GÜNÜN GÖKYÜZÜ KALİTESİ

Abone Ol

Saat 01:01 İtibari ile Ay Koç burcuna girene kadar boşluğa girmiş oluyor.
Ay Koç burcuna 21 Şubat saat 01:13 de girecek. Dolayısı ile 20 Şubat bütün gün boşlukta ilerleyecek.
Ay bütün gün Balık burcunda boşlukta ilerleyecek. Gün boyu duygusal, melankolik, hassas ve empatinin rol oynayacağı bir günde olabiliriz. Ancak Ay boşluktayken herhangi önemli bir işe girişmiyoruz her zaman söylediğim gibi. Enerjiler oldukça yoğun ve ne tarafa gideceğini tahmin edemez ve kontrol de edemezsiniz. Dolayısı ile sonuçtan memnun olmadığınız olaylar yaşamanız mümkün olur.
Güne Balık burcunda stelyum  ile giriyoruz. Yani Güneş, Neptün, Güneş Ay Balık Venüs ve Mars burcunda olarak giriyoruz .
Gün içinde önce Mars sonra Venüs Koç burcuna geçecek.
Yaklaşık bir aylık bir aşk dönemi başlıyor diyebiliriz…

AYIN AÇILARINA BAKARSAK


Güne Balık burcunda ki gezegen yığılımı ile girdikten sonra ilk olarak saat  01:01 itibari ile  Ay  Pluto uyumlu açısı kesinleşmiş oluyor (60 drc).
Bu sezgilerinizin güçlendiği, derin duygulara kapıldığınız bir zaman  dilimidir. Güçlü dönüştürücü ve birazda yıkıma neden olan duygulardır. Ancak değişim dönüşüm sağlar..
Saat 03:24 itibari ile Ay Chiron kavuşumu ile yaralanmış duygularımızın tedavi olduğu zaman diliminde olduğumuzu anlyabiliriz…
Saat 05:30itibari ile Venüs Chiron paralel acısı ile yaralanılmış ilişkilerin tedavi edildiği bir  bir süreçtir bu….
Bu dönemde yaşanan birliktelikler tedavi edici enerjiler taşır.
Kadınlar ile önce yaralanma sonrasında yaraların sarıldığı bir durum görülebileceği gibi. Önce para kaybı ve sonrasında bunun telafisi de yaşanabilir…
Saat 14:17 Ay Chiron parelel açısı ile.  Duyguların tedavisi olarak yaşanabilir bu durum. Göksel enerjiler yaraları sarıyor…
Saat 15:19 Ay  Venüs paraleli ile duygusal ilişkilerde uyumlu beraberlikler mümkün olabilir.
Sanatsal faaliyetler artabilir.
Kadınlardan olumlu destek alınır.
Para kazanılabilinir.
Saat 19:12 Ay  Mars paralel açısında ise duygularda agresyon hareketlilik ve kuvvetli bir enerji akışı harekete geçer.
Sonu düşünülmeden yapılan davranışlara zemin hazırlar. Dolayısı ile trafikte olunursa kaza riskiniz artar. Riskli davranışlar sergileyebilirsiniz. Dikkat….

BUGÜN ÖNEMLİ GEZEGEN HAREKETLERI:


Süreç: 22 Şubat ile Mart ortasını geçene kadar…
Saat 02:11 itibari ile  Mars Koç burcuna geçiyor .
Mars Enerji, hareket, liderlik, öncülük, kitleleri peşinden sürükleme gücü, olayları başlatma olarak çalışır.
Bu dönemde sonu düşünülmeden başlatılan birçok iş, ilişki, olay olacaktır.
Libido yükselecek ve oldukça aktif dönemler yaşanacaktır..
Ancak Koç burcunda ki Mars sonunu düşünmeden aşk ilişkilerini de başlatacaktır. Bunlar muhtemelen cinsel zemine dayalı arzuların sürüklediği ilişkiler olup, yine bir “koç prensipi” olarak çabuk heves geçecektir.
Ne olduğunu anlamadan, başlayan ve biten ilişkiler görülebilir etrafınızda,  yaklaşık 1 aylık süreçte Venüs’ün de Koç burcuna girmesiyle bugünden itibaren…,
Koç burcunun enerjisiyle aslında safça çocukça başlayan ilişkiler, yine bir çocuk gibi devam edecek; ancak kişinin dikkati başka yöne çekilene kadar sürecektir.
Bu açı altında ayrıca, kazalar kavgalar oldukça sıkça rastlanır. Yine aceleciliğin, heyecanın, cesaretin neden olduğu konularda, sonunu düşünmeden yapılan girişimlerin neticesi görülecektir.
Koç baş bölgemizi yönetir. Bu dönemde baş bölgemizden kazalar yaralanmalar ve baş ağrılarında artışlar görülebilir.
Haritanızın hangi evi Koç ise o ev harekete geçecektir…
Bugün saat 22:05 itibari ile Venüs Koç burcuna geçiyor.
Venüs Koç burcundayken ilişkilerde özgürlük ihtiyacı önplandadır.
Bireysel hareket etme ihtiyacı artacaktır.
Haritalarında Venüs’ü Koç burcunda olanlara “ayran gönüllü” deriz. Dolayısı ile heveslerin çabuk alevlendiği ve çabuk söndüğü bir dönemdir bu aynı zamanda.
İlişki yaşanır ancak partnerler özgür olmak ister ve belkide başka taraflara ilgileri de kayabilir.  Bu hevesle yeni ilişkilere adım atarken; sizinle de tutkulu bir ilişki yaşayan partnere rastlamanız mümkündür bu süreçte.
Bu dönemde hayatınızda birden para kazanır ve birden kaybedebilirsiniz.
Estetiğe, güzelliğe, sanata fazlaca para harcayabilirsiniz.
O kadar değeri olmayan bir sanat eserine de , anlık bir cesaret ile gereksiz harcama yapabilirsiniz. Bu enerjinin bitiminin peşinden pişman olabilirsiniz.
Sonu düşünülmeden yapılan harcamalar yine bu dönemin ürünüdür.
Bu dönemde harcama yapmak yerine yaşadığımız Yeniay enerjisini de arkamıza alaıp yeni girişimler yapmak ve yeni projelerin tohumlarını atmak olarak çalışırsak oldukça akıllı girişimler yapmış oluruz…
Venüs aynı zamanda hayvan dünyasından Kedilerinde sembolüdür.
Bundan başka mikrop gibi küçük diğer canlıların.
Bu dönemde kedileriniz gerçek bir Mart kedisine dönüşebilir. Bu onlarında bu enerjiden etkileneceklerini gösteriyor.
Venüs’e mikrop olarak olaya baktığımızda ise Mars ile kavuşumunda, ateşli hastalıklara neden olan bir salgın süreci olarak bakabileceğiz bu döneme…..
Bu iki gezegen Pazar kavuşacaklar dolayısı ile tüm bu bahsettiğimiz konular 1 ay boyunca kendilerini hissettirecekler.

****

Son günlerde vicdanımızdan yükselen sese kulak veriyoruz. Daha çok kadın sesine, daha çok hayvan sesine ve daha çok doğanın sesine kulak verir olduk.
Ya da yaşadıklarımız artık içimize sığmazda taşar duruma geldiler bu yüzden…
Artık içimizde canımızı yakan, sindirilmiş duygular taşıyor, durmuyor ve artık vicdanlar konuşuyor.
Konuşsun da ve ayrıca konuşmalı da…
Bugün size bize isteğini dile getiremeyen ağaçlara sözü getirmek istiyorum..
Dilerim  yüreğimizde bir yerlere dokunur….
Ağaçlar kutsal varlıklardır. Onlarla konuşmasını, onları işitmesini bilen, gerçeği de yakalar...
Ağaçlar benim için her zaman en etkileyici öğütleyiciler olmuşlardır.
Onlara, halklar ve aileler halinde ormanlarda ve koruluklarda yaşadıkları zaman saygı duyuyorum.
Tek başlarına olduklarında ise, onlara duyduğum saygı daha da artıyor.
Tıpkı kendilerini yaınızlığa mahkum etmiş insanlar gibidirler.
Sahip oldukları herhangi bir zayıf yönden ötürü yaşanan bir yalnızlık değildir bu; tersine, Beethoven ve Nietzsche gibi, büyüklüklerinde yalnızlaşmış insanlara benzerler.
Tepelerinde dünyanın uğultusunu duyarlar, kökleri ise sonsuzluktadır; ama onların içinde kendilerini yitirmezler, tam tersine, yaşamlarının tüm gücüyle yalnızca, bir tek şey için çaba gösterirler: Kendi içlerinde varolan yasaları gerçekleştirmek, kendilerini yansıtmak.
Güzel ye güçlü bir ağaçtan daha kutsal, daha yetkin bir şey olamaz.
Bir ağaç kesildigi zaman, ölümüne yol açan çıplak yarasını güneşe tuttuğunda, gövdesi ve mezar taşının aydınlık halkalarında onun tüm öyküsünü okumak mümkündür: yaş halkalarında ve budaklarında, tüm savaşımı, tüm acıları, tüm hastalıkları, tüm mutluluk ve gelişimi harfi harfine yazılıdır,
Verimsiz yıllar, bereketli yıllar, atlatılan saldırılar, uzun süren fırtınalar, hepsi!
Ve her köylü çocuğu, en sert ve en soylu odunun, en dar halkalısı olduğunu, dağların yüksek yerlerinde, süregelen tehlikeler içinde en kuvvetli, en güzel, en sağlam ve en yetkin ağaçların yetiştiğini bilir.
Ağaçlar kutsal varlıklardır. Onlarla konuşmasını, onları işitmesini bilen, gerçeği de yakalar. Onlar öğretiler ya da hazır reçeteler öğütlemezler, onlar bireyi dikkate almadan, yaşamın en eski yasasını vaaz ederler.
Bir ağaç şöyle diyor: İçimde bir öz, bir kıvılcım, bir düşünce saklı, ben ölümsüz yaşamın yaşamıyım. Ölümsüz doga ananın, benimle gerçekleştirmeyi göze aldığı deneyim ve oğul verme çabasının eşi benzeri yoktur.
Benim kalıbım ve derimin damarlarının da eşi benzeri yok, doruğumdaki en küçük yaprak oyunu ve kabuğumdaki en küçük yara bile benzersiz. Görevim, böylesine belirgin olan bu benzersizlikte sonsuzu yaratmak ve göstermektir.
Bir ağaç şöyle diyor: Gücüm güvenden gelir. Babalarımı bilmiyorum, her yıl benden doğan binlerce çocuğumu da tanımıyorum. Tohumlarımın gizini sonsuza dek taşıyacağım, tek düşüncem bu.
Tanrı'nın içimde olduğuna güveniyorum. Görevimin kutsallığına güveniyorum. Bu güvenle yaşıyorum.
Üzgün olduğumuzda ve yaşama katlanamadığımız zamanlarda bir ağaç bize şunu diyebilir: Sessiz ol! Sakin ol! Bana bak! Yaşam kolay değil, yaşam zor da değil!
Bunlar çocukça düşünceler. Tanrı'yı konuştur içinde, o zaman onlar susarlar.
Yolun, seni annen ve yurdundan ayırdığında korku duyarsın. Ama her adımın ve her günün seni yeniden annene götürüyor. Yurdun orası ya da burası değil.
Yurt senin içinde, ya da hiç bir yerde.
Akşamları rüzgârda hışırdayan ağaçları duyduğumda, yüreğim yolculuk tutkusuyla dolar yeniden.
Uzun süre sessizce dinlendiğimde, yolculuk tutkusunun özü ve anlamı ışığa çıkar. Bu, sanıldığı gibi acılardan kaçış isteği demek değildir.
Bu, yurda, doğa ananın belleğine, yaşamın yeni meselelerine olan özlemdir.
Bu, eve götürür insanı.
Her yol eve çıkar, her adım yeni bir doğuştur, her adım ölümdür, her mezar doğa anadır.
Biz çocuksu düşüncelerimizden korktuğumuzda, hışırdar ağaç orada akşamları. Nasıl bizden uzun yaşıyorlarsa, öylesine uzun düşünceleri vardır ağaçların; uzun soluklu ve sakin. Onların dediğini gerçekten anlamadığımız sürece, bizden daha akıllı görünürler.
Fakat eğer agaçları duymayı öğrenirsek, işte o zaman özellikle düşüncelerimizin kısırlığı, aceleciligi ve çocukça telaşının, eşsiz bir neşe kaynağı olduğunu görürüz.
Ağaçların dediğini gerçekten duyabilen kişi, artık ağaç gibi olmak istemez.
O kişi artık oldugundan başka bir şey olmayı da istemez.
İşte bu özüne, vatanına dönüştür. İşte bu mutluluktur.
Sağlıkla

Özlem Çetinkaya Yılmaz
Danışmanlık: ozlemce@outlook.com