Bugün; 23 KASIM 2015 PAZARTESİ Ay Koç burcunda boşlukta olarak girdik. Ay Akşam üzeri saat 18:27 itibari ile Boğa burcuna geçiyor.
Ay Boğa burcundayken dünyevi zevklerimiz ön plana çıkar. Her türlü keyif ve zevk alınan konulardan bu günlerde keyif alırız.
Aşırı derecede tat alma duyumuz da ön plana çıkacağından; yediğimiz şeylerden de aşırı zevk alacağımızdan bugünlerde kilo da alırız.
Ay’ın Boğa burcunda geçtiği günlerde hareketlerimiz ağırlaşır. Tembellikten de hoşlanabiliriz.
Bu günlerde somut elle tutulabilir değerler önem kazanır…
ÖNEMLİ GEZEGEN HAREKETLERİ:
Gerilimli açılara doğru ilerliyoruz…
Birkaç gün riskli hareketlere girmeyin. 
Dikkatli olun..

AYIN AÇILARINA BAKARSAK:

Gece yarısı saat 01:47 itibari ile  Ay’ın  Uranüs ile paralel acısının etkisi altında ani beklenmedik hatırlamalar ile bazı sorunlarımıza çözüm bulacak konular aklımıza gelebilir. Hatta gün için de bir çok çözüm bulamadığımız konulara bu gece görülecek olan rüyalar ile üst oktav bilinç merkezinden iç güdülerimiz aracılığı ile edineceğimiz bilgilere ve dolayısı ile çözüme ulaşırız…
****   
Dün başladığımız Astrolojide en çok irdelediğimiz, en çok soruları olup cevapları aranan, “Özgür irade” yazımıza devam ediyoruz…
Tasavvufta Özgür İrade:

Tasavvufta “Külli İrade” olarak adlandırılan Tanrısal İrade’nin nerede bitip, bireylerin özgür iradesinin nerede başladığı konusu son derece hassas bir konu olmasına karşın, araştırmacılar olarak biliyoruz ki, hem “Külli” hem de “Cüzi İrade” vardır. 

O nedenle de insan seçme özgürlüğünden sorumludur ve kendi seçimleri için Tanrı’yı mesul tutamaz. 
Külli İrade ile belirlenen genel hatlar Cüzi İrade, yani insan tarafından hayata geçirilir ve hayatın içinde verdiği kararlar da kişinin kendi özgür iradesiyle oluşur. 
İnsanın kendi cüzi özgür iradesini kontrol etmesi (denetlemesi) ve bütünün hayrına kullanması insanın Tanrısal yanıdır ve onu, İnsan-ı Kamil’e yani Mükemmel ve Kozmik İnsan modeline taşıyacaktır. 
Bütünün hayrına uygun davranmak uzun vadeli fayda sağlamaya dönüktür, kısa vadeli kişisel çıkarlar ise geçici faydalar sağlarlar.
Tasavvufta bu konu hayli derin incelenmiştir ve sorumluluktan kaçan insanların boyutu beşer boyutu olarak kabul edilir. 
Bu boyuta “Nefs-i Emmare” (emreden benlik) denir. 
Bu tür insan emir komuta altında yaşar ve hem içten hem de dıştan gelen etkilere düşünmeden tepki verir. 
Bu boyut sorumluluk almak istemez.
İkinci boyut ise kendini sorgulayan benlik boyutudur. 
Bu boyuta Tasavvufta “Nefs-i Levvame” denir. 
“Levm etmek” sorgulamak demektir. 
Sorgulayan insan sorumluluk alır. Kendi davranışlarını sorguladığından eylemlerinin sonuçlarını da düşünür ve gerektiğinde eyleminden vazgeçer.
Üçüncü boyuta ulaşan insan “Nefs-i Mülhime” (ilham içinde olan benlik) boyutundadır. 
Sanat veya felsefe, hatta bilim bile ilham yani sezgi boyutu gerektirir. Bilim sadece akıl ve mantıkla yapılan bir eylem değildir. 
Sezgilerin de bilimde önemli yeri vardır. 
İnsanın bu “ilham boyutunu” asla küçümsememesi ve göz ardı etmemesi gerekir. 
Bu boyutta insan tümel enerji ile yakın bir ilişki içinde olduğundan tüm insanların hayrına olacak eylemlerde bulunur. 
Sorumluluğu yakın çevresini aşar ve tüm insanlığı kapsar. 
Bagwan Shri Nashrish,nin şöyle bir deyişi vardır:
Sezgi bir sıçrayıştır. Adım adım gelen bir şey değildir. 
Sana gelen değil, olan bir şeydir. 
Sezgi bilinmeyenle; yani bilinmesi mümkün olmayanla çalışır.
Bu bir Kuantum sıçramasıdır, çünkü Kuantum boyutunda gerçekleşen her olay ani bir sıçrama şeklinde oluşur. 
Kuantum kuramı varlık (enerji) alanının süreksiz sıçramalarla belirdiğini söyler. 
Benlik boyutunda değişim de sıçramalarla gerçekleşir. 
Sıçramayı sağlayan da çoğu zaman bir şok olur.
Kaynak: Kuantum Bilgeliği ve Tasavvuf-Doç. Dr. Haluk Berkmen
Devamı yarın.
Sağlıkla