Bugün; 21 EKİM 2015 Çarşamba gününe Ay Oğlak burcunda  boşlukta olarak başladık. Ay sabahın erken saatlerinde saat 04:37’de Kova burcuna geçecek.
Ay Kovadayken bireysel özgür hareket isteğimiz ön plana çıkacaktır. Her zamankinden farklı daha önce yapmadığımız bir şey yapmak isteyebiliriz. Marjinal davranışlar sergileriz. Özgürlük isteğimiz bugünlerde tavan yapan. Yaptıklarımızla kıtleleri de etkileriz.  Özellikle fikirleriniz geniş alanlara ulaşır.
Ay’ın Kova’da olduğu günlerde içgüdüsel olarak üst oktavdan duygusal olarak besleniriz. Bir çok olayın çözümü size bu günlerde içgüdüsel olarak çözümü ile gelir. Özellikle uykularınız bu çözümler için ideal zamanlar olacaktır. Bu nedenle bu iki gece uykularınızın ve rüyalarınızın farkında olun..
GÜNÜN ÖNEMLİ GEZEGEN HAREKETİ:
Sabah saat 09:28’de kesinleşecek olan güzellik ve ilişkiler gezegeni Venüs ile bolluk ve bereket gezegeni Jüpiter ile kuracağı paralel açının etkisi altında,  hoşgörü ve tolerans özellikle ikili ilişkilere olumlu enerjisini yansıtacaktır.
Ancak finansal açıdan baktığımızda da, Güneş’in doğuş anına göre, “Satürn ile Neptün arasında ki 90 derecelik” açı bize;  “paranızı riske atmayın..!”  diyor…
Ülke gençleri adına da riskli bir dönemden geçiyoruz. Bu nedenle 
Sabah şafak sökerken saat 05:51’de  Ay ile Ay Düğümlerinin uyumlu açı kuruyorlatr. Bu açının etkisi ile içgüdüsel doğru olana yönelirsiniz.
Öğle öncesi saat 09:49’de kesinleşen Ay’ın Satürn ile uyumlu açısı ile Kolay disipline olup, konsantrasyonu sağlayabildiğimizden  öğrenmek için oldukça  Disiplin gerektiren çalışmalarda rahat konsantre olmanızı sağlar. Konsantre olamadığınız bir iş varsa buna eğilmek için daha uygun bir zaman düşünüluygun saatlerdir.
Anılar da bu zaman diliminde hatıralarınızda canlanır. Duygusal olarak ne kadar sert ve soğuk olsanız dahi, duygusal olarak geçmişten beslendiğiniz günlerdir. Nostaljiden başka türlü bir zevk alırsınız bu günlerde.
Evinizde ve ailenizde bu günlerde yapacağınız değişiklikler kalıcı olur. Farkında olun, olumsuz olabilecek değişimlerden kaçının…
***    
Dünya’nın bir yerinden bir başka yerine gözlemci olarak bakıldığından farklı bir kültürden nasıl gözüküyoruz? Hiç düşündünüz mü? İşte böyle bir hikaye.
Batı, tek yaşama sahip olunduğuna dair inancını değiştirmedikçe, bu iki yüzlülük, bu vazgeçememe, bu korku da değişemeyecektir. 
Batıda yaşama tek doğar, yaşar ve ölür şeklinde bakılırken doğuda yaşama; “Yaşam tek olmadığı yönünde ve tekrar, tekrar  yaşanacağı inancı hakimdir.
“Bu nedenle doğuya doğru gittikçe; bir sonraki yaşama geçmek için acele etmeden, her anı olabildiğince bütün olarak yaşamaya çalışın” der doğulu anlayışı….
Şimdi doğu gözünden batıya bakmaya devam edelim…
Zaman para değildir, tüketilemez, zaman zenginlere olduğu kadar yoksullara da eşitçe sunulmuştur.Zaman söz konusu olduğunda zenginler daha zengin, yoksullarsa daha yoksul değildir.
Yaşam sonsuz bir döngüdür. 
Yüzeydeymiş gibi görünen bu inanış, aslında Batı dinlerinde oldukça derin köklere sahiptir. Size yalnızca yetmiş yıl ömür biçmekle büyük cimrilik ediyorlar! 

Hesaplamaya çalıştığınızda ömrünüzün üçte birini uykuya, diğer üçte birini yiyecek, giyecek ve ev masraflarınızı karşılayabilmek için çalışmaya harcadığınızı göreceksiniz. 
Geriye kalan kısa zaman ise eğitim, futbol maçları, filmler, saçma sapan tartışma ve kavgalara gidiyor. 
Bu durumda yetmiş senelik ömrünüzün yedi dakikasını bile kendinize ayırabilmişseniz eğer, bence bilge biri sayılırsınız!
Ancak bütün ömrünüz boyunca bu yedi dakikayı bile kendinize ayırmak zordur, öyleyse nasıl kendinizi bulacaksınız? 

Varlığınızın, yaşamınızın gizemine nasıl ereceksiniz? Ölümün bir son olmadığını nasıl kavrayacaksınız?
Ölüm cerrahi bir olguya benzer, neredeyse anestezi gibidir. Ölüm düşman değil, dosttur. Ölümü dost olarak kabul ettiğiniz ve yetmiş senelik kısacık ömrünüzü korkusuzca yaşamaya başladığınız zaman, yaşamınızın sonsuzluğunu kavrayabildiğiniz takdirde, her şey yavaşlayacak ve koşuşturmaya hiç gerek kalmayacaktır.
İnsanlar her şeyde aceleci davranıyor. 

İş çantalarını kapıp içine bir şeyler tıkarak, karısını öpen  çocuklarına, "Hoşçakalın"bile diyemeyip evden fırlayan adamlar gördüm. 
Batı dışa dönüktür; dışarıya bak, görülecek çok şey var. 
Ama insanın içinde yalnızca iskelet olmadığının farkında değiller; iskeletin içinde daha başka bir şey de vardır.  
Bu sizin bilincinizdir. 
Gözlerinizi kapayınca karşınıza çıkan iskeletiniz değil, yaşam kaynağınızın ta kendisidir.
Batının ihtiyaç duyduğu şey, kendi yaşam kaynağını yakından tanımaktır. 

Sağlıkla