Yeni yıllar hep çoşku, mutluluk ve heyecan içinde kutlanır...

İyi dilekler temenni edilir, bir önce ki yıldan daha hayırlara vesile olması umut edilir...

Yeni yılın bir gerçeği de ömürden giden bir ömür, daralan çemberdir aslında!

Her geçen yıl yeni insanlar dünyaya gelir, küçükler büyür, büyükler olgunlaşır, olgunlar ise yaşlanmaya yüz tutar...

Elbette ki biz de öncelikle ÖNCE VATAN ailesi ve okurları olmak üzere Anavatanımızda ki tüm insanlarımızın yeni yılını kutluyor ve her güneşin doğuşunun yeni umutlar, batışının ise mutluluklar getirmesini diliyoruz...

Aslında, geçen her yıl bize bir geçmiş yılın muhasebe yapma fırsatını da beraberinde getirir...

Yeni yılda temenni edilmesi gereken bir şey de geçmiş yılda yapılan hataların bir kez daha yapılmaması olmalıdır...

Dikkat ederseniz hepimiz geçen her yılda biraz daha robotlaşıyor, insani duygularımızı biraz daha kaybediyoruz....

Türk insanının o muhteşem insancıl duyguları, o dostluklar, iyilikler yerini biraz daha katı yüreklere terkediyor...

Doğrusunu isterseniz benim her geçen yıl, geçmişe olan özlemlerim depreşiyor...

Belki bundan 20 yıl önce şimdikinden daha az imkanlara sahiptik, daha az teknolojimiz vardı, daha çok halk otubüslerini hınca hınç dolduruyor, istek ve greksinimlerimizin daha azını karşılayabiliyorduk; ama daha mutlu, daha güler yüzlü ve daha insancıl yönlerimiz ağır basıyordu...

Bir de içimizde bir korku var ki, o da Türklük sevdasının her geçen yıl bir öncekine oranla daha da törpülenmek gayretleridir...

Kimileri bunun adına küreselleşme, kimisi ise globalleşme diyor, her ne demekse!

Birileri sürekli arkamızdan ittiriyor sanki şu illet olası küresel dünyaya doğru bizleri...

İttirdikçe ve biz de gittikçe de bayrağa sahip çıkmanın adı gericilik, devlete sahip çıkmanın adı statükoculuk oldu, farkında mısınız?

İnsan bazen sormadan edemiyor kendi kendine;

Zaman mı bizi bir değişime zorluyor, yoksa gizli bir el mi içimizde gezip tozuyor?

Eğer zaman ise bunun sebebi yapabilecek çok bir şey yok ama gizli ve kirli el ise kaderimizi değiştirmek kendi ellerimizde...

Temennimiz bu yılın ilk günü tabi ki önce sağlık...

Sağlıklı olmayan bir bünye, kendine yetemeyen bir beyin devletine nasıl faydalı olsun ki?

Sonra da bu yılın Türklük yılı olmasını temenni ediyoruz canı gönülden...

Küreselleşme de onların olsun, globalleşme de...

Küreselleştikçe öz benliğimizi kaybedeceğimize, bayrağımızın devletimizin millî ve manevî değerlerimizin kör olacağına, vaz geçelim bu sevdadan ve bari kalanları kurtaralım...

Bu yılın ilk gününden itibaren bizi zorla değiştirmek isteyenlere direnelim, birliktelik kuralım, beraber isyan edelim...

Birbirimize sahip çıkalım.

Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere izin vermeyelim, oyunlarını bozalım...

Gelin hep birlikte bu yılı hiç bir resmiyete dökmeden Türklük yılı olarak analım...

Ve son olarak;

Bu yılın ilk satırlarında başta İzmir'de ki anamın ellerinden öperek kutluyorum yeni yılını ve elbette ki canım ablamın...

Ve tabi ki Kahraman Türk Ordusu'na ömrünün yarısını veren rahmetli babamı özlemle anıyor ve arıyorum bu yılın ilk saatlerinde...

Benim için her biri çok özel olan ÖNCE VATAN ailesinin patronundan, baskı makinesinde ki emekçisine kadar hepsini kucaklıyor ve sevgilerimi iletiyorum...

Ve gazeteleri ayakta tutan okuyucunun, ÖNCE VATAN'ın tüm okurlarının yeni yılını canı gönülden kutluyorum...

Unutmasınlar ki bu gazeteye sahip çıktıkları müddetçe, bu gazete de gücünün son ayarına kadar bu devlete, bayrağa ve millete sahip çıkacaktır...

Sonuçta tüm Anavatan halkının yeni yılı kutlu olsun...

Ne mutlu ki her şeye rağmen Türküm diyebilene!