Ay Başak burcunda iken detaya ayrıntıya önem verilen iki günlük bir süreçte olacak olan
Ay ‘ın Başak burcu yolculuğunda her türlü ayrıntıyı, mükemmeli yakalamak üzere yapılır. “Eleştiren göz” her zamankinden daha fazladır.
Eleştirilerin dozu artacaktir. Dikkatli olun, kırıcı olabilirsiniz.
Hiçbir şey memnun edici yeterlilikte hissedilmeyecektir.
Detaylara önem verilecektir.
Bitki ile şifalanma da, bu süreçte önem kazanacaktır.
Akşam üzeri saat 20:17 itibari ile Ay Boşluğa girecek.
Ay boşlukta iken; herhangi bir yeni iş başlatmamanız yerinde bir davranış olur.
Çünkü boşlukta iken Ay’ın enerjisi kontrolsüzdür. Ne yöne gideceğini bilemediğiniz bu enerji sonucundan memnun olmayacağınız durumlar yaşatabilir.
Özellikle bu üç saatlik süreçte olayları akışına bırakıp, eskiden başlatılmış işleri takipte kalmak daha yerinde bir davranış olacaktır.
Akşam üzeri saat 23:23’de Ay Terazi burcuna geçecek.
Ay Terazide’de iken; ilişkiler, hak hukuk ve “karşımızda ki kişinin haklarına duyduğumuz saygı” ile sınanırız.
Takip eden iki günde “ilişkiler” masaya yatırılır. Bu iki günde dengeler de sarsılır.
DİPLOMASİ SINAVDADIR..
AYIN AÇILARINA BAKARSAK:
Gece yarısı saat 03:47 itibari ile Ay 'la Chiron'un sert açılarında geçmişe yönelik açı çekilir.
Haksızlığa uğradığını düşünme eğilimi görülür. Ancak bu hissiyatın şifası ancak akşam saati 19:01’de Ay’ın Chiron ile açısı paralele dönüştüğünde “şifa” açısı olarak çalışmaya başlayacaktır.
Gün içinde bu “nedensiz yaralanmışlık” duygusu yaşanır.
Huzursuz olunur…
Akşamüzeri saat 20:16 itibari ile Ay Satürn 60’lık açısı ile kolay konsantre olabilir ve kalıcı bilgilere imza atarız. Disipline olabiliriz.
Duygulara ciddiyet gelir.
Sorumluluk duygusu önem kazanır…
Dolayısı ile bu enerjiler ile gün sona erecektir.
**
Yaşamın; “örümcek ağını” ören insanın kendi değildir.
O, bu ağda yalnızca bir teldir.
Bu tele yaptığı her katkıyı, aslında kendine yapmaktadır...
Çünkü gerçek mutluluk; “iç barış ve huzurdan” gelir.
Bu da; “ iyilik” tohumlarının ekilmesiyle, “şefkatle ve merhametle” cehaleti, bencilliği, açgözlülüğü yok etmekle gerçekleşir…
“Şefkat ve merhameti” ise; büyük kentlerin, renkli vitrinlerinden satın alamayız, ya da makinada üretemeyiz…
Ancak; “içsel gelişmeyle”, akıl ve vicdanımızı çalıştırarak elde edebiliriz.
Zaten; “akıl ve vicdan”, tıpkı vücudumuzun kasları gibi çalıştırılmadığında zayıflar.
İşte bu çalışmalar, bizi tam tarafsızlık haline getirir…
Tam bir tarafsızlık durumuna gelmeyi öğrendiğimizde,
her şeyi temel birlik durumunda görebildiğimizde ise,
zihinlerimizin o “doğuştan gelen saflığıyla” huzurlu yaşarız…
Hem de bu zihinlerin; “bizim bile olmadığını”,
fakat yaratılmamış,
“her zaman var olan zihin” olduğunu keşfederek…
Sağlıkla