24 EYLÜL 2015 PERŞEMBE  gününe Ay Kova   burcunda ilerleyerek başladık.
Akşam saat 20:52’de  Ay Kova burcuna geçiyor. 
Ay Kova da olduğundan en çok özgürlüğümüz ile kendimizi ortaya koyarız.
Bugünlerde orijinal ve farklı olanı seçeriz. Bireysel hareket ederiz. Kitleleri etkileriz. 
Bu nedenle astrolojiyi bilen büyük şirketler; reklamlarını özellikle Ay’ın Kova burcunda olduğu günleri seçerler.
Bu günlerde sıra dışı marjinal davranırız.
ÖNEMLİ GEZEGEN HAREKETLERİ:
 Bugün’ün önemli gezegen hareketi, “yakıp, yıkan ve dönüştüren” gezegen olarak adlandırdığımız PLÜTO durakta.  Yaklaşık 5 gün daha  Plüton’un temsil ettiği konularda ciddi problemler yaşayabiliriz.
Bu nedenle özellikle PLÜTO’nun durakta olduğu bu günlerde yeni bir işe; “yeni, büyük bir proje, derin veya gizlilik gerektiren bir araştırma” gibi işe başlamayın…
*
11:14 Ay Düğümleri ileri harekete başlıyor Ay Düğümlerinin doğası asıl olarak retrodur. Bu tarihte ileri harekete başladıklarını görüyorsunuz. Ay düğümleri geçmiş ve gelecekle ilgili köprü görevi gördükleri için ileri harekete başladıkları tarihte geçmiş olayların gelecek gibi, gelecek olayların ise geçmiş gibi önümüze sürülmesine neden olurlar. Aldatıcıdır. 
Öğle üzeri saat 12:05 itibari ile  Güneş’in Kuzey Ay Düğümü  ile kavuşumunda önemli değerlendirilmesi gereken bir zaman dilimidir. Popüler olması gereken işler için bir başlangıç olabilir bu açı.
Bu açının etkin olduğu tarihlerde geçmişteki ve gelecekteki yolunuz hakkında daha bilinçli bir bakış açısına sahip olursunuz. Haritanızda bu açı varsa tarihe mutlaka iyi veya kötü bir iz bırakırsınız.
Örnek olarak bu açıya haritalarında sahip kişiler olarak;  Brigitte Bardot,  Elton John, Martin Luther King, Bruce Lee, Napolyon, Leonardo Da Vinci, Cem Yılmaz, Orhan Pamuk, Youtube, Stanley Kubrick, Edison, Benjamin Franklin, Yılmaz Güney, Stephen Hawking, C.G. Jung, Socrates, Kemal Sunal, Jules Verne ve Putin’i  sayabiliriz.
AYIN AÇILARINA BAKARSAK:
GÜN İÇİNDE akşam saatlerinde 19:08’da  Ay’ın  Merkür ile 120 derecelik açısı ile zekanın genel olarak keskinleştiği bir zamandır.  Kolay konsantre olup işlerin üstesinden rahatlıkla gelebiliriz.
Geceye doğru ilerlerken de saat 21:57’de ise  Ay’ın Mars ile kontra paralel açısı altında agresyon görülür. Kaza riski taşıyan bir açı olduğundan hareketlerimizi kontrol altında tutmak yerinde olur.
Bugünün hikayesi “dostluk” üzerine.
İki iyi dost varmış. 
Bunlardan biri çok kurnaz diğeri ise çok safmış. 
Günlerden bir gün kurnaz olan saf olan arkadaşının yanına gitmiş. Ondan para istemiş. Saf olan, arkadaşına istediği parayı hiç düşünmeden vermiş. 
Bir başka gün kurnaz olan saf olanın işini istemiş. Saf yine düşünmeden işini de vermiş. 
Kurnaz olan tekrar çıkmış dostunun karşısına. Ve bu defa ondan nişanlısını istemiş. Saf olan çok şaşırmış ama zorda olsa ona nişanlısını vermiş. Çünkü dostunu çok ama çok seviyormuş. 
Günler geçmiş aradan. Bu defa saf olan çok zor durumdaymış. Hemen aklına en iyi dostu gelmiş. En sevdiği dostunun yanına gitmiş. Ondan iş istemiş ama kurnaz olan arkadaşı ona iş vermemiş. Saf olan şaşkın ve üzgün bir şekilde evine geri dönmüş.
Günler geçmiş aradan yine. 
Birgün saf olanın evine dilenci, yaşlı bir kadın gelmiş. Ondan yemek istemiş. Saf olan hiç düşünmeden evine buyur etmiş. Daha sonra saf olan bu yaşlı teyzeye ''İstersen evimde kal. Ben yalnızım. Ben çalışır sen de bana yemek yaparsın'' demiş. Yaşlı teyze kabul etmiş. 
Bir başka gün dilenci yaşlı bir adam gelmiş. Saf olan onu da kabul etmiş ve yaşlı adam da onlarla yaşamaya başlamış. Ama yaşlı adam çok geçmeden vefat etmiş. Bu yaşlı adamın çok büyük bir mirası varmış ve bu mirası saf olana bırakmış. Saf olan artık çok zenginmiş. Birgün yaşlı teyze buna ''Evladım artık evlenme zamanın geldi. Eğer sen de uygun görürsen seni bir kızla evlendirmek istiyorum '' demiş. Saf olan kabul etmiş ve düğün günü gelmiş. Saf olan düğününe en iyi dostunu da yani kurnaz olanı da çağırmış. 
Düğün başladığında saf olan eline mikrafonu almış ve başlamış anlatmaya:
''Benim çok iyi bir dostum vardı. Birgün benden para istedi ve ben hiç düşünmeden verdim. Yine birgün benden işimi istedi. Ben yine düşünmeden verdim. Tekrar geldi ve benden bu defa nişanlımı istedi. Çok şaşırdım. Üzülerek onu da verdim. Çünkü ben dostumu çok seviyordum. 
Bu defa ben zor duruma düşmüştüm. Gidip ondan iş istedim ama bana iş vermedi. Ama ben yine de onu düğünüme çağırdım. Çünkü asıl dostluk budur.''
Bu defa kurnaz olan almış mikrafonu eline ve başlamış anlatmaya:
''Çok sevdiğim bir dostum vardı. Çok safdı. Birgün ondan nişanlısını istedim. Üzgün bir şekilde nişanlısını verdi. Nişanlısını istememin sebebi kızın ona layık olmamasıydı. Kız çok kötüydü ama arkadaşım saf olduğu için bunu görememişti. 
Birgün benim yanıma geldi ve benden iş istedi. Ona iş vermedim. Çünkü onu kendi himayem altında çalıştıramazdım. Ben en iyi dostuma emir veremezdim. 
Birgün yaşlı bir teyze geldi onun evine. O benim annemdi. Onu arkadaşıma bakması için ben göndermiştim. 
Yine birgün yaşlı bir amca geldi. İşte o adam benim babamdı. Ölmesine az bir vakit kalmıştı. Mirasını dostuma bırakması için ben gönderdim. 
İşte şuan da evlendiği kişi de benim kız kardeşim. Onu evlenmesi için ben ikna ettim.'' Saf olan göz yaşlarına boğularak en iyi dostuna tüm gücüyle sarılmış...
Herkese İyi bayramlar dileklerimle.
Özlem Çetinkaya Yılmaz
Danışmanlık: 05327028156