LONDRA 

Panama belgelerinin sızmasıyla kamuoyu desteği azalan İngiltere Başbakanı David Cameron, liderliğindeki Muhalefet Partisinin bazı üyelerinin, hazirandaki Avrupa Birliği (AB) referandumu kampanyası çerçevesinde Birleşik Krallık'ın AB'den çıkması yönünde yürüttüğü kampanyalar nedeniyle zor günler geçiriyor.

Merkezi Panama'da bulunan hukuk firması Mossack Fonseca’ya ait yaklaşık 11,5 milyon belgenin bu ay başında sızdırılmasının ardından, babasının off-shore şirketiyle ilişkileri gündeme gelen Cameron, konuya ilişkin ilk yaptığı açıklamada, babasının kurduğu off-shore fonunda hissesi olmadığını söylerken, daha sonra, fonda eşiyle hisse sahibi olduklarını ve paylarını 2010 yılında başbakan olmadan önce sattıklarını açıklayarak İngiltere'deki muhalefetle halkın bazı kesimlerinin tepkisini çekti.

Panama belgelerine ilişkin yaptığı tutarsız açıklamaları sebebiyle, muhalefet ve halk, İngiliz lidere şeffaflık çağrısında bulunurken, Cameron'ın istifasını ve vergi cennetlerine karşı önlem almasını isteyenler de Başbakanlık önünde protesto gösterisi düzenledi. Kamuoyunu kandırmaya çalışmakla suçlanan Cameron, ana muhalefet lideri olarak görev yaptığı son yıl ile başbakanlık koltuğunda bulunduğu yılları kapsayan vergi beyannamesini kamuoyuyla paylaşarak, kendini savundu.

Liderlik koltuğunda Cameron'a zor günler yaşatan Panama sızıntısı ayrıca, 23 Haziran'da yapılacak AB referandumunda Birleşik Krallık'ın AB'de kalması için İngiliz hükümeti tarafından desteklenen kampanyayı da gölgede bıraktı.

"Güvenilirliği mahvoldu"

İngiltere gündemine oturan Panama skandalının, Birleşik Krallık'ın AB'de kalması ya da çıkması yönündeki kampanyaları nasıl etkilediğini analiz etmesi için düzenlenen anketlerin birçoğu ise kamuoyuyla paylaşılmazken, "YouGov" adlı araştırma şirketinin yaptığı bir kamuoyu araştırmasının sonuçları, skandalla birlikte Cameron'ın itibarının zedelendiğini öne sürdü. Anketin sonuçlarına göre, Cameron'a güven ilk defa, muhalefetteki İşçi Partisi'nin Lideri Jeremy Corbyn'den düşük çıktı.

Panama belgelerinin, Haziran'daki referanduma ne gibi etkisi olacağına dair soru işaretlerine odaklanan Avrupa Reform Merkezi'nin Dış politika Direktörü Ian Bond, "Referanduma gelene kadar halk bu detayları (Panama belgelerini) unutacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Bond, Brexit'i destekleyenlerin Cameron'ı, "normal halktan daha farklı bir dünyada yaşayan, siyasi bir elitmiş" gibi göstererek, Cameron'ın, AB'de kalınması için yürüttüğü kampanyayı zedeleyebileceği uyarısında bulundu.

İskoçya bölgesel hükümetinin Başbakanı ve ayrılıkçı İskoç Ulusal Partisinin (SNP) lideri Nicola Sturgeon da, Panama belgelerine ilişkin açıklamalarıyla Cameron'ın "güvenilirliğinin mahvolduğunu" söyledi. Cameron'ın vergi konusunda artık tamamen şeffaf olması gerektiği çağrısında bulunan Sturgeon, "Yasal ya da değil, çetrefilli ifadeleriyle Başbakan güvenilirliğini mahvetti, ayrıca halkın güvenine de ihanet etti." dedi.

"Seçmene çocuk muamelesi"

Öte yandan Sturgeon, 2014 yılında İskoçya'da yapılan bağımsızlık referandumunda, Cameron'ın AB referandum kampanyasına benzer şekilde halka geleceğe dair belirsizlik korkusu veren, olumsuz faktör odaklı kampanya yürüttüğünü hatırlattı. Birleşik Krallık'ın AB'de kalmasını savunan Sturgeon, Cameron'ın AB'de kalmak için daha pozitif ve yapıcı bir kampanya yürütmesi gerektiği tavsiyesinde bulundu.

Hükümetin, ülkenin AB'de kalması gerektiğine inandığını bildiren Cameron'ın kabinesinde bulunan, iktidardaki Muhafazakar Partili AB karşıtı bazı isimler de, olası Brexit halinde Başbakan'ı, halkı ekonomik belirsizliklerle korkutmakla suçluyor.

Ülke genelinde son günlerde yaptıkları konuşmalarla, Brexit kampanyasına yoğun destek veren, İngiltere Adalet Bakanı Michael Gove ile Londra Belediye Başkanı Boris Johnson, Başbakan Cameron ile Maliye Bakanı George Osborne'un halkı özellikle Brexit halinde Birleşik Krallık'ı bekleyen potansiyel istikrarsızlık ve ekonomik verilerle korkuttuğuna vurgu yapıyor.

Bu çerçevede dün yaptığı konuşmada Adalet Bakanı Gove, ülkenin AB'de kalmasını destekleyenlerin, "seçmene, kendilerine itaat etmesi için korkutulan çocuk gibi muamele ettiğini" söyledi.

İngiltere Başbakanı ve Muhafazakar Parti lideri Cameron, ülkesinin AB'deki geleceğine ilişkin Brüksel ile yürüttüğü yeniden müzakerelerde istediğini kopardığını ve ülkesinin 28 üyeli birlikte kalması gerektiğini savunuyor. Cameron bir milletvekilinin parlamentoda kendisine yönelttiği, "İngiliz halkı AB'den çıkılması yönünde oy kullanırsa istifa edecek misiniz?" sorusuna, "Hayır" yanıtını vermişti.

Birleşik Krallık'ta AB referandumu 23 Haziran'da yapılacak ve halka "Birleşik Krallık AB üyesi olarak kalmalı mı, yoksa AB'den ayrılmalı mı?" sorusu yöneltilecek.
aa