Cennetmekan Nejat Muallimoğlu bir dava adamıydı. Hitabet dersleri de almıştı, ama diplomalı bir kimyagerdi. Belki de bu yüzden, insanlarımızın kimyasını çokiyi tahlil edebilmiş, eksikliklerini yazdığı kitaplarla tamamlamaya çalışmıştı.

Davasını yazdığı kitaplarla günümüzde de sürdürmekte olan Nejat Hoca’yı, geçtiğimiz çarşamba günü, Yazarlar Birliği’nde, bir vefa adamı, nesli tükenmekte olan bir İstanbul Beyefendisi olan Yenigün’ün sahibi, Gazeteciler Derneği Başkanı Engin Köklüçınar’dan dinledik.

Nejat Muallimoğlu’nun cenazesinde bir gazeteci isyanını şöyle dile getirmişti: “Şurada, yazdığı kitapların pek çoğunu  belki bir yüz yıl kimsenin yazmaya teşebbüs bile edemeyeceği bir kültür adamı yatıyor ve basının şu ilgisizliğine bakın arkadaşlar! Yazıklar olsun bize, biz gerçekten ölmüşüz!”

Doğru söze ne denir..Türkçe’mizi doğru konuşup doğru yazabilmemiz uğruna ömrünü vakfeden, kültürümüze onlarca kitap kazandırmış olan Nejat Hoca’yı musalla taşında yalnız bırakmıştık. Çünkü, mesleğinin özü doğru yazmak olan yazar-çizer takımı olarak, Nejat Hoca’nın karşısına çıkabilecek yüzümüz yoktu.

Rahmetli Nejat Hocam sağ olsaydı da, bugün çok saygın gazetelerimizde köşeleri, onbinlerle, yüzbinlerle ölçülen okuyucuları olan çok tanınmış kalem sahiplerinin dilbilgisi, yazım ve imla kurallarından habersiz olduklarını görseydi, nasıl da kahrolurdu.. Kültürümüzün temeli olan ve santraç tahtası gibi sağlam, köklü kuralları olan Türkçe’mizi canlı tutabilmek uğruna kaleme aldığı bunca kitabı yazabilmek için harcadığı emeklerine nasıl da yanardı, volkan misali, için için fokurdayarak..

Cennetmekan Nejat Muallimoğlu bir dava adamıydı. Hitabet dersleri de almıştı, ama diplomalı bir kimyagerdi. Belki de bu yüzden, insanlarımızın kimyasını çokiyi tahlil edebilmiş, eksikliklerini yazdığı kitaplarla tamamlamaya çalışmıştı.

Davasını yazdığı kitaplarla günümüzde de sürdürmekte olan Nejat Hoca’yı, geçtiğimiz çarşamba günü, Yazarlar Birliği’nde, bir vefa adamı, nesli tükenmekte olan bir İstanbul Beyefendisi olan Yenigün’ün sahibi, Gazeteciler Derneği Başkanı Engin Köklüçınar’dan dinledik.

EMİNİN NEJAT HOCA DA ORADAYDI; ENGİN KÖKLÜÇINAR’I AYAKTA ALKIŞLAYANLARDAN BİRİ DE OYDU

Duygulandık, hüzünlendik, güldük ve Nejat Hoca’mızın ruhunu şadetmeye çalıştık.. Eminim Nejat Hoca oradaydı; eminim Engin Köklüçınar’ı ayakta alkışlayanlardan biri de oydu. Mutlaka bir fırsatını bulup alnından öpmüştür, bu vefa abidesi Köklüçınar’ın..

12 yıl önce sessiz sedasız aramızdan ayrılıp gitti Nejat Hoca, ama ne mutlu bize ki, onun, Türkçe’mizi canlı tutabilmek için yaktığı meşaleyi gelecek kuşaklara taşıyan Engin Köklüçınar gibi değerlerimiz var.. Yenigün Gazetesi’nin Sahibi Engin Köklüçınar’ın o doyumsuz sohbet tadındaki konferansına Yenigün yazarlarından Recep Aslan, Milli Şair Ayhan İnal ve İstanbul eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu da anıları ve şiirleriyle katkıda bulundular.

Nejat Hoca’yı içimizdeki sevgiyi,saygıyı büyüterek dinledik Köklüçınar’dan. Nejat Muallimoğlu’nu eli kalem tutan, özellikle ekmek parasını kalemiyle kazananl herkesin bilmesi, tanıması ve de anlattıklarını özümseyerek uygulaması gerekir. Nedenini Engin Köklüçınar’dan dinleyelim:

NEJAT HOCA KÜLTÜRÜMÜZE 12 BİN SAYFA KAZANDIRDI

Tanıştığımız günden ölünceye kadar, sadece pazar günleri görüşmediğim çok büyük yazar olan Nejat MUALLİMOĞLU hayranıyımdır. Bu zamana kadar, Türk Edebiyatına toplam sayfa sayısı 12 bine ulaşan -telif ve tercüme- 26 kitap kazandıran bu büyük yazar, ne yazık ki borç içinde öldü.

Çileli ve onurlu bir hayatı yalnız süren, idealist insan Nejat MUALLİMOĞLU örnek bir kişilikti.  Bir ülkede boş kap, dolu fıçıdan çok ses çıkarırsa, herkes dolu değil, boş olmayı yeğler. Rahmetli Nejat Hocam, müstesna insan olmanın da özelliklerini taşırdı. Ülke sevgisiyle dolu bu insanın, manevi huzurunda eğilmiyorum, diz çöküyorum.

Büyük yazar rahmetli Nejat MUALLİMOĞLU, Amerika’nın desteklediği Güney Koreliler ile birlikte, Kuzey Korelilere karşı savaşmıştı. ‘Biliyor musun’ derdi bana, ‘savaşa ara verildiğinde Amerikalılar bize muz, çikolata ve sigara dağıtırlardı. Bizimkiler sigaraları tüttürüp, muzları, çikolataları midelerine indirip kestirirken Koreliler kitap okurlardı. Askerlerimiz onların bu kitap düşkünlüğü ile alay ederler, gülerlerdi.’  O günlerde Kore’nin kişi başı milli geliri 70, bizimki ise 245 Amerikan dolarıydı. Bugün onların milli geliri 36.000, bizimkinin ise gerçeğini kimse bilmiyor.

O güldüğümüz, alay ettiğimiz Koreliler, Pekin Olimpiyatları’nda 13’ü altın olmak üzere 31 madalya ile 204 ülke içinde 7. olurken; biz, bayrağımızı, İstiklal Marşımızı ve hatta dilimizi bilmeyen iki devşirmenin de kazandırdıkları dahil, sadece 1’i altın, 8 madalya ile orta sıralarda yer aldık. İşte bakın, okumak ne işe yarıyormuş? 

En yakınlarımın dahi ─hem de yüzüme karşı─ ‘aptal’, ‘enayi’, ‘sana mı kaldı?’ demelerine rağmen, ben hâlâ, kültür sahasında bir şeyler vermek gerektiğini ‘vatanî bir vazife’ kabul ediyorum. Temelini kültürün, gerçek bir kültürün oluşturmadığı bir ülke, bir değil on tane GAP’la bile ileri dünyaya ayak uyduramaz’  diyen MUALLİMOĞLU, ‘Hitabet’ kitabında, ‘Dünyada dört çeşit insan vardır. Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen; o bir ahmaktır, uzak durun. Bilmeyen ve bilmediğini bilen; o basit bir insandır, öğretin. Bilen ve bildiğini bilmeyen; o uykudadır, uyandırın. Bilen ve bildiğini bilen; o mükemmel bir insandır, peşinden gidin’ diyordu.

Evet, benim de size önerim; Nejat MUALLİMOĞLU Hocamın peşinden gidin. Siz gidemezseniz, lütfen çocuklarınızı gönderin”

NEJAT MUALLİMOĞLU KİTAPLARI

EnginKöklüçınar’ın bu tanıtımından sonra Nejat Hoca neler yazmış, elbette merak edilecektir. Buyurun bazıları bin sayfayı aşan kitaplarından bazıları:

Güzel ve Tesirli Konuşmak, Bir Türk Vatana Döndü, Sovyet Emperyalizmi- Balkanlar ve Türkiye, Bütün Yönleri ile Komünizm, Avrupa Sola mı Kayıyor?, Deyimler, Atasözleri, Beyitler ve Anlamdaş Kelimeler, İktidar, Çocuklara ve Gençlere Beden Eğitimi, 100 Büyük Roman, Bir Varmış Bir Yokmuş (33 ülkeden masallar), Herkes İçin Ekonomi, Yakın-Doğu Efsaneleri, Batı Dünyasında Siyaset Felsefeleri, Tarihten Alınacak Dersler, Şeytanın Avukatı, Bütün Yönleriyle Hitabet, Düşünen İnsana Hazine, Türkçe Bilen Aranıyor, Politikada Nükte.

ABD'de yayınlanan eserleri:

The Wit and Wisdom of Nasraddin Hodja, Turkish Delights A Treasury of Proverbs and Folk Sayings. 

Nejat Muallimoğlu'nun çok sayıda çocuk kitabı ve tercümeleri de vardır.

Konferans sonrasında katılımcılardan Prof. Dr. Sacit YILDIZ, Basın İlan Kurumu eski Genel Müdürü Mehmet ATALAY, duayen ve usta gazetecilerden Turgut FETHİ, TGC Dayanışma Vakfı Başkanı Selami Turgut GENÇ, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. Suat GEZGİN, TGC Onur Kurulu Başkanı Ergin KONUKSEVER, 2015 Burhan Felek Ödülü sahibi ve TGC’nin eski Yönetim Kurulu Üyesi Kenan AKIN, İGD Başkan Yardımcısı Cemil ÖZYILDIRIM, İstanbul Gazetesi sahibi Alaaddin KOÇAK, Gazeteci Ertuğrul ZORLUTUNA, işadamı Faruk KORÇALI, Av. Oktay GÖK Nejat MUALLİMOĞLU ve Türkçe hakkında görüşlerini anlattılar.

Konferansa şair ve işadamı Veli AVCI, Dr. Ferruh MANDAL, işadamı Zekai MERCAN, gazeteci Soner TÜTÜNCÜ, Hüsrev VARIM, işadamı Ahmet SAATÇILAR, gazeteci Hatice Opak BİLGİN, bürokrat Hüseyin MUTLU, Mehmet İhsan GÜNEŞ, gazeteci Fevzi ÖZTÜRK, Necati DİKMEN, Ahmet KAYAN, noter Cemal KARABAŞ, işkadını Jale KORÇALI, Salih ENGİN, Erdoğan ORUÇ gibi dostların yanı sıra, yoğun bir katılımın olduğu konferans sonrası konuklara, Cağaoloğlu sosyetesinin geleneksel menüsü olan çay, simit ve peynir ikram edildi.

NEJAT MUALLİMOĞLU KİMDİR?

1926 yılında İstanbul'da doğdu. ABD Pitsburg Üniversitesinde kimya okudu. Ayrıca hitabet dersleri aldı. Askerliğini Kore'de yaptı. İlk hitabet kitabı olarak adlandırılan Güzel ve Tesirli Konuşma'yı yazdı ve iş adamları için açılan ilk hitabet kursunu yönetti. Daha sonra Londra'ya gitti. Burada 'Kıbrıs Türk'tür' derneğinde çalıştı, BBC'de spikerlik yaptı. Otostopla dünya turuna çıktı. Bir süre yaşadığı New York'ta 800 sayfalık 'Deyimler, Atasözleri, Beyitler ve Anlamdaş Kelimeler'i hazırladı.

Birçok yabancı gazetede Türkiye ve Türkler hakkında yazılar yazdı. 1972'de Türkiye'ye döndü. Ortadoğu gazetesinde yazmaya başladı. 

2000 yılında Hasan Ferit Cansever-Türk Ocakları Hizmet Ödülüne lâyık görüldü. Türk Ocağı İstanbul Şubesi’nde hitabet dersleri verdi. İstanbul'da yalnız yaşadığı evinde 28 Temmuz 2003 tarihinde öldü.