STOCKHOLM - Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, "Hem fasılların açılması bakımından hem Kıbrıs sorununun tıkanmış durumunun giderilmesi açısından bir kelebek etkisine ihtiyaç var. Kelebek etkisini Letonya da yapabilir, Lüksemburg da yapabilir, İsveç de yapabilir. Ancak Almanya sorunu direkt çözebilir isterse" dedi. 

Bozkır, İsveç'in başkenti Stockholm'de gerçekleştirdiği temasların ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Yeni İsveç hükümetinin kurulmasının ardından yapılmış ilk bakan düzeyinde ziyaret olması açısından ziyaretin önem taşıdığını dile getiren Bozkır, görüşmelerin her iki taraf için de faydalı olduğunu söyledi.

AB ve Dışişleri Komisyonları'nın toplantısında kendisine Suriye ve Kıbrıs konularının sorulduğunu aktaran Bozkır, Türkiye'nin AB sürecini devam ettirme arzusu içinde olup olmadığının da sorulduğunu belirtti.

Dünyada hiç bir ülkenin üyelik sürecini bu kadar uzun süre devam ettiremeyeceğini ve bunun da Türkiye'nin AB üyeliğine olan isteğini gösterdiğini vurgulayan Bozkır, "Konuyu uzun uzun izah ettim ve Türkiye’nin 50 yıllık bir süreci devam ettirmekle aslında ne kadar üyeliği arzu ettiğini, ne kadar tolerans sahibi olduğunu, ne kadar kararlı olduğunu ve bunu 50 yılın en güzel ifade ettiğini söyledim" diye konuştu.

Görüşmelerde çözüm sürecinin de gündeme geldiğini ifade eden Bozkır, Türkiye’nin çözüm sürecindeki kararlığını aktardığını ve bu durumunda İsveçli muhataplarını memnun ettiğini dile getirdi.

AB üyelik sürecinde Kıbrıs sorunun çözülmesi gerektiğini vurgulayan Bozkır, "Gerçekten Kıbrıs sorunun arkasına saklanan AB ülkelerinin de artık çalışması lazım. Bu Kıbrıs sorunun 50 yıldır devam etmesi, dünya barışı için, AB için, ABD için, NATO için bir utanç vesilesidir. Dünyada bütün duvarlar yıkılmışken ve Berlin duvarının 25’inci yılını kutlarken, hala bölünmüş bir adanın mevcudiyeti, duvarlarla ayrılmış bir Lefkoşa şehrinin mevcudiyeti, hakikaten hiç bir insafa sığmıyor" ifadelerini kullandı.

İsveç'in Kıbrıs konusunda çok bilgili ve ilgili olduğunun altını çizen Bozkır, "İsveç kelebek etkisi oluşturabilir. Burada sanıyorum hem fasılların açılması bakımından hem Kıbrıs sorunun tıkanmış durumunun giderilmesi açısından bir kelebek etkisine ihtiyacı var. Kelebek etkisini Letonya da yapabilir, Lüksemburg da yapabilir, İsveç de yapabilir ama Almanya kelebeğin ötesinde sorunu direkt çözebilir isterse" diye konuştu.

Gümrük Birliği Anlaşması

Bakan Bozkır, Avrupa Birliği ve ABD arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'na (TTIP) ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin AB'ye üye olmadan Gümrük Birliği'ne katılan tek ülke olduğunu hatırlatan Bozkır, Gümrük Birliği Anlaşması'nın Türkiye'yi dünyanın büyük ekonomileriyle ve Avrupa devletleriyle rekabet edebilir noktaya getirdiğini vurguladı.

Türkiye'nin Gümrük Birliği Anlaşması'nı geliştirmek istediğini ve anlaşmaya dünya bankası raporu sonrasında şu anda içinde olmayan tarım, servisler ve kamu alanlarının da dahil edilmesi için görüşmelerin başlatılması kararı alındığını aktaran Bozkır, şöyle devam etti:

"İnşallah bunu da tamamlayacağız. Her iki tarafın da yararına olacak yeni veya geliştirilmiş bir Gümrük Birliği Anlaşması'na doğru gidiyoruz. Burada hiç bir sorunumuz yok, bizim bunu devam ettirmekte de sorunumuz yok. Bizim bunu devam ettirmede de sıkıntımız yok. Burada sıkıntı olan konu şu; Gümrük Birliği anlaşmasını biz müzakere ederken ya unutuldu ya da gerçekleştirilemedi ama AB üçüncü ülkelerle Serbest Ticareti Anlaşması (STA) imzaladığı zaman bunun otomatik olarak Türkiye’ye de uygulanmasına ilişkin madde yok. 

Bu madde olmadığı için AB üçüncü ülkelerle STA imzaladığı zaman Türkiye pazarları Gümrük Birliği anlaşmasından dolayı otomatik olarak bu ülkenin ürünlerine gümrüksüz olarak açılır hale gelir. Güney Kore’de bunu yaşadık, yüzde 8 piyasa kaybı oldu. Ancak Güney Kore çok efendi davrandı, bunu istismar etmedi, hemen bir anlaşma imzaladık ve bu zarar ortadan kalktı. Meksika ile de aynı şey oldu ancak bir zarar olmadı. Ama mesela Cezayir’le bu anlaşmayı imzalayamadığımız için 10 yıldır Cezayir ürünleri Türkiye’ye gümrüksüz giriyor."

TTIP'in yanı sıra Türkiye'nin Japonya ile de STA görüşmelerini yürüttüğünü belirten Bozkır, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz Japonya ile harıl harıl STA metnini görüşüyoruz. İnşallah onu öbür anlaşma imzalanırken halledeceğiz, bir sıkıntı gözükmüyor. Ancak bu TTIP daha büyük boyutta bir şey. TTIP'te ticaret boyutu var ancak bir de vizyon dolu Avrupa ve ABD transatlantik işbirliği anlaşması var. Bu anlaşma imzalanırsa bizim bütün piyasalarımız ABD ürünlerine gümrüksüz olarak açılıyor. Binde üç milli gelir kadar kaybımız oluyor. 2,5 - 3 milyar dolar ticaret kaybımız oluyor. İhracatımızdaki kaybımız nedeniyle Türkiye'de istihdam kaybımız oluyor. Dolayısıyla biz diyoruz ki çok basit bir madde ilave edin buna. 'Anlaşma imzalandığı andan itibaren bu Türkiye için yürürlüğe girer. Türkiye yazılmak istenmiyorsa bu anlaşma Gümrük Birliği için yürürlüğe girer' maddesi olsun.

Bunu yaptığı takdirde bizim sorunumuz yok. Bunu yapmazsa o zaman diyoruz ki ya Gümrük Birliği'ni bir süre dondurmak zorunda kalacağız biz ABD ile anlaşma imzalayana kadar. Ya da ABD'nin bu anlaşmayla sağladığı ihracat imkanlarını dondurmak zorunda kalacağız. Biz bunu arzu etmiyoruz ancak çok basit bir maddeyi koymadığınız durumda böyle bir duruma bizi zorlarsınız. En uç noktayı söylüyoruz ki bunu unutmasınlar. Şu ana kadar bir sıkıntı yok. Siyasi bir sıkıntı yok ancak unutulmasın diye ben bunu çok kuvvetli ifadelerle söylüyorum."

Bozkır, Danimarka'da bir yazara suikastle suçlanan şahsın Türkiye'de yakalanıp mahkemece serbest bırakılmasıyla ortadan kaybolmasının ardından Danimarka hükümetinin konuyu AB'ye taşıyacağı iddiasına ilişkin, "Böyle bir iddia vardı. Türkiye bir açıklama yaptı çünkü bu kişi bir mahkeme kararıyla serbest kaldı ve ondan sonra da kayıplara karıştı. Türkiye’nin yapabileceği bir şey yok tabii. Her AB ülkesi gibi Türkiye de yargı kararlarına uymak mecburiyetindedir" dedi.

Söz konusu kişinin serbest bırakıldıktan sonraki akıbetini bilmediklerinin altını çizen Bozkır, "Danimarka'nın bu açıklamamızdan tatmin olmadığı anlaşılıyor. Ama eğer hukuk sistemine güvenemezseniz bunun tabi bir yere varması mümkün değil. Danimarka’da bu iç politika konusu haline gelmiştir. Hükümet bunu mecburen sanıyorum daha başka kanallara götürme ihtiyacı hissetmiştir. Bu Danimarka'nın kendi kararıdır. Türkiye'nin gerçekten sıkıntı duyduğu veyahut da yapabileceği bir şey yoktur" diye konuştu.