TALİBAN’IN ÇANTASINDA NELER VAR?

Afganistan’da, yönetim belirsizliğinden kaynaklanan kaotik bir sessizlik yaşanmakta. 

ABD ve İngiliz yetkililerinin tahliyelerin 31 Ağustos’un ötesine sarkabileceğine ilişkin açıklamalarına Taliban çok sert tepki veriyor, “31 Ağustos kırmızı çizgimizdir. Aksi halde bunun sonuçları olur” diyor.

 Kabil’de düzenlenen basın toplantısında, Taliban’ın Kültür ve Enformasyon Bakanı Zabiullah Mücahit,  Türk askerlerinin durumunu ilişkin bir soruyu yanıtlarken, Müslüman bir ülke olmasından dolayı Türkiye’ye farklı baktıklarını, ancak ülkede düzeni sağlamak için Türk askerlerine ihtiyaçları olmadığını söylüyordu. 

Anlaşılan Taliban yöneticileri, Türk askerini de “yabancı asker” olarak değerlendiriyor ve “NATO’yla geldiniz, NATO’yla gidin” demek istiyor. Türk olmanın, Türkiye sevgisinin Afganistan coğrafyasında oldukça belirgin bir karşılığı var, ama anlaşılan, Peştun ağırlıklı Taliban bu gerçeği pek görmek istemiyor ya da Afganistan coğrafyasında kendinden çok daha fazla sevilen ve saygı gören bir başka güç istemiyor. 

M. KEMAL SALLI

Öyle olaylar vardır ki, oluşumunda en ufak bir katkınız olmadığı halde, ürettiği ve üretebileceği olası sonuçlar nedeniyle, arkanızı dönüp, “Bana ne!” diyemezsiniz. Afganistan sorunu bunun en güncel örneğidir. 

60-70 bin kişilik motosikletli bir terör örgütünün 300 bin kişilik düzenli ve eğitimli Afgan ordusuna rağmen, ülkenin tamamını kontrolü altına alarak devlet ilan etmeye hazırlanması, bütün dünyada şok etkisi yarattı. Pekçok devlet yönetimi, ABD’nin “terörist” olarak tanımladığı bir örgütünün bir devleti ele geçirmesi, devletin adını ve bayrağını değiştirmesi karşısında, enaz, NATO’nun 13. Genel Sekreteri Jens Stoltenberg kadar şaşkın. 

Afgan halkının ancak yüzde 40’ını temsil eden Taliban’ın kurmaya çalıştığı “Afgan İslam Emirliği”nin tanınması konusunda, çeşitli ülkelerden, birbirleriyle çelişen açıklamalar geliyor. Taliban, uluslararası arenada kabul görmek için, peşpeşe düzenlediği basın toplantılarında dünya kamuoyuna, “Biz değiştik” mesajları verirken, üst düzey yöneticilerden Vahidullah Haşimi’nin, “Hiçbir şekilde demokratik bir sistem olmayacak, çünkü bunun ülkemizde herhangi bir temeli yok. Afganistan’da nasıl bir siyasi sistem uygulamamız gerektiğini tartışmayacağız, çünkü bu açık. Bu şeriat kanunudur, o kadar!” diyor. 

Bu açıklamalardan, kapalı kapılar arkasında, Heybetullah Akhundzade liderliğindeki Taliban yöneticilerinin,  yetki paylaşımında henüz anlaşamadıkları anlaşılıyor. Taliban’ın, “seçilmiş hükümeti deviren terör örgütü” imajını silebilmek amacıyla ülke yönetimini 12 eşbaşkanlı bir konseye devretmeye hazırlandığı ve konseyin yedi üyesinin belli olduğu konuşuluyor. 

Söylenenlere göre, Taliban’ın izleyeceği politikaların ana hatlarını belirleyen Abdulgani Birader, Taliban’ın kurucusu Molla Muhammed’in oğlu Molla Yakup ve Hakkani lideri Rahman Hakkani’nin yanı sıra, eski Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, eski Dışişleri Bakanı ve Afganistan Uzlaşı Müzakere Grubu Başkanı Abdullah Abdullah, Dışişleri Bakanı Muhammed Hanif Atmar ve Hizb-i İslami Partisi lideri Gülbeddin Hikmetyar.  Çin ve Rusya’nın da desteğini sağlamak amacıyla, “ABD yanlısı” olarak nitelenen bu konseye kimlerin ekleneceği merak ediliyor. 

ABD AFGANİSTAN’DAN GERÇEKTEN ÇEKİLEBİLİR Mİ?

ABD’nin, yıllar önce Wietnam’da yaptığı gibi, Afganistan’dan da kaçarak çekildiği konuşuluyor. ABD, çekiliyor görüntüsü sergilese de, Afganistan gibi jeostratejik açıdan çok önemli olan bir coğrafya ile ilişkilerini kesmesi hiç inandırıcı değildir. 

ABD’nin, kendisi açısından beka sorununa dönüşen Yeni İpekyolu’nun Batı’ya açılan en önemli geçitlerinden biri olan Afganistan’ı, yüzmilyarlarca doların döndüğü uyuşturucu üretim ve pazarlama merkezlerinden biri olan Afganistan’ı, köktendinci terör örgütlerinin barınağına dönüşen Afganistan’ı gözden çıkarması mümkün müdür? 

Çin ile Yeni İpekyolu’nun kontrolü konusundaki mücadelesini henüz bir sonuca ulaştıramamış bir ABD’nin Afganistan’dan gerçek anlamda çekilemeyeceğini değerlendirenler, bu nedenle, Afganistan’ın yakın bir gelecekte huzura kavuşmasının mümkün olmadığını savunuyorlar. 

ABD’NİN “KÜRESEL LİDER” İMAJINA BÜYÜK DARBE

ABD’nin çekilme konusunda sergilediği düzensizlikler, dağınıklıklar iç politikaya bağlı olabilir, ama bu düzensizlikler, ABD’nin özellikle Pentagon’un arka planda bir stratejisinin olmadığı anlamına gelmez. Çin’in, İngiltere’nin, Rusya’nın, Pakistan ve İran’ın bütün gücüyle varolmaya çalıştığı bir coğrafyadan ABD’nin kaçarcasına çekilmesinin inandırıcı bir açıklaması olamaz. 

ABD’nin, bu çekilme gösterisi sonrasında hangi stratejik hedeflere yönelmeye çalıştığını görebilmek gerekir. Afganistan dışında hangi stratejik hedefe öncelik tanıdığını bilemeyiz, ama Afganistan’dan çekilme sürecinde sergilediği düzensizlik, ABD’nin “Küresel lider”, “Demokrasinin ve insan haklarının yılmaz savunucusu” imajına büyük darbe indirmiştir. 

Özetle, küresel güçlerin çok yönlü çıkar mücadelesi yaşadıkları bir coğrafyaya kısa sürede huzurun gelmesi pek mümkün görünmüyor ve terörü çıkarları doğrultusunda kullanmayı alışkanlık haline getirenler de, Afganistan’ın millet bilinciyle ayağa kalkarak geleceklerine sahip çıkmalarını istemiyorlar.  

AFGANİSTAN’DA YAŞANAN KAOTİK SESSİZLİK 

Afganistan genelinde, yönetim kadrolarının henüz netleşmemesinden kaynaklanan kaotik bir sessizlik yaşanmakta. Ülkenin Taliban dışında, sivillerden oluşan bir konsey tarafından yönetileceği konuşuluyor. Fakat, Taliban yönetiminin uluslararası basının sorularını yanıtlamak üzere düzenlediği basın toplantısında, Taliban’ın Kültür ve Enformasyon Bakanı Zabiullah Mücahit, ülkeyi yönetecek kadrolar konusunda net bir bilgi vermedi. 

Haber Türk’ten Mehmet Akif Ersoy’un Türk askerlerinin durumunu ilişkin sorusunu da yanıtlayan Mücahit, Müslüman bir ülke olmasından dolayı Türkiye’ye farklı baktıklarını, ancak ülkede düzeni sağlamak için Türk askerlerine ihtiyaçları olmadığını söylüyordu. 

ABD ve İngiliz yetkililerinin tahliyelerin 31 Ağustos’un ötesine sarkabileceğine ilişkin açıklamalarına Taliban çok sert tepki veriyor, “31 Ağustos kırmızı çizgimizdir. Aksi halde bunun sonuçları olur” diyor. Anlaşılan Taliban yöneticileri, Türk askerini de “yabancı asker” olarak değerlendiriyor ve “NATO’yla geldiniz, NATO’yla gidin” demek istiyor. 

TÜRK OLMANIN VE TÜRKİYE SEVGİSİNİN AFGANİSTAN’DA BELİRGİN BİR KARŞILIĞI VAR

Türk olmanın, Türkiye sevgisinin Afganistan coğrafyasında oldukça belirgin bir karşılığı var, ama anlaşılan, Peştun ağırlıklı Taliban bu gerçeği pek görmek istemiyor ya da Afganistan coğrafyasında kendinden çok daha fazla sevilen ve saygı gören bir başka güç istemiyor. 

31 Ağustos sonrasında Afganistan konusunda bazı sıkıntılar yaşama olasılığımız vardır ve bu olasılık Türkiye’de kaygılı bir bekleyişe neden olmaktadır. Çünkü, Taliban, “Ülkede düzeni sağlamak için Türk askerine ihtiyacımız yok” diyor, ama Afganistan’ın yalnızca Kabil’den olmadığını unutuyor.