Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin haklarında 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen 135'i tutuklu 143 sanığın yargılandığı davayı takip eden gazi Erkan Safi, "Askerlerin savunmalarının hepsi ortak hazırlanmış ve derslerine iyi hazırlanmışlar. Savunmalarını yazılı metne dökmüşler ve okuyorlar. Çapraz sorguya geçildiğinde ise cevap veremiyorlar, çelişkili konuşuyorlar. İşin içinden çıkamayınca da 'bilmiyorum, görmedim, duymadım' diyorlar. Üç maymunu oynuyorlar." dedi.

Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yapılan davanın ilk hafta duruşmalarını izleyen şehit yakınları ve gaziler, sanık savunmalarını AA muhabirine değerlendirdi.

Darbe girişimi sırasında gazi olan 29 yaşındaki Erkan Safi, duruşma salonunda darbeci askerleri görünce öfkesinin daha da arttığını söyledi.

Darbecilerin sert bakışlarının ve umursamaz tavırlarının rahatsızlık verdiğini anlatan Safi, şunları kaydetti:

"Askerlerin savunmalarının hepsi ortak hazırlanmış ve derslerine iyi hazırlanmışlar. Savunmalarını yazılı metne dökmişler ve okuyorlar. Çapraz sorguya geçildiğinde ise cevap veremiyorlar, çelişkili konuşuyorlar. İşin içinden çıkamayınca da 'bilmiyorum, görmedim, duymadım' diyorlar. Üç maymunu oynuyorlar. Askerlerin en ağır cezayla cezalandırılmalarını istiyorum. Mahkeme heyetinin de ilk hafta duruşmalarının ara kararında tahliye taleplerini reddetmesi olumludur."

"Hepsi kandırıldıklarını söylüyor"

Olaylar sırasında şehit olan Muharrem Kerem Yıldız'ın annesi 51 yaşındaki Asiye Yıldız, oğlunun köprüde Avrupa Yakası tarafında şehit edilen 6 kişiden birisi olduğunu söyledi.

Duruşmada sanıklara baktığını ve hangisinin oğlunu vurduğunu öğrenmek istediğini anlatan Yıldız, şöyle konuştu:

"Sanık erler hiç isim vermedi. Askerler, çaycı, pazarcı, boyacı... Hepsi kandırıldıklarını söylüyor. İçlerinden bazılarının bir yere kadar suçsuz olduklarını düşündüm ama hepsinin korkarak unimogun altına yatıp saklanmalarını Türk askerine yakıştıramadım. Can güvenlikleri olmadığı için unimogun altına yattıklarını söylüyorlar. Benim oğlumun da can güvenliği yoktu ama en azından onların elinde silah vardı. Komutanlarını vurabilirler veya etkisiz hale getirebilirlerdi. En azından oradan kaçabilirlerdi. İşte bu yüzden askerlerin ateş etmediklerine inanmıyorum. Askerler ateş etmediyse cinler, periler mi ateş etti, oğlumu öldürdü?"

Darbe sanığı erlerin savunmalarının birbirlerinin kopyası olduğunu vurgulayan Yıldız, hepsinin aynı şeyi söylediğini ama adalete güvendiğini, hiçbirinin cezasız bırakılmayacağını düşündüğünü anlatarak, sanıkların idam cezası almasını istediğini kaydetti.

"Başka hikaye bulsunlar"

Muharrem Kerem Yıldız'ın dayısı 53 yaşındaki Osman Aslıvar, askerlerin yalan, yanlış ifadeler verdiğini anlatarak, düşüncelerini şöyle dile getirdi:

"Askerlerin savunmaları hiç inandırıcı değil. Başka hikaye bulsunlar, biz bu hikayeye inanmıyoruz. Hepsi unimogun altına yattığını söylüyor. Bu unimog neymiş böyle ya, bunun altına kaç kişi sığıyormuş böyle! Hepsi havaya ateş ettiğini söylüyor. Eğer herkes havaya ateş ettiyse benim yeğenimi uzaylılar mı, gaipten insanlar mı vurdu? Ben 30 sene önce askerlik yaptım. Bütün asker arkadaşlarımın hepsini hala tanırım. Şimdi tek tek isimlerini sayarım. Darbeci askerler ise yanındaki askeri bile tanımıyor. Kaç ay beraber olduğu askeri tanımıyor. Salağa yatıyorlar. Bizi ahmak yerine mi koyuyorlar, yalan yanlış ifadelerle nereye varmak istiyorlar? Duruşmalarda darlanıyorum, arada sırada dışarı çıkarak rahatlamak istiyorum. Yoksa bunlara dayanamıyorum."

"Adaletin yerini bulmasını istiyoruz"

Şehit Mustafa Kaymakçı'nın kızkardeşi 36 yaşındaki Fatma Kaymakçı, ağabeyinin şehit olduktan sonra geride yetim bir bebek bıraktığını söyledi. Askerlerin savunmalarına inanmadıklarını ifade eden Kaymakçı, hepsinin aynı tarz ifade verdiğini belirtti.

Kaymakçı sözlerine şöyle devam etti:

"İnsanların yüzlerine baka baka yalan söylüyorlar. Darbecilerde suçluluk duygusu görmedim. Saçlarını uzatmışlar, omuzları dik. İçeride de gayet özgüvenleri yerine gelmiş. Bir de pişkinler. Gayet rahatlar. Bu tavırlar bizi çok rahatsız ediyor. Suçsuz olan varsa onların günahını almak istemiyoruz ama acil adaletin yerini bulmasını istiyoruz. Bu süreç ne kadar uzarsa bizim canımız o kadar acıyor. Biz tek tip kıyafet ve idam istiyoruz."

"O vurmamış, bu vurmamış, peki o zaman bizi kim vurdu?"

Gazi Tuncay Satılmış, 52 yaşında olduğunu ve taksicilik yaptığını belirterek, 15 Temmuz'da darbe girişiminden haberdar olur olmaz köprüye gittiğini söyledi. Burada darbecilerin açtığı ateş sonucunda yaralanan bir kişiye yardım ederken bacağından vurulduğunu anlatan Satılmış, duruşmaları takip etmek için Silivri'ye geldiğini belirtti.

Darbe sanığı erlerin savunmalarını değerlendiren Satılmış, "Hepsi yalan konuşuyor. Üzerimize yağmur gibi mermi yağıyordu. Savunmalarda, o vurmamış, bu vurmamış, şu vurmamış. Peki o zaman bizi kim vurdu, benden çıkan mermiyi kim sıktı, kimin mermisiydi?" diye sordu.

Satılmış, erlerin suçu eski Yarbay Turgay Ödemiş, eski Binbaşı Ahmet Taştan ve eski Astsubay İbrahim Gül'ün üzerine attığını ve bu şekilde kendilerini kurtarmaya çalıştıklarını kaydederek, "Kendi aralarında anlaşmışlar. Hepsi aynı metni okuyor. Hepsi unimogun altına yatmış, hiçbir şey görmemiş, duymamış. Tanklar köprüdeydi, hepsi de dizilmişti. Bunlar 1 dolara vatanını satanlardır. Hiçbirisine inanmıyorum." ifadelerini kullandı.

"Bunlar Ömer Halisdemir'in tırnağı olamazlar"

47 yaşındaki gazi İlhan Yılmaz, darbe girişimini öğrendikten sonra evindeki 10 metre büyüklüğündeki bayrağı aldığını ve köprüye gittiğini anlattı. Askerlerin ateşi sonucunda insanların hayatını kaybettiğini ve yaralandığını kaydeden Yılmaz, "Ben köprüde yere düşen ölüleri ve yaralıları taşıyordum. O gece 17 yaralı, 9 ölü taşıdım. Bu kişileri araçlara bindirip hastanelere gönderiyorduk. Gişelerde son yaralıyı taşırken vuruldum." dedi.

15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde yaşanan olaylara ilişkin davayı takip eden gazi İlhan Yılmaz, sanık savunmalarını değerlendirdi.

15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde yaşanan olaylara ilişkin davayı takip eden gazi İlhan Yılmaz, sanık savunmalarını değerlendirdi.

Duruşmaların hepsini takip ettiğine değinen Yılmaz, "Benim hiç unutamadığım yaşadıklarım var. Bu davada savunma yapanlar, gerçeği yansıtmıyor. Sihirli bir güç sanki dilekçeyle bunları derslerine tek tek çalıştırıp ifade verdirtiyor. Bunlar Ömer Halisdemir'in tırnağı olamazlar. Hep aynı şeyi söylüyorlar." diye konuştu.

Halkın kararlı olduğuna ve davaları takip ettiğine dikkati çeken Yılmaz, şunları söyledi:

"Bazı zavallılar, kendini kahraman olarak görüp bir iki isim vererek kurtarılacağını zannediyor. Mahkeme, söz hakkı veriyor, gerçeği anlatmalılar. Adaletin yerini bulacağına inanıyorum. Bunların en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Devlet bunlara gereken cevabı verecektir. Bizim için en büyük ödül bunların alacağı cezadır."

"Hep yapmadık diyorlar, peki kim yaptı?"

Üsküdar Küplüce Mahallesi'nde oturduğunu ve darbe girişimi sırasında köprüye gittiğini aktaran inşaat işçisi 64 yaşındaki gazi Mustafa Coşgunçelebi, şunları ifade etti:

"Köprüde büyük bir Türk bayrağı vardı. Bayrağın bir ucundan tuttum ve tanklara doğru yürümeye başladık. O sırada önümüzdeki iki motosiklet vuruldu, daha sonra iki bacağımdan da vuruldum. Duruşmada, resmen tiyatro oynuyorlar, çelişkili konuşuyorlar. Hep 'yapmadık' diyorlar, peki kim yaptı? Bayrak taşıyan halka ateş edenler, benim askerim değil. 'Komutan emir verdi.' diyorlar. Komutanın kanunsuz emir verdiyse, halka ateş etmeni istiyorsa, komutanını dinlemeyeceksin, komutanına sıkacaksın, halka değil. Vatanının, milletinin zararına yapılan emir dinlenir mi?"