyi hissetmenizi sağlayacak bir şeyler yapabiliriz.”