"Türkiyesiz varolamayız, güvenlik içinde yaşayamayız. Dolayısıyla anayasal, siyasal, ekonomik bakımdan varlığımızı sürdürmemiz mümkün değildir. Türkiye'nin garantörlüğüne, teminatına ve gölgesine muhakkak ki çok ihtiyacımız var. Gelişen ve değeri yükselen Mavi Vatan Türkiye ve Kıbrıs için çok önemlidir" 

M. KEMAL SALLI

Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında, 3.5 saatlik son Milli Güvenlik Kurulu toplantısı ardından yapılan açıklamada, “Türkiye'nin bütün iyi niyetli uyarılarına rağmen uluslararası hukukun hilafına, PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütünü himaye ederek, insanlığa karşı suç teşkil eden eylemleri ile bölgemizdeki barış ve istikrarı hedef alan saldırılarını sürdürmeye teşvik eden ülkeler şiddetle kınanmıştır. Terörizmi bir dış politika aracı olarak kullanan ve terör örgütleri ile gayrimeşru ilişkiler tesis eden devletlere, bu tutumlarının kendi topraklarında da yıkıcı neticeler ortaya çıkarmasının kaçınılmaz olduğu hususu hatırlatılmıştır. (…) Hadisenin tabii seyri yanında ülkemiz içindeki ve dışındaki dezenformasyon kampanyaları dahil olmak üzere güvenlik boyutu da değerlendirilerek bu çerçevede alınan ve alınabilecek ilave tedbirler görüşülmüştür" deniliyordu.

Milli Güvenlik Kurulu bildirisinde öne çıkan başlıklardan biri de Kıbrıs’la ilgiliydi; "Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafından ortaya konulan eşit, egemen, bağımsız iki devletli çözüm iradesinin, Ada'daki her iki toplumun da barış, huzur ve refahına katkı sağlayacağı belirtilmiş, meseleye taraf olan aktörler, uzlaşmaz yaklaşımlarında ısrar etmek yerine çözümün parçası olmaya davet edilmiştir” vurgulaması yapılıyordu. 

KKTC CUMHURBAŞKANI TATAR: “ETNİK SOYKIRIMA UĞRADIK”

 Kıbrıs Türk Kültür Derneği (KTKD) İstanbul Şubesi tarafından 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nın 47. yıl dönümü nedeniyle İstanbul Arkeoloji Müzesi bahçesinde düzenlenen etkinlikte konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs davasının milli bir dava olduğunu vurgulayarak, milli mücadele yıllarında ortaya büyük direniş koyanlara,  bu uğurda yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet dilerken, gazilere de saygı ve şükranlarını sundu.

Kıbrıs Türkleri’nin katliama maruz kaldığını ve çok zorlu dönemlerden geçtiğini,  1900’lü yılların başında 60 bin Kıbrıs Türkü’nün, can güvenliği nedeniyle Türkiye’ye ve 3’üncü ülkelere göç ettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, özetle, Kıbrıs Türkü’nün artık kendi bağımsız devletini tanıtma kararlılığında olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar, Türklerin katliama maruz kaldığını dile getirerek, "İki kez soykırımdan geçtik. 1878 yılı Kıbrıs Türklerinin en acı yıllarından biridir. Çünkü 1571'de bir yıl süreyle verilen mücadeleyle Venediklilerden aldığımız Kıbrıs, 308 sene bizlerin hakimiyetinde kaldıktan sonra İngilizler tarafından kiralanıp sonra da hukuksuz şekilde gasbedildi. Kıbrıslı Türkler orada yalnızlık içinde ama umutlarını kaybetmeden hep Toroslar'a baktı" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Tatar, 1974'te Türk askerinin adaya çıkmasıyla 2 devletli hayatın temellerinin atıldığını ifade ederek, yıllarca sürdürülen federasyon görüşmelerine değindi. Söz konusu görüşmelerde nasıl bir ortaklık kurulacağı, Türkiye ve Yunanistan dengesinin nasıl sağlanacağına ilişkin görüşmelerin sürdürüldüğünü anımsatan Tatar, şunları kaydetti: 

"Hiçbir zaman Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türklerle adil bir paylaşım ve kalıcı bir çözüm için iyi niyetli olmadı. Çeşitli BM genel sekreterlerinin önünde müzakereler sürdürüldü. En sonunda da Annan Planı... Bize 'Evet deyin, dünyaya bağlanacaksınız.' dediler. Verdikleri sözleri tutmadılar ve hukuksuzluğun en büyüğünü yaptılar. Tek taraflı olarak Kıbrıs'ı AB'ye aldılar. Kuruluş anlaşmaları açık ve net: “Türkiye ve Yunanistan'ın üye olmadıkları herhangi bir uluslararası kuruma ve kuruluşa Kıbrıs üye olamaz.” Dolayısıyla Türkiye AB üyesi değildir, nasıl oluyor da Kıbrıs Yunanistan'ın da üye olduğu AB'ye giriyor?"

 Cumhurbaşkanı Tatar, gelinen noktada büyük bir mücadele içinde olduklarını dile getirerek, Doğu Akdeniz'deki milli çıkarlar ve gelecek için doğru siyaseti takip ettiklerini vurguladı. Ersin Tatar, Kıbrıs'tan bakılınca Türkiye'nin adanın güvenliği için çok önemli olduğunun altını çizerek, "Türkiyesiz biz varolamayız, güvenlik içinde yaşayamayız. Dolayısıyla anayasal, siyasal, ekonomik bakımdan varlığımızı sürdürmemiz mümkün değildir. Türkiye'nin garantörlüğüne, teminatına ve gölgesine muhakkak ki çok ihtiyacımız var. Gelişen ve değeri yükselen Mavi Vatan Türkiye ve Kıbrıs için çok önemlidir" dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye sayesinde bağımsızlık ve özgürlüğümüze kavuşacağımızı çocukluk zamanlarından bildiğini belirterek, çocukken Toros dağlarını seyrettiği günleri ve yaşadığı korku dolu zamanları anlattı ve “Kötü günlerimizde bizimle beraber olanları, savaşanları, şehit düşenleri ve Anavatanımızı hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasında, Kıbrıs Türk tarihini özellikle gençlere anlatmanın önemine vurgu yaptı.Kıbrıs Türk tarihine değindiği konuşmasında, İngiliz sömürge döneminin başlaması ile birlikte Kıbrıs Türk Halkı’nın büyük haksızlıklara ve baskılara maruz kaldığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar,  Rum-Yunan ikilisinin çeşitli oyunlarla Kıbrıs Türklerini göç ettirmeye zorlayarak, etnik temizlik yaparak, EOKA, Akritas planı ve Megali İdea gibi sinsi ve insanlıkdışı hareketlerle adanın Rumlaşmasını sağlamaya çalıştıklarını anlattı.  

“HEP DİRENDİK. TÜRKİYE DE HEP YANIMIZDA OLDU”

Kıbrıs Türk halkının acımasız katliamlara ve zulme uğradığını, bu süreçte Türkiye’nin de desteğiyle örgütlenerek varolma mücadelesini başlattıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, “Hep direndik ve Türkiye de hep yanımızda oldu” dedi. Cumhurbaşkanı Tatar, 15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası’nın bir darbeyle ENOSİS’i gerçekleştirmeye çalıştığını ve 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Türkleri’nin Türkiye sayesinde özgürlüklerine kavuştuklarını söyledi.

1974’ten sonra oluşturdukları kurum ve kuruluşlarıyla tam teşekküllü bir devlet olarak Doğu Akdeniz’de yer aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının geleceğe özgüven ve umutla bakmasını sağlayan Su Temin Projesi gibi Kıbrıs’ı Anadolu’ya bağlayan büyük projelerin de hayata geçirildiğini dile getirdi.

Kıbrıs Türk halkının verdiği mücadelesinde ve ulusal davasında Türkiye’nin her zaman yanlarında olduğunu belirterek, yeni siyasetin Türkiye’nin desteğiyle yan yana yaşayan iki eşit egemen devletin işbirliği olduğunu ve bunu gündeme getirdiklerini belirtti. Kıbrıs’ta egemen Türk devletinin güçlenerek Türkiye ile ilişkilerini daha da geliştirerek, bundan sonra da Türkiye ile kardeşlik bağlarını güçlendirmeye devam edileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, bu konudaki kararlılıklarının tüm dünyaya ve BM’ye duyurduklarının altını çizdi.

“VERDİKLERİ SÖZLERİ TUTMADILAR VE HUKUKSUZLUĞUN EN BÜYÜĞÜNÜ YAPTILAR”

Cumhurbaşkanı Tatar, 1974'te Türk askerinin adaya çıkmasıyla 2 devletli yapının oluşturulduğunu belirterek, yıllarca sürdürülen ve başarısızlıkla sonuçlanan federasyon görüşmelerinden söz etti. 

Toplumlararası görüşmelerde nasıl bir sonuç beklediklerine de değinen Cumhurbaşkanı Tatar, nasıl bir ortaklık kurulacağı, Türk-Yunanistan dengesinin nasıl sağlanacağını şöyle anlattı:  

"Hiçbir zaman Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türklerle adil bir paylaşım ve kalıcı bir çözüm için iyi niyetli olmadı. Çeşitli BM genel sekreterlerinin önünde müzakereler sürdürüldü. En sonunda da Annan Planı referandumunda bize 'Evet deyin, dünyaya bağlanacaksınız' dediler. Verdikleri sözleri tutmadılar ve hukuksuzluğun en büyüğünü yaptılar. Tek taraflı olarak Güney Kıbrıs'ı AB'ye aldılar. Kuruluş anlaşmaları açık ve nettir. Türkiye ve Yunanistan'ın üye olmadığı herhangi bir uluslararası kuruma ve kuruluşa Kıbrıs üye olamaz. Dolayısıyla Türkiye AB üyesi değildir, nasıl oluyor da Kıbrıs Yunanistan'ın da üye olduğu AB'ye giriyor."

“MİLLİ ÇIKARLAR VE GELECEK İÇİN DOĞRU SİYASETİ TAKİP EDİYORUZ”

Gelinen noktada büyük bir mücadele içinde olduklarını dile getiren ve Doğu Akdeniz'deki milli çıkarlar ve gelecek için doğru siyaseti takip ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs'tan bakılınca Türkiye'nin adanın güvenliği için çok önemli olduğunun altını çizdi ve "Türkiyesiz biz var olamayız, güvenlik içinde yaşayamayız. Dolayısıyla anayasal, siyasal ve ekonomik bakımdan varlığımızı sürdürmemiz mümkün değildir. Türkiye'nin garantörlüğüne, teminatına ve gölgesine muhakkak ki çok ihtiyacımız var. Gelişen ve değeri yükselen Mavi Vatan, Türkiye ve Kıbrıs için çok önemlidir" dedi.

“MARAŞ BÖLGESİNİN ESKİ GÜNLERE KAVUŞTURULABİLMESİ İÇİN ADIMLAR ATILMIŞTIR”

Kapalı Maraş açılımının önemine işaret eden ve 47 yıl daha Maraş’ı kapalı tutmanın anlamının olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle de, uluslararası hukuk ve insan haklarına uygun şekilde Başbakanlık yaptığı dönemde Kapalı Maraş’taki kamuya ait bazı bölgelerin ve deniz sahilinin bir bölümünün açıldığını söyledi.  20Temmuz’da ise ikinci açılımı gerçekleştirdiklerini ve yüzde 3,5’luk pilot bölgeyi yerleşime açtıklarını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, pandemiye rağmen son altı ayda Kapalı Maraş’ı ziyaret edenlerin sayısının 200 bini geçtiğini belirtti.

CANLI TANIK, ZEHRA BİLGE ERAY KIBRIS GERÇEKLERİNİ ANLATTI

Resepsiyona KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'ın eşi Sibel Tatar'ın yanı sıra İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Musa Avsever ve çok sayıda davetlinin katıldığı etkinlikte Kıbrıs olaylarını baştan sona yaşayan bir canlı tanık olarak konuşan Kıbrıs Türk Kültür Derneği (KTKD) İstanbul Şube Başkanı Zehra Bilge Eray, Kıbrıs Türkü’nün 1950’li yıllardan 1974’e kadar yaşadığı acıları dile getiren duygusal bir konuşma yaptı.

CUMHURBAŞKANI TATAR YANGIN BÖLGESİNDE ACILARIMIZI PAYLAŞTI

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İstanbul Arkeoloji Müzesi bahçesindeki konuşmasının ardından, Kıbrıs Türk Kültür Derneği’ni ve Cengiz Topel’in kabrini ziyaret ederek milletçe odaklandığımız yangın bölgesine gitti, bakanlarla ve yangından zarar görenlerle buluştu. Evini, tarlasını, serasını kaybedenlerin acılarını paylaşarak teselli etti. Cumhurbaşkanı Tatar bu ziyaretleriyle Anadolu Türkü ile Kıbrıs Türkü’nün kaderlerinin, acılarının ve sevinçlerinin aynı olduğunu sergilemiş oldu. 

DEVLETİMİZİN ADINI DEĞİŞTİRECEK MİYİZ?

Son günlerde Kıbrıs’tan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) adının değiştirileceğine ilişki haberler geliyordu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adının Kıbrıs Türk Devleti olarak değiştirilmesini önerenler,  KKTC’de sistem değişikliğinden söz ediyorlar ve sistem değişikliği için anayasanın değiştirilmesi gerektiğinin altını çizerek, “oysa biz Anayasamızı bir türlü değiştiremiyoruz. Bunu yapmanın en kolay yolu devletimizin adını Kıbrıs Türk Devleti olarak değiştirmek. Bu isim bize Annan Planında BM tarafından verilmişti. İKO’da da bu şekilde gözlemci üye olarak bulunuyoruz” diyorlardı.

 Kıbrıs konusunda çok önemli çalışmaları olan E. Büyükelçimiz Tugay Uluçevik’in bu ad değişikliğinin olası sonuçlarına ilişkin yazısını yayınlamıştık. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a bu konudaki düşüncelerini sorduk. Cumhurbaşkanı Tatar’ın, verdiği kısa yanıttan bu konuda istekli olmadıkları anlaşılıyordu: “O konu anayasa değişikliğini gerektiriyor.; derin bir konu.  Şimdilik gündemimizde değil.” 

Cumhurbaşkanı Tatar’ın bu yanıtı içimizi ferahlattı. Konunun aceleye getirilmemesi gerekiyor, çünkü, “ ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ adı 15 Kasım 1983 tarihli Bağımsızlık Bildirgesi ile belirlenmiştir. Kıbrıs Türk Federe Meclisi Bağımsızlık Bildirgesi’ni oybirliği ile onaylamış ve dünyaya ilân etmiştir. KKTC Anayasası 5 Mayıs 1984 günü yapılan halk oylaması ile %70.18 oyla kabul edilmiştir.” Konuyla ilgili değerlendirmemizi bir başka yazımızda yapacağız.