Bütün dünyanın, “Virüse karşı bir ilaç ya da aşı müjdesi verecek mi?” heyecanıyla izledikleri bir toplantıda konuşan Başkan Trump, “Madem virüse karşı bu kadar etkili, hastalara neden dezenfektan enjekte etmiyoruz?” deyince doktorlar şok geçirdiler. İlk şokun etkisini atlatan medya, Trump’la dalga geçen karikatürler yayınladılar. Trump şimdi de, 53 bin Amerikalının hayatını kaybetmesinden sorumlu tutuğu Sağlık Bakanı’nı, Kovid-19 salgınını ciddiye almadığı gerekçesiyle istifaya zorluyor. 

Sonradan “şaka yaptım” diyen Trump’ın “dezenfektan tedavisi” konusunda samimi olup olmadığı da ciddi ciddi tartışılıyor. Bütün dünyanın ölümcül bir salgınla mücadele ettiği bir dönemde, ABD Başkanı Trump yaptığı “şakanın” bumerang etkisini düşünmemiş olabilir mi?  

Aslında bunda şaşılacak bir şey de yok; eski başkanlardan G.W. Bush da, 9/11/2001’deki İkiz Kuleler şoku sonrasında, “Haçlı Seferleri başlıyor!” çığlıkları atarak bütün dünyayı şaşkına çevirmişti. 

Eski başkanlardan Bill Clinton’ın kadın elbiseli fotoğralarının yayınlanmasından kısa bir süre sonra, fotoğrafların gizlice çekildiği malikanenin sahibi Jeffry Epstein, hapisedildiği hücrede intihar edivermişti. Trump, haberin duyulmasından sonra attığı tweetlerde Clinton’ı hedef alan ifadeler kullanmıştı. 

Bu örnekler, ABD başkanlarının bulundukları makama kendi yetenekleriyle gelmedikleri, bazı güçler tarafından taşındıkları iddialarını güçlendirmektedir. 

Trump’ı anlamakta haklı olarak güçlük çekiyoruz. Fakat, söylemleri ve davranışlarıyla Başkan Trump, gerektiğinde insanı ve insani değerleri, uluslararası hukuku yok sayabilen emperyalist Batı’nın gerçek yüzüdür.    

Bütün dünyanın, “Virüse karşı bir ilaç ya da aşı müjdesi verecek mi?” heyecanıyla izledikleri bir toplantıda konuşan Başkan Trump, “Madem virüse karşı bu kadar etkili, hastalara neden dezenfektan enjekte etmiyoruz?” deyince doktorlar şok geçirdiler. Trump, hem eleştiri hem de karikatür konusu oldu. 

Haberi yayınlayan televizyon kanalları, herhangi bir yanlış anlamaya neden olmamak için, ekranların altına iri puntolarla, “SAKIN DENEMEYİN” notu düştüler. Trump şimdi de, 53 bin Amerikalının hayatını kaybetmesinden sorumlu tutuğu Sağlık Bakanı’nı, Kovid-19 salgınını ciddiye almadığı gerekçesiyle istifaya zorluyor.   

Sonradan “şaka yaptım” diyen Trump’ın “dezenfektan tedavisi” konusunda samimi olup olmadığı da ciddi ciddi tartışılıyor. Bütün dünyanın ölümcül bir salgınla mücadele ettiği bir dönemde, ABD Başkanı Trump yaptığı “şakanın” bumerang etkisini düşünmemiş olabilir mi?  

Aslında bunda şaşılacak bir şey de yok; eski başkanlardan G.W. Bush da, 9/11/2001’deki İkiz Kuleler şoku sonrasında, “Haçlı Seferleri başlıyor!” çığlıkları atarak bütün dünyayı şaşkına çevirmişti. 

Eski başkanlardan Bill Clinton’ın kadın elbiseli fotoğralarının yayınlanmasından kısa bir süre sonra, fotoğrafların gizlice çekildiği malikanenin sahibi Jeffry Epstein, hapisedildiği hücrede intihar edivermişti. Trump, haberin duyulmasından sonra attığı tweetlerde Clinton’ı hedef alan ifadeler kullanmıştı. 

Bütün bu örnekler, ABD başkanlarının bulundukları makama kendi yetenekleriyle gelmedikleri, bazı güçler tarafından taşındıkları iddialarını güçlendirmektedir. 

Trump’ı anlamakta haklı olarak güçlük çekiyoruz. Fakat, söylemleri ve davranışlarıyla Başkan Trump, gerektiğinde insanı ve insani değerleri, uluslararası hukuku yok sayabilen emperyalist Batı’nın gerçek yüzüdür.    

 

“TRUMP’TIR, NE YAPSA YERİDİR” DİYEBİLİR MİYİZ?

Bütün dünyanın etkilendiği ölümcül bir salgın yaşadığımız bir dönemde, ABD Başkanı olan bir kişinin bu konuşmasını, “Trump’tır, ne yapsa yeridir” diyerek duymazdan gelecek durumda değiliz. Toplantıya katılan doktorların gözlerinin nasıl çakmak çakmak açıldığını hepbirlikte gördük. 

Trump bu konuşmayı basına açık bir toplantıda yapmamış olsa, büyük bir olasılıkla, yayınlanmasına izin verilmezdi. Beyaz Saray ekibinin bu skandalı nasıl toparlayacakları merak ediliyor. 

 Aslında bu ibretlik olayın şaşılacak bir tarafı yoktur. ABD gibi bir süper gücün başkanlık koltuğunda oturan bir insanın bilgi, kültür ve zeka düzeyini yansıtması açısından çok çarpıcı bir örnektir. Bir başkası anlatsa inanmakta güçlük çekeceğimiz bir gerçeği kendi gözlerimizle gördük, yaşadık. Trump’ın “şaka yaptım” açıklaması, ölümcül salgın konusunda müjdeli bir haber bekleyen insanların yaşadıkları düş kırıklığını onaramayacaktır. 

EKRANLARA YANSIYAN GERÇEKLER

Yıllardır yazıyoruz, ABD’nin yönetim kadrolarına taşınanların çoğu kukladırlar; ipleri, onları o makamlara taşıyanların ellerindedir. Bu yöndeki saptamaları, “komplo teorisi” yaftalamasıyla ciddiye almayanlar, gerçekleri canlı yayında izlemiş oldular. 

Sormak isteriz; Trump, “Madem virüse bu kadar etkili, hastalara dezenfektan enjekte edelim” derken sarhoş muydu?

Elbette değildi. Trump, gerçek yüzüyle karşımızdaydı. Peki dünyanın sayılı zenginlerinden olan Trump ile, korona hastalarına dezenfertan enjekte etmeyi öneren Trump aynı kişi olabilir miydi? 

Olabilirdi. Hatırlatalım, dünyanın en zenginleri arasında sayılan Elon Musk’ın kalorifer dairesinde çalıştığını, dünyanın en büyük sanal marketi Amazon’un sahibi Jeff Bezos’un McDonalds'ta hamburger ustası, Warren Buffett’nin bir gazete dağıtıcısı olduğunu, NBA takımlarından Dallas'ın sahibi Mark Cuban’ın geçmini poşet satarak sağladığını unutmayalım.  

Şaşılacak bir durum yok aslında. ABD Başkanı olduğu dönemde İkiz Kuleler şoku yaşadığımız G.W. Bush’un düşünce düzeyi, mantık düzeni Trump’tan farklı mıydı? Ciddi bir tedavi sürecinden sonra alkol bağımlılığından kurtularak sıkı bir dindar olan G.W. Bush, ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik işgal operasyonlarına gerekçe oluşturabilmek amacıyla tertiplenen ve televizyonlardan canlı yayınlanan İkiz Kuleler gösterisini izledikten sonra heyecanını dizginleyememiş ve “Haçlı Seferleri başladı!” diye çığlık atmıştı. 

G. W. Bush’un, ABD Başkanı olarak, “Demokrasi götürüyoruz” kandırmacasıyla yaptığı operasyonlarla ve Büyük Ortadoğu Projesi’ni hayata geçirme adına izin verdiği katliamlarla, Obama ile Trump döneminde yaşananlar farklı mıdır? 

Sorumuz şu: G.W. Bush, Obama ve Trump insan vicdanıın asla onayamayacağı bütün bu operasyonlara tek aşlarına ve özgür iradeleriyle mi karar vermişlerdi?

PERDE GERİSİNDE KİMLER VAR?

Televizyon ekranlarında büyük bir ilgiyle izlediğimiz “Trump Show”dan sonra, ABD merkezli olarak yaşayacağımız gelişmelerde gördüklerimize değil, perde gerisindeki gerçek dinamiklerin neler yapmak istediklerine odaklanacağız. ABD ile ilgili herhangi bir gelişmenin nedenlerini sorgularken, “Hangi Amerika?” sorgulamasını da ihmal etmeyeceğiz. 

“Trump Show”da yaşadık, gördük, ABD’nin başkanlık koltuğunda oturanlar o koltuğun hakkını verebilecek çapta değiller. O makama kendi çabalarıyla gelmemişler, getirilmişler. 

ABD gibi bir süper gücün başkanlık koltuğunda oturan Trump, en ciddi konulardaki kararları bile, çoğu zaman birbirleriyle çelişen tweetlerle duyurma çabasında. 

Birkaç ay önce yaşanan Lolipop Expres skandalı kısa zamanda unutuldu ya da unutturuldu, ama günümüzde yaşadığımız ölümcül salgının en önemli habercilerinden biriydi. Skandalın baş aktörü, ABD’nin önemli işadamlarından Jeffrey Epstein’ın hapsedildiği hücresinde “intihar” etmesiyle dosya kapanmış gibi görünüyordu, ama aslında oyun yeni başlıyordu. 

Epstein’ın özel uçağı Lollipop Expres’te, malikanesinde, Karaiblerdeki özel mülkü Little St. James Adası’nda yaşananlar, yalnızca Başkan Trump’ı ve ABD eski Başkanı Bill Clinton’ı ürkütmemişti; Pekçok işadamının yanı sıra, İngiltere Prensi Andrew de, dolayısıyla İngiltere de, Kraliçe de köşeye sıkışmıştı. Çünkü, Epstein’ın uçağında, malikanesinde, Özel adasında yaşananlar, bütün ayrıntılarıyla filme alınmıştı. 

HERKESİN MERAK ETTİĞİ KASETLER KİMDE?

Patronunun intiharı sonrasında, Lolita Express’te,  Karaiblerdeki Little St. James Adası’nda gizlice çekilen görüntü kasetlerinden oluşan eşsiz hazineye el koyan Epstein’ın sadık sekreteri, sevgilisi, yatında öldürülen ünlü medya kralı Robert Maxwell’in kızı Gislaine Maxwell ortadan kaybolmuştu. Lady Gislaine’ın bine yakın kasetten oluşan çok değerli hazineyi CIA’e “kaptırdıktan” sonra Paris’e, Rothschildlere sığındığı konuşuluyordu; fakat sonradan, Gislaine’ın, CIA’nın Malta Adası’ndaki malikanesinde olduğu anlaşıldı.   

Kadın elbiseli fotoğrafları medyada yayınlanan eski Başkan Bill Clinton sessizliğe gömülürken, Prens Andrew de, Kraliçe’nin emriyle İspanyadaki bir şatoda ikamete mecbur bırakılmıştı. ABD’li ünlü işadamı Epstein’ın “intihar etmesi”, kasasındaki gizlice çekilmiş görüntü kasetlerine CIA’nın el koyması, aslında küresel çapta uygulamaya konulan bir büyük savaşım başlama vuruşuydu. 

O güne kadar el altından Rothschild Ailesini ve Çin’in Yeni İpekyolu projesini destekleyen İngiltere AB’den ayrılmış, Pentagon’un yörüngesine girmek zorunda kalmıştı. Yahidi asllı damadı Kushner’in yönlendirmesiyle Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden, Golan Tepeleri’ni de İsrail’e bağışlayan Trump da, azil sürecinin başlatılması üzerine Pentagon’un kanatları altına sığınmıştı. Böylece küresel dengeler altüst olmuştu. 

ALLAH NEM VÜCUT HEM DE AKL SAĞLIĞIMIZI KORUSUN

Çin küresel ekonominin lideri olmaya, Rothschildler de küresel politikanın tek hakimi olmaya, yeni bir para düzeni dayatmaya hazırlanırken, 2019’un Eylül ayında, Çin’in Wuhan kentinde koronavirüs salgını patlayıverdi. Çin yönetimi bu yeni virüsle savaşmakta çaresiz kalınca Wuhan ile birlikte 8 kenti de karantinaya aldı; bölgeye giriş-çıkışları yasakladı. 

Ekonomik kaygılarla salgını Aralık ayına kadar gizleyen Çin, bir taraftan giderek yapı değiştiren virüslerle boğuşurken diğer taraftan da yüklü tazminat davalarıyla karşı karşıya kalmamak için önlemler almaya çalışıyor. Bu arada tüm dünyayı etkileyen koronavirüs salgını, özellikle İran, İtalya, İngiltere, İspanya, Fransa gibi Çin’in Yeni İpekyolu projesine destek veren ülkelerden çok sayıda can kayıpları yaşanmasına neden oluyordu. 

Covid-19’dan etkilenen ülkeler, güçleri ve deneyimleri oaranında önlemler almaya çalışıyorlar. 

Trump, Covid-19 salgını nedeniyle 1 milyondan fazla insanın yatağa düştüğü, 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği bir ülkenin başkanı olan Trump, “Madem dezenfektanlar virüs konusunda bu kadar etkili, neden hastalara enjekte etmiyoruz?” şeklinde “şakalar” yapabiliyor. 

Allah hem vücut hem de akıl sağlığımızı korusun..