MÜJGAN SUVER

Suriye ve Irak’ta PKK ve YPG’ye yönelik hava saldırılarının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı grup toplantısı konuşmasından anlıyoruz ki, Türkiye şimdi de bir kara harekâtı düzenlemeyi planlıyor.

Her iki Kürt örgütü, İstiklâl Caddesi’ndeki patlamayı kendilerinin gerçekleştirmediğini açıklasa da, Ankara Sınır ötesi saldırıyı bu patlamayla gerekçelendiriyor. Pek çok Avrupa medya kuruluşuna göre, Türkiye’nin bombardımanının altında başka nedenler gizli.

Örneğin Milano’da yayımlanan günlük gazete “Corriere della Sera’ya” göre, asıl neden terör değil.

Erdoğan’ın asıl nedeni: “Halep’ten Musul’a uzanan bir ‘Sünni koridoru’ oluşturmak ve Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların büyük bir bölümünü bu bölgeye yerleştirmek için, Suriye ve Irak’la olan güneydoğu sınırlarındaki PKK varlığına son vermek istiyor. Buna bir de kamuoyunun dikkatini korkunç ekonomik durumdan başka yöne çevirme ihtiyacını eklemeli: Enflasyon yüzde 85’in üzerinde seyrediyor ve Türk lirası geçtiğimiz yıl dolar karşısında yüzde 50 değer kaybetti. Erdoğan’ın 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başarı şansını azaltan bir tablo bu. Bu nedenle Erdoğan’ın asıl önceliği iç politika”

Bana göre iç politikanın etkisi büyük olsa da, Türkiye’nin güneyinde 30 km derinlikte güvenli bir bölge oluşturmak zaten Türkiye’nin ABD’nin bölgeye müdahalesi ile birlikte yüksek sesle dile getirdiği, savunduğu bir tezdi

Süddeutsche Zeitung ise Erdoğan’ın artık ABD’den de uzaklaştığı analizinde bulunuyor:

“Washington, Suriye’de sözde İslam Devleti ile savaşan YPG’ye yakın. Geçtiğimiz hafta İstanbul’da popüler bir alışveriş caddesinde düzenlenen alçakça saldırının ardından, Erdoğan hükümeti ABD’ye çatmakta gecikmedi, Washington’dan gelen taziyeyi sert bir dille reddetti ve saldırıdan PKK ile YPG’yi sorumlu tuttu. Şimdiye kadar buna dair net bir kanıt olmasa da Ankara’nın yaptığı hesaplar açık: Türkiye Cumhurbaşkanı, şu anda iç politika gündemini sürdürmek konusunda elinin güçlü olduğundan emin.”

Elbette bu bölgede ABD, Rusya ve İran’ın da kendi hedefleri var.

Hükümet her ne kadar bundan böyle Türkiye’nin çıkarları için hiç kimseden izin almayacaklarını, kimseye sormayacaklarını söylese de, Hava sahası boşaltıldığına göre, belli ki ABD ve Rusya Suriye’nin kuzeyine yapılan saldırıya rıza göstermiş görünüyor. Bu böyle olsa da bu kara harekâtına yeşil ışık yakacakları anlamına gelmez.

ABD VE RUSYA gibi her iki güç, bu konjoktürde Erdoğan iktidarını karşılarına almak istemiyor olabilir ama öte taraftan da Suriye’de kendi pozisyonlarını zora sokacak bir adım atmasının da önüne geçmeye çalışacakları açıktır. Bu nedenle kara operasyonuna da yeşil ışık yakarlar mı? Bu operasyon Türkiye’nin Terör sorununu çözebilir mi? Sanmıyorum. Bu ortadayken, Erdoğan’ın bu operasyonda ısrar etmesinin kendi politik ihtiyaçlarıyla bağlantılı olduğu açıktır. Erdoğan yönetimi için ‘milli birlik’ havası yaratmak ve halkı milliyetçi politikalara yönlendirmek, seçim öncesi olağan üstü hal ilan etmek bakımından böylesi bir operasyon, artık nakarata dönse de, oldukça kullanışlı görünüyor. Netice itibari ile meşruiyeti emperyalist güçlerin meşhur ettiği, “sorunla kaynağında mücadele etmek”ten alıyor… Merkezi Atina / Yunanistan olan sol liberal eğilimli günlük gazete News247 ise oldukça öfkeli:

“Türkiye Kobanê’yi bombalıyor, Kürtler yardım istiyor ama Amerikalılar üç maymunu oynuyor. Bir NATO ülkesi olan Erdoğan Türkiye’si, ittifakın Rusya’ya yaptırım politikasını uygulamıyor. Daha önce Rus S-400’lerini satın alarak Amerikalıları kışkırtmışlardı. Sıklıkla Biden aleyhinde konuşan Erdoğan, Amerikalı senatörlerin tepkisini çekiyor. Fakat Amerikan siyaseti tüm bunlara müsamaha gösteriyor. Şimdi de Türkiye Kürt müttefiklerine saldırıyor ve Biden yönetimi parmağını kıpırdatmıyor. Aynı durum AB ve münferit Avrupa ülkeleri için de geçerli… Resmen alay ediliyor ve riyakârlık gösteriliyor. Bunun adı çifte standart. Türkiye’nin yaptığı, Rusya’nın Ukrayna’da yaptıklarının biraz daha küçüğü sadece.”

Yukarıda yer alan ve genç bir kitleye hitap eden, multimedya ve sosyal medyaya ağırlık veren popüler haber kaynağının bu yorumu oldukça mubalağalı ve Türkiye’ye karşı haksızlık içerse de aldırmamak gerekiyor. Yunanistan politikacılarının her zamanki hali… Türkiye olmazsa politika yapamaz duruma düşecekler… Eh… Bizim politikacılarımız da sağ olsunlar onlara Dünya kamuoyunu etkileyecekleri yeteri kadar malzeme sunuyor kendilerine… “Bir gece ansızın gelebilirim “gibi…