MEKKE

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde hayatını ilme adamış 500 bilgin ile dört günlük bir toplantı gerçekleştirdiklerini belirterek, "Onlarla yaptığımız müzakerede bölgede başlayan terör hadisesinin sadece bir terör hadisesi olmadığı, aynı zamanda tarih boyunca İslam'a olan sadakati tartışılmaz olan, bizim ayrılmaz bir parçamız olan Kürt kardeşlerimizi sadece Türklerden ayırma ameliyesi ve teşebbüsü değil, aynı zamanda İslam'dan koparma teşebbüsü olarak okunması gerekiyor" diye konuştu. 

Görmez, Mekke'deki Hac İdare Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, hac ibadeti ve İslam dünyasında yaşanan olayları değerlendirdi. 

Türkiye'de yaşanan terör olaylarına dikkati çeken Görmez, şunları kaydetti:

"Türkiye'de tekrar harekete geçen üzücü hadiseler sadece bir terör meselesi, terör hadisesi değildir. Buraya gelmeden önce Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde hayatlarını ilme adamış, marifete adamış, zor zamanlarda medreselerde hocalık yapmış, kitaplar yazmış, talebeler yetiştirmiş 500 kadar bilginle 4 günlük bir çalışma yaparak buraya geldim.

Onlarla yaptığımız müzakerede bölgede başlayan terör hadisesinin sadece bir terör hadisesi olmadığı, aynı zamanda tarih boyunca İslam'a olan sadakati tartışılmaz olan, bizim ayrılmaz bir parçamız olan Kürt kardeşlerimizi sadece Türklerden ayırma ameliyesi ve teşebbüsü değil, aynı zamanda İslam'dan koparma teşebbüsü olarak okunması gerekiyor. Çünkü Peygamberimizin vefatından 7 sene sonra Diyarbakır Ulu Cami'nde namaz kılınmıştır. 500 sahabe oraya kadar gelmiş 20 kadar sahabe hayatını canlarını orada vermiş, şehit olmuşlardır."

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin İslam tarihi açısından önemini anlatan Görmez, terör olaylarını Anadolu'yu ve İslam dünyasını birbirine bağlayan tarihi dini dokuyu ortadan kaldırma teşebbüsü olarak gördüklerini ifade etti. 

Hüzün yüzyılı

İslam toplumları için yaşanan yüzyılın "hazan mevsimi" ve "hüzün yüzyılı" olduğunu belirten Görmez, "Müslümanlar bu yüzyılın başında yaşadıkları bölünmeyi parçalanmayı, dağılmayı, işgalleri ve sömürgelerin bıraktığı izleri silmeye çalışırken yüzyılın başında ortaya çıkan yaralarını sarmaya çalışırken yeni büyük yaralar açılmıştır" diye konuştu. 

Bu dönemi "dördüncü zor dönem" olarak nitelendiren Görmez konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hazreti Osman'ın öldürülmesi birinci, Moğol istilasıyla Haçlı seferleri ikinci, Osmanlı'nın yıkılışı üçüncü zor dönemdir. Bu son on yıllar dördüncü zor dönem olarak İslam'da yad edilecektir. Çünkü büyük yaralar açılmıştı. İşgal ve sömürgelerin açtığı büyük yaralar da vardı. Bu yaraları Müslümanlar sarmaya çalışıyorlardı. Cehalet gibi, tefrika gibi, fakirlik gibi büyük yaralar vardı. Bu yaraları kapatamadan yine büyük yaralar açıldı. Son 30 yılda 11 milyon Müslüman katledildi. Bir kısmı işgal ve savaşlar, bir kısmı da Müslümanların birbirlerini katletmesi neticesinde oldu. 60 milyon Müslüman yaralandı, 150 milyon çocuk yetim kaldı, milyonlar yerinden yurdundan  edildi. Bu yaralar da sarılabilir." 

Müslümanların zaafı

Müslümanların bütün musibetleri hariçte arama, suçu başkalarına atmak konusunda zaman zaman mahir olabildiğini anlatan Görmez, "Elbette harici unsurların farkında olmak lazım. Afganistan savaşıyla başlayan, Bosna, Çeçenistan savaşları, İran-Irak savaşı, Irak'ın işgali daha sonra Arap Baharı adı altında İslam dünyasındaki hareketlenmeler bütün bunların harici sebeplerini farkında olmakla birlikte asıl bizden kaynaklanan dahili sebepleri unutmamak lazım" uyarısında bulundu.

Sığınmacı sorunu

İslam dünyasında bu olup bitenlerin göç hareketini beraberinde getirdiğine dikkati çeken Görmez, son zamanlarda bütün dünyanın konuştuğu bir "mülteciler sorunuyla" karşı karşıya kalındığını dile getirdi.

Tarih boyunca İslam coğrafyasının sığınılan coğrafya olduğunu hatırlatan Görmez, "Dünyanın her tarafından mazlumlar İslam coğrafyasına sığınmıştır. Bugün Müslümanlar, Müslümanlardan kaçarak gayrimüslimlere sığınmak zorunda kalmışlardır.  Akdeniz sadece mülteciler mezarlığı değil vicdan ve merhamet  mezarlığına dönmüştür. Allah'a hamdediyoruz ki Türkiye var. Sığınak olarak bizi buldular. Tabii ki yeterli değil" şeklinde konuştu.

Mescid-i Aksa 

Mescid-i Aksa'da yaşananları hatırlatan Görmez, "Askerlerin postalarıyla girmesi, ses ve sis bombalarıyla Mescid-i Aksa'nın haremi ismetini çiğnemeleri bütün Müslümanları derinden yaralamıştır" dedi.

Hac ibadeti

Hac ibadetinin ümitleri yeşerten ve yenilenme imkanı veren büyük bir ibadet olduğuna işaret eden Görmez, "Sıradan bir seyahat değildir. Umutları yeşerten, bize yeniden diriliş imkanı veren çok büyük bir ibadettir. Bize ırkları, renkleri, coğrafyaları farklı olan Müslümanların her şeye rağmen bir araya gelebilecekleri gösteren, Arafat'ta bizleri buluşturan, ırkları buluşturan ibadettir" dedi.

Türk hacı profili

Hac ibadetinin önemine değinen Görmez, "Millet olarak hac ibadeti konusundaki yanlış kanaati düzeltmemiz gerekiyor. Sadece yaşlandığımızda yapacağımız ibadet anlayışından vazgeçmeliyiz" şeklinde konuştu.

Müracaat eden hacı adaylarının yaş ortalamasının 60 olduğuna işaret eden Görmez, pek çok hacı adayının 60 yaşının üstünde olduğunu, bu yıl gelenlerin yüzde 72'sinin ilkokul mezunu, üniversite mezunlarının oranın ise yüzde 3,29 olduğunu söyledi. 

Merhamet yılı

Hac mevsimi ve Kurban Bayramı'ndan itibaren bütün İslam dünyasında bir merhamet yılı ilan edilmesini arzuladığını söyleyen Görmez, "Yeniden hem birbirimize karşı hem bütün varlık ve kainata karşı merhametli olmak için bir seferberlik başlatalım" dedi.