ANKARA

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca eski TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak ve eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı ve BİLGEM Başkanı Hasan Palaz'ın da aralarında bulunduğu 4 kişi hakkında, "silahlı terör örgütüne üye olmak ve yönetmek" ve "görevi kötüye kullanmak" suçlarından iddianame düzenlendi.

Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianame, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

İddianamede, 17-25 Aralık operasyonlarının ardından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanının değiştiği, yeni Bakan Fikri Işık'ın 31 Aralık 2013 tarihli "Bakanlıktan izinsiz işe alımı" yasaklayan genelge yayımladığı, bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara personel alımını durdurma talimatı verdiği, şüphelilerin buna rağmen bu genelgeyi "sümenaltı" ettiği kaydedildi. 

Şüpheliler eski TÜBİTAK Başkanı Altunbaşak, Başkan Yardımcısı Palaz, Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü eski Müdürü Prof. Dr. Osman Kulak ve Marmara Araştırma Merkezi (MAM) eski Başkanı Prof. Dr. Murat Aydın'ın personel alımını durduran bakanlık genelgesine aykırı davranarak, "145 Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesini" işe aldıkları belirtilen iddianamede, işe başlayan kişilerin sözleşmelerinin daha sonra "vasıfsız oldukları ve genelgeye aykırı işe alındıkları" gerekçesiyle feshedildiği kaydedildi.

Söz konusu kişilerin, "örgüt talimatlarına uyarak" işe iade ve tazminat davası açtığı, TÜBİTAK'ı maddi zarara uğrattığı bildirilen iddianamede, zanlıların "Arkalarındaki örgütün gücüne güvendikleri, kaotik ortamda hükümetin devrileceğini ve örgüt güdümlü bir siyasal iktidarın iş başına geleceğini, dolayısıyla genelgeye uyulmamasına ve FETÖ'nün üyelerinin kadrolaşmasına kimsenin ses çıkarmayacağını düşünerek genelgeye aykırı olarak işe alımlara devam ettikleri anlaşılmıştır" değerlendirilmesinde bulunuldu.

Şüphelilerden eski Başkan Altunbaşak'ın bu göreve getirilmek için "parlatıldığı" belirtilen iddianamede şu ifadelere yer verildi:

"Şüpheli Yücel Altunbaşak'ın da örgüt tarafından yurtdışına gönderilip parlatıldığı, örgütle ABD'de organik ilişkisinin bulunduğu, bazı okulların kuruluşunda görev ve sorumluluk aldığı, önemli bir bilim adamı gibi tanıtılıp TÜBİTAK'ın başına örgüt tarafından operasyonla yerleştirildiği, TÜBİTAK'ın örgüt tarafından kontrol altına alınıp sahte delillere bilimsel raporlar hazırlayan bir kurum haline dönüştürüldüğü anlaşılmıştır."