Venezuela’da olan bitenin özeti şu; ABD, kendi milli parasını oluşturamadığı ve arkasına, petrol, doğalgaz, altın gibi, bütün dünyada kabul görecek bir karşılık koyamadığı takdirde, “küresel lider” sıfatına veda etmek durumunda. ABD derin devleti Pentagon’un ve Pentagon şahinlerinin tarih sahnesinde kalabilme mücadelelerinin özü özeti bu. 

Venezuella’da yaşanan sivil darbe, CIA Kurucu Başkanı Allen Dulles Nişanı’na sahip darbe lideri Guadio’nun geçmişi ile birlikte irdelendiğinde, bu darbenin, yalnızca Venezulea Devlet Başkanı Maduro’yu değil, başta Suudi Arabistan olmak üzere, petrol üreticisi bütün İslam ülkelerini hedef aldığı görülüyor. Çünkü, asıl hedef seçilmiş Devlet Başkanı Maduro değil, Venezuela’nın petrol serveti!

23 Ocak günü, Venezuela’nın Başkenti Carakas’ta, Ulusal Meclis Başkanı ve Muhalefet Lideri Juan Guadio kendini geçici devlet başkanı ilan etti. Demokrasinin yılmaz savunucusu Amerika’nın Dışişleri Bakanı Pompeo, jet hızıyla, seçilmiş Başkan Maduro’yu yok sayan sivil darbeyi tanıdığını açıkladı. George Washington Üniversitesi’de Lokheed Martin bursuyla bugünler için özenle yetiştirilen Juan Guaido, devlet başkanlığını bir gövde gösterisi şeklinde ilan ederken, Devlet Başkanı Maduro da, ABD ile diplomatik ilişkilerini kestiklerini ve ABD’li diplomatların 72 saat içinde ülkeyi terketmelerini istedi.

 Seçilmiş Devlet Başkanı Maduro’nun ABD’li diplomatların 72 saat içinde ülkeyi terketmelerini duyurusuna da karşı çıkan Pompeo, “Maduro’yu tanımıyoruz, bu nedenle de kimseyi geri çekmiyoruz” demişti. ABD derin devleti Pentaon ile derin bir çatışma içinde olan Trump da, Pompeo’nun bu kararını onaylayan açıklamalar yapmak zorunda kalmıştı.  

ABD ile birlikte, Amerikan Devletleri Örgütü OAS’a dahil olan Kanada, Şili, Peru, Brezilya, Kosta Rika, Panama, Ekvator, Kolombiya ve Paraguay da Juan Guaido’yu Venezuela’nın yeni devlet başkanı olarak tanıdıklarını açıkladılar. Bazı AB ülkeleri de Guaido’ya destek mesajları yayınladılar ve Maduro’dan 8 gün içinde seçim tarihini açıklamasını istediler. 

SİVİL DARBENİN DAYANAĞI ANAYASANIN 233. MADDESİ

AB Dışilişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Mogherini de zaman belirtmeden erken seçim çağrısı yaptı ve Venezuela Anayasası’nın 233. Maddesine gör, Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido’yu devlet başkanı olarak tanıyacaklarını duyurdu. Uzun yıllar demokrasi sorunları yaşayan Venezuela’nın Anayasası’ndaki 233. Madde Maduro’nun yumuşak karnı. İyi niyetle, diktatörlüğü önlemek amacıyla kaleme alınan bu maddeyi ABD, sivil darbe yapabilmek için bir dayanak olarak kullanıyor. 

Türkiye, İran, Rusya ve Çin seçilmiş Devlet Başkanı Maduro’yu destekliyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Maduro’yu arayarak, “Dayan Maduro, arkandayız” mesajı verdi. 

ABD Başkan Yardımcısı Pence, yaptığı videolu açıklamada, seçilmiş devlet başkanı Maduro’yu “diktatör” ilan ederken, Guaido’ya “Dayan, yanındayız” mesajı gönderiyordu. 

Venezuela’da, tarihte eşi benzeri görülmemiş darbe örneği yaşanıyor. Neler olup bittiğinden habersiz Venezula halkı da, diğer Amerika ülkeleri de, postmodern bir işgal girişimi olan bu operasyonu alkışlıyorlar. 

Venezuela’da neler oluyor? 

Bu nasıl bir darbe? Mısır’da Mursi’yi deviren General Sissi darbesiyle benzerlikleri nelerdir? 

Hepsinden önemlisi, sivil darbe görünümlü bu postmodern işgal girişiminin perde arkasında neler yaşanıyor? 

VENEZUELA’DA NELER OLUYOR?

Venezuela’da neler olup bittiğini anlamak için uluslararası ilişkiler uzmanı olmaya gerek yok. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana dünya gündemini merakın bir adım ötesinde bir ilgiyle izleyenler açısından, Washington kulislerinden sızan bilgiler  yanyana konulduğunda gerçekleri görmek o kadar da zor değil. 

Venezuela’da olan bitenin özeti şu; ABD, kendi milli parasını oluşturamadığı ve arkasına, petrol, doğalgaz, altın gibi, bütün dünyada kabul görecek bir karşılık koyamadığı takdirde, “küresel lider” sıfatına veda etmek durumunda. ABD derin devleti Pentagon’un ve Pentagon şahinlerinin tarih sahnesinde kalabilme mücadelelerinin özü özeti bu. 

Venezuella’da yaşanan sivil darbe, CIA Kurucu Başkanı Allen Dulles Nişanı’na sahip darbe lideri Guadio’nun geçmişi ile birlikte irdelendiğinde, bu darbenin, yalnızca Venezulea Devlet Başkanı Maduro’yu değil, başta Suudi Arabistan olmak üzere, petrol üreticisi bütün İslam ülkelerini hedef aldığı görülüyor. Çünkü, asıl hedef seçilmiş Devlet Başkanı Maduro değil, Venezuela’nın petrol serveti! 

ARAMCO TARİH Mİ OLUYOR?

ABD, Ortadoğu, Körfez ülkeleri, Yemen, Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz hidrokarbon yatakların kontrolü altına almayı bu muazzam serveti ARAMCO çatısı altında pazarlamayı ve ARAMCO’yu New York borsasında halka arzetmeyi planlıyordu. Olmadı; vazgeçmek zorunda kaldı. 

Veliaht Prens ABD’nin bu hazırlıklarını tehlikeli görmüş ve Londra’da Rothschild ileri gelenleriyle bir dizi görüşme yapmıştı. Cemal Kaşıkçı’nın, bu gizli görüşmeleri ABD’ye ihbar ettiği gerekçesiyle “cezalandırdığı” ciddi ciddi konuşuluyor. 

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun, Kaşıkçı’nın katledilmesi sonrasında Riyad’a yaptığı ziyaretten yansıyan gülücüklü fotoğrafların arka planında çok ciddi bir “ihtar” operasyonu var. Prens Selman’ın amcasının sürgünde bulunduğu Londra’dan MI6 uçağı ile Riyad’a getirilmesi de bu ziyaretin hemen sonrasındadır. 

Bu aşamadan sonra Prens Selman’ın kraliyet koltuğuna oturma şansı oldukça azalmıştır. Prens Salman, Rothschildlerle işbirliği yapma arayışının cezasını çekmektedir. Prens Selman’a, 1992’de Saddam’a oynanana benzer bir oyun oynanmıştır. Hatırlayacaksınız, “Bizce sakıncası yok” denilerek Kuveyt’e sokulan Saddam, Batılı koalisyon tarafından, “Bağımsız bir ülkeyi işgal etti” gerekçesiyle tepelenmiş, ülkesi Irak 36. Paralel boyunca bölünmüş, kuzeyi uçuşa yasak bölge ilan edilmişti. 

Venezuela’da yapılan sivil darbe sonrasında ABD, dünya petrol kaynaklarının pazarlanma hakkını ARAMCO’dan alarak Arbusto Energy şirketine vermeye hazırlanıyor. 

Irak sınırından Lübnan’a uzanan bir Şii Kuşağı oluşturan İran’ın Sünni Müslümanlar açısından büyük bir tehdit olarak sunulduğu bir dönemde, Kaşıkçı cinayetinden sanık Prens Selman’ın ABD’ye karşı direnme gücü oldukça tırpanlanmıştır. Bu nedenle, ABD’nin ARAMCO’yu Bush ailesinin Arbusto Energy şirketi ile ortak etme girişimi önünde ciddi bir engel kalmamıştır. Elveda ARAMCO, hoş geldin Arbusto Energy! 

BÖL VE YÖNET

ABD, dünyanın petrol kaynaklarını kontrolü altına alabilmek için, emperyalistlerin eskimeyen reçetesini kullanıyor: “Böl ve yönet.” Petrol üreticisi İslam ülkeleri dayanışma içinde olsalardı, etnik ve mezhepsel çatışmalarla birbirlerine düşman olup bölünmeselerdi emperyalist ülkeler tarafından yağmalanmaktan kolayca kurtulabilirlerdi. Önceleri İngiltere, Fransa ve Almanya, sonraları da ABD II. Abdülhamit’in petrol haritasına bu kadar kolayca el koyamazlardı. 

“Dünyayı tümüyle bir kaos ortamına sürükleyen süreç, II. Dünya Savaşı sonrasında Amerikan emperyalizmi ile Arap emperyalizminin din ekseninde buluşarak ittifak yapmasıyla başlamıştı.” Güney Amerika’nın sol eğilimli ülkelerinin, Venezuela darbesinde, ABD’ye destek vermelerinin nedenini Katolik etkiyle açıklamak mümkündür. ABD sahip olduğu iletişim ağını algı operasyonlarında başarıyla kullanmaktadır.  

Şimdilerde, Amerikan emperyalizmi, Arap emperyalizmini kontrolü altına alarak etkisizleştirmeye çalışıyor. Global Firepower’ın gizli kayıtlarına göre, 450 milyar varillik dünyanın en zengin petrol rezervine sahip olan Venezuela’da tanık olduğumuz sivil darbe girişimi, ABD’nin dünya enerji kaynaklarını tümüyle kontrolü altına alma hamlesidir. Pentagon şahinlerinin ARAMCO’yu Arbusto Energy çatısı altına alma hazırlıkları, ABD-Suudi Arabistan ortaklığının yol ayırımına geldiğinin en belirgin göstergesidir. 

ABD’NİN KARŞISINDAKİ CEPHE GENİŞLERKEN…

ABD, ARAMCO’yu Arbusto Energy çatısı altına girmeye “razı edebildiğinde” ve dünyanın en zengin petrol rezervine sahip Venezuela’yı Juan Guaido üzerinden “kontrolü altına alabildiğinde”, “Küresel Lider” sıfatını bir süre daha sürdürebilecektir. ABD, Çin’in büyük ölçüde hayata geçirdiği Yeni İpek Yolu’nun önünü kesemediği ya da kontrolü alamadığı takdirde, “Küresel Lider” sıatını daha fazla sürdüremeyeceği de bir gerçektir. Çin’in yürüyüşünü, gizli ortaklarıyla birlikte değerlendirmek gerekir. 

Fakat, Pentagon şahinlerinin, Amerikan beslemesi Juan Guaido’yu videolu mesajlarla devlet başkanı ilan etmeleri gibi, demokrasi ile asla bağdaşmayan operasyonlarla ne derece başarılı olabilecekleri ciddi bir soru işaretidir. Çünkü, Türkiye, İran, Rusya ve Çin’in Venezuela’nın seçilmiş Devlet Başkanı Maduro’nun yanında yer almalarıyla ABD’nin karşısındaki cephe oldukça genişlemiştir. 

Venezuela Anayasası’nın 233. Maddesi ülkeyi, şimdilerde yaşandığı gibi, herhangi bir dış müdahaleye açık hale getiriyor. Maduro yönetiminin herşeyden önce bu Anayasa maddesine yoğunlaşması gerekiyor. Fakat ortam bu denli gerildikten sonra bunun kolayca yapılabileceğini de sanmıyoruz. 

TÜRKİYE’NİN DURUŞU: “DİK DUR MADURO, YANINDAYIZ!”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Yüksek İstişare ve Danışma Kurulu Üyesi Yalçın Topçu, Venezuela'nın Ankara Büyükelçisi Jose Bracho Reyes ve Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Dr. Muhammet Savaş Kafkasyalı’nın da katıldıkları 'Venezuela'da darbe' başlıklı toplantıda, Venezuela’da yaşanan sivil darbe girişimi konusunda Türkiye’nin duruşunu şöyle özetledi:

"Cumhurbaşkanımız, 'Maduro kardeşim! Dik dur, yanındayız' mesajını ilk önce verdi. Bu ifadenin Türk milletinin ve devletinin bu olaylara karşı duruşunun en net şekilde göstergesidir.

 'Milli iradeye tasallut kim tarafından gelirse gelsin Türkiye karşısında durur' dedi. Ne yazık ki ülkemizde de yapılanlara baktığımız zaman, siyaset yoluyla ülkeler hizaya çekilmek isteniyor.

 Basın, ekonomik ve terör örgütleri kullanılarak kendi yanlarında olmayan ülkeleri hizaya çekmek istiyorlar.

 Bu asla kabul edilemez."

Demokrasiye saygılıysak, seçilmiş yönetimleri desteklememiz gerekiyor. Fakat, günümüzde uygulanan algı operasyonları bütün kavramların içini boşaltıyor. İnsanca yaşamak istiyorsak, çağdaş haramilerle savaşmak zorundayız.