ANKARA

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Ankara'daki dördüncü iddianame tamamlandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, darbe girişimine katıldıkları gerekçesiyle Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ve Topçu ve Füze Okul Komutanlığında görevli 330 kişinin şüpheli olduğu iddianamede, 9 maktul, 10 maktul yakını ve 113 mağdur yer aldı.

Üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemi
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, şüphelilerin "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "Nitelikli kasten öldürme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yanı sıra "Terör örgütü üyesi olmak" ve "Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs" suçlarından ayrıca hapis cezasına çarptırılmaları istendi.

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Polatlı'da hayatını kaybeden Yasin Yılmaz, Lokman Biçinci, Hasan Yılmaz, Ali Anar, Ümit Güder, Özkan Hekin, Samet Cantürk, Emrah Sapa ve Ömer Takdemir'in maktul olarak kaydedildiği iddianamede, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Genelkurmay eski 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Emekli Korgeneral Mehmet Şanver'e "müşteki" olarak yer verildi.

İddianamede, aralarında eski Topçu ve Füze Okul Komutanı Tümgeneral Osman Ünlü, eski 58. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün, eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Teşkilat Şube Müdürlüğünde görevli Kurmay Albay Bilal Akyüz ile farklı rütbelerde görevli 330 şüpheli bulunuyor.

Anadolu Ajansı Yayınlarının "15 Temmuz 2016, Dakika Dakika FETÖ'nün Darbe Girişimi" isimli kitabındaki görüntülere de iddianamede yer verildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin daha önce üç iddianame hazırlayıp mahkemelere göndermişti.

Örgüt üyelerine TİB ve TÜRKSAT'ın ele geçirilmesi görevi
İddianamede, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünce ülke çapında anayasal düzene karşı gerçekleştirilmeye çalışılan hain darbeye teşebbüs faaliyetlerinin parçası olarak şüpheli, dönemin 58. Topçu Tugayı Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün'e ve dolayısıyla 58. Topçu Tugayında ona bağlı örgüt üyelerine Ankara'daki 10 ayrı kavşağın trafiğe kapatılması ve Telekominikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ile TÜRKSAT'ın ele geçirilmesi görevi verildiği kaydedildi.

"Aynı cümlede geçen açıklamayı duymamaları imkansız"
Şüpheli Tuğgeneral Aygün'ün darbe girişimi gecesi 21.33'te Tugay Harekat Merkezinde yaptığı toplantıda "TSK yönetime el koydu, sıkıyönetim ilan edildi" dediği, toplantıya katılan şüpheli birlik komutanlarının ise "sıkıyönetim ilan edildi" şeklindeki açıklamayı duyduklarını beyan ederken, "TSK'nın yönetime el koyduğuna" ilişkin açıklamayı duymadıklarını iddia ettikleri bildirilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Aynı cümle içerisinde geçen bu açıklamayı duymamalarının imkansız olduğu ve aynı ortamı paylaşan şüphelilerin böyle önemli ve hayati bir bilgiyi birbirleriyle ve birlik personelleri ile paylaşıp açıklamalar yaptıkları şüpheli Murat Aygün, Selçuk Serhat Pesek ve diğer birçok birlik komutanı ve birliğe dahil personelin savunmalarından anlaşılmıştır. Kaldı ki toplantıya katılan ve sözde görev verilen şüphelilerin rütbe ve eğitim durumları dikkate alındığında, Anayasa ve yasalarca sıkıyönetim ilanının hangi usul ve şartlara tabi olduğunu, TSK'nın meri yönergeleri gereği silah, teçhizat ve mühimmat alan birliklerin kışla dışına çıkmasının usul ve esasları gibi hususları bilebilecek durumda bulundukları aşikardır. Ülkemizde uzun yıllardır yaşanan terör saldırıları nedeniyle füze birliği olarak yapılandırılmış bir özel tugaya terör saldırıları dolayısıyla Ankara'da görev verilmesinin ilk bakışta hayatın olağan akışına ve günlük hayat tecrübelerine aykırı bulunduğu ve şüphelilerce bu hususların doğruluğunun basit bir araştırmaya bile gerek duyulmadan teyit edilebileceği kanaatine varılmıştır."

"Polis ve halka ateş edin"
Araçlar kışladan çıkarken şüpheli Selçuk Serhat Pesek'in "Önünüze çıkan engelleri aşın. Polis ve halka ateş edin" gibi emirler verdiği aktarılan iddianamede, birliklerin sözde görev yerlerine intikal için durmadan yollarına devam ettikleri bildirildi.

İddianamede, Ankara'ya doğru yol alırken diğer araçların korna çalarak, bağırarak, el işaretleri yaparak darbecileri protesto ettikleri, özellikle Temelli çıkışında halkın yolu kestiği ve darbecileri burada protesto ettiği, buna rağmen şüphelilerin açılan yola devamla Yapracık'a kadar gelmelerinin, örgütün suç işleme kasıt ve bilinçlerindeki yoğunluğu ayrıca ortaya koyduğunun altı çizildi.

Gaye kursu için 58. Topçu Tugayında bulunan kursiyer teğmenlerin dahil olduğu "63'üncü Dönem Topçular" isimli WhatsApp grubunda şüpheli Osman Uçar'ın 22.16'da "Sıkıyönetim ilan edilmiş beyler", Göksel Uzuntaş'ın 23.26'da "TSK'dan açıklama yönetime el koyuldu" şeklinde paylaşımlarda bulunduğuna işaret edilen iddianamede, bu gruba dahil olan Osman Uçar, Enes Öztürk, Abdurrahman Batur, Mehmet Emre Ergin, Abdülsamet Darbaş, Necip Hacıbektaşoğlu gibi teğmen kursiyerlerin de örgütün faaliyetine uygun olarak aynı kasıt ve bilinçle hareket ettiklerini kanıtladığı kaydedildi.

Şüphelilerin yakalanma süreçlerinde yolların kapatılmasına karşın beklemeye başladıkları, derhal geri dönmeye yönelik bir girişmeleri ya da emniyet birimleri ile temasa geçip silahları teslim ederek tam bir pişmanlık ve aldatılmışlık örneği göstermedikleri, harekat merkezinden şüpheli Topçu Tugayı Komutanı Murat Aygün'ün yolun açılacağı ve bulundukları yerde beklemeleri gerektiği yönündeki emirleri çerçevesinde birliklerin 03.00- 03.30 sularına kadar beklediklerinin altı çizildi. Bazı birliklerin araçlarının motorlarını bile durdurmadıkları vurgulanan iddianamede, Murat Aygün ve harekat merkezinde görevli şüpheliler Alper Doğan, Cüneyt Çoban'ın kışladan çıkan birlik komutanlarına silahlarını teslim etmemeleri, gerekirse ateş açarak halkı dağıtıp yolu açmaları hususunda emir ve telkinlerde bulundukları belirtildi.

"El svaplarından atış artıkları çıktı"
Şüphelilerin bir kısmının el svaplarından atış artıklarının çıktığına yer verilen iddianamede, bu delillere göre, atış yeri tespit edilemese de güzergah üzerinde şüphelilerin silahlarıyla ateş ettiklerinin değerlendirildiği bildirildi.

İddianamede bazı birliklerin adeta darbeye teşebbüsün başarısızlığı karşısında gözaltına alınmamak ve yakalanmamak amacıyla kaçarak tugaya dönmeye çalıştıkları ve bu amaçla Yapracık yokuşundan dönerek, Polatlı istikametine doğru gelen birliklerin köy yollarını kullandıkları kaydedilerek, bazı şüphelilerin, peşlerindeki vatandaşların kendilerini takip etmelerini önlemek için havaya ateş açtıkları anlatıldı.

İddianamede, "bu şekilde şüphelilerin dönüşlerinin pişmanlık içerisinde olmalarından değil, yakalanma kaygısından" kaynaklandığı ifade edilerek, dolayısıyla şüphelilerin suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilmediği aktarıldı.

Darbe girişimi öncesi yapılan hazırlıklar iddianamede
İddianamede, şüphelilerin darbeden önce yaptıkları hazırlıklara da yer verildi.

İddinamede, FETÖ'nün Kara Kuvvetleri imamı olduğu iddia edilen Kurmay Albay Akyüz'ün aracında bulunan not kağıtlarına ilişkin, şunlar kaydedildi:

"Bu not kağıtlarından, darbeye teşebbüs öncesinde şüpheli Bilal Akyüz'ün de katıldığı bir toplantının yapıldığı, bu toplantıda personel listelerinin hazırlanması, personel niteliklerinin belirlenmesi, darbe gecesi iletişimin kesilmesi için kurumların tespiti ve ayrıca darbenin başarılı olması halinde örgütün ceza uygulamalarına ilişkin karalar alındığı anlaşılmaktadır. Bu toplantılarda alınan karaların uygulanması ve hazırlıklara ilişkin iki ayrı gizli buluşma ve toplantı tespit edilmiştir.

"Yönetime el koyacağız"
İddianameye göre, Akyüz'ün, 11 Temmuz'da Ankara Altınpark civarında bulunan bir eve yaptığı toplantıya Ali Kalyoncu, Savaş Kabaklı, Orhan Yıkılgan ile Ercan isimli bir kişi de katıldı. Bir süre sonra Ertuğrul Terzi'nin yanında Murat Yanık ile gelmesiyle toplantı başladı. Ali Kalyoncu toplantıda, "Yönetime el koyacağız", "Darbeye ilişkin planlama yapıyoruz." şeklinde konuşmalar yaptı.

Toplantıya katılanlar, önlerinde bulunan Ankara haritası üzerinde Mamak Tugayının hangi noktaları kontrol edeceğini, Ankara'da kritik noktaları ve kurum ve kuruluşlara nasıl konuşlanacaklarını konuştu.

Şüpheliler, Ankara'yı ikiye böldüler. Başkentin yarısını zırhlı birlikler komutanlığının, diğer yarısı ise Mamak Tugayının kontrolünde kaldı. Bir süre sonra Ejder Yıldırım da aynı eve geldi. Bilal Akyüz, Murat Yanık'ı alarak Kurmay Albay Muzaffer Düzenli'nin bulunduğu Batıkent'teki bir eve götürdü. İddianamede, Ankara'da hazırlık ve planlama faaliyetlerine burada devam edildiği bilgisine yer verildi.

Askerlerin darbede kullanılacak silah, mühimmat ve kumanyaların hazırlanmasına yönelik faaliyetleri de iddianamede yer aldı.

"Hoca efendinin ne kötülüğünü gördün?"
Tanık Mustafa Yaşar da oğlu İsmail Harun Yaşar'ın Topçu ve Füze Okul Komutanlığında daha önce uzman çavuş olarak kurs gördüğünü anlattı. Ziyaret için bulunduğu Abdülkerim Ceyhan'ın odasında Yüzbaşı Oğuz ve bir albayın bulunduğunu, sohbet sırasında Fetullah Gülen'in adının geçtiğini ve "O sahtekar, üçkağıtçı. Ne hocası?" dediğini ifade eden Yaşar, bunun üzerince Oğuz'un, "Hoca efendinin ne kötülüğünü gördün? Ona hakaret edemezsin" dediğini anlattı.

Kendisinin "Ne hakareti? Bu adam ahlaksızın, şerefsizin teki. Türkiye'ye en büyük kötülüğü yapıyor. Suçu yoksa neden Türkiye'ye gelmiyor, Amerika'da kalıyor?" dediğini belirten Yaşar, ardından Ceyhan'ın "Hoca efendi istediği yerde oturur. Herkesin oturacağı yeri sen mi tayin edeceksin?" dediğini, Yüzbaşı Oğuz'un da "Oğlun İsmail'in geleceği ile oynuyorsun" dediğini aktardı.

Buna, "Benim oğlum şehit yeğeni, şehit kanı taşıyor" diye cevap verdiğini söyleyen Yaşar, oğlu ile görüştürülmediğini, oğluna Yüzbaşı Oğuz'un psikolojik baskı yaptığını ve neticesinde oğlunun intihara teşebbüs ederek, yaralandığını beyan etti.

Akyüz, 9 kişinin ölümünden sorumlu
İddianamede şüphelilerden eski Topçu ve Füze Okul Komutanı Tümgeneral Osman Ünlü, eski 58. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün, eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Teşkilat Şube Müdürlüğünde görevli Kurmay Albay Bilal Akyüz "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek" ile suçlandı.

Şüphelilerden Akyüz'ün, Akıncılar Üssü önünde darbe girişimini engellemeye çalışırken hayatını kaybeden 9 kişinin ölümünden sorumlu tutulduğu iddianamede, bu konuda şunlar kaydedildi:

"Suç tarihinde darbeye teşebbüs eylemini protesto etmek için gelen nizamiye önündeki gösterilere katılan halka karşı ateş edilmesi sonucu Yasin Yılmaz, Lokman Biçinci, Hasan Yılmaz, Ali Anar, Ümit Güder, Samet Cantürk, Emrah Sapa, Ömer Takdemir'in öldürülerek şehit edildiği, ayrıca aynı zamanda Ali Erarslan ile birlikte gelip 16 Temmuz 2016 tarihinde sabah vakti nizamiyeden çıkarak oradan ayrılmak isteyen ölen Özkan Hekin'in ise üs içinde çatışmada öldürüldüğünün iddia edildiği ve bu şekilde şüpheli Bilal Akyüz'ün üsdeki ve örgütteki konumu ve kontrol sağlama imkanı ile şüpheliden alınan svap örneklerinden atış artıklarının tespit edilmiş olması karşısında, şüphelinin ölümlerden doğrudan sorumlu olduğu tespit edilerek değerlendirilmiştir."

Akyüz ayrıca 102 kişiyi öldürmeye teşebbüs etmekle de suçlandı.

İddianamede er/erbaş rütbelerinde bulunan bazı askerlerin, şüpheli rütbeli askerlerce oluşturulan birlik listelerinde ismen değil, sayı olarak belirtildiğine dikkat çekilerek, bu şüphelilerin, tugaydaki rütbeleri itibarıyla FETÖ/PDY silahlı terör örgütünce ülke çapında anayasal düzene karşı gerçekleştirilmeye çalışılan hain darbeye teşebbüs faaliyetlerini bilebilecek durumda olmadığının değerlendirilmekle birlikte, suç kasıtlarının mahkemece takdir edilmesi gerektiği ifade edildi.