İSTANBUL

Ergenekon davasındaki tahliye kararlarının ardından tutuklular cezaevinden çıktı. Gazeteci Tuncay Özkan, "Umutla, barışla geleceğe yürümek için bugünün bir adım olduğuna inanıyoruz" dedi.

Ergenekon davası sanıklarından İbrahim Şahin, Kemal Kerinçsiz, emekli Albay Levent Göktaş, Sedat Peker, Yalçın Küçük, Doğu Perinçek, Hasan Iğsız, Alaettin Sevim  tahliye kararının ardından cezaevinden çıktı.

Gazeteci Tuncay Özkan, "Biz, Türkiye ile kucaklaşarak umutla, barışla geleceğe yürümek için bugünün bir adım olduğuna inanıyoruz. Ancak bugün dahi çıkışımızı engellemek için, bizi yargılayanların sergiledikleri tablo hukuk açısından bir ibrettir" dedi.

Ergenekon davası sanıklarından gazeteci Tuncay Özkan, İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği tahliye kararının ardından cezaevinden çıktı. Özkan'ı, yakınları ve sevenleri karşıladı.

Silivri Cezaevi'nden tahliyesinin ardından basın mensuplarına açıklama yapan Özkan, "6 yıl sonra zulmün bittiği, özgürlüğe kavuştuğumuz bir gün olmasını çok isterdim. 6 yıl sonra Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durumun olmamasını çok isterdim. 6 yıl boyunca içeride çektiğimiz sıkıntılar, keşke bugünün konusunu oluşturabilseydi. Ancak bugün dışarıda yaşananlar, Türkiye'nin içinde bulunduğu durum, bizim içeride yaşadıklarımızdan, bizim mağdur bırakıldığımız zulümden daha ağırdır" diye konuştu.

6 yıldır soruyorum

Özkan, 1996-2007 yıllarında başından 5 suikast geçtiğini ileri sürerek, en son 2007 yılında öldürülemediği için hapse atıldığını savundu.

Suçunun ne olduğunu 6 yıldır sorduğunu dile getiren Özkan, "Savcıya, başkan, 'Tuncay Özkan'a suçunu söyleyin' dedi. Savcının verdiği yanıt, 'Tuncay Özkan'a suçunun söylenmesi ihsas-ı rey olur. O yüzden Tuncay Özkan'a suçunu söylemeyin' demiştir. Yarı beline kadar kürsüden aşağı sarkarak, 'Sanık suçunu en iyi kendisi bilmektedir. Anlatsın biz de öğrenelim' demiştir" ifadelerini kullandı. Özkan, bu ifadelerin dava tutanaklarında yer aldığını belirtti.

Özkan, ancak bugün bunların hesaplaşma günü olmadığına inandığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Biz, Türkiye ile kucaklaşarak umutla, barışla geleceğe yürümek için bugünün bir adım olduğuna inanıyoruz. Ancak bugün dahi çıkışımızı engellemek için, bizi yargılayanların sergiledikleri tablo hukuk açısından bir ibrettir. Şeytanla yatağa girdiler, çarpılarak çıktılar. Artık bu çetenin içinde bulunduğu tablo nettir. Canımıza kıymak isteyenler, Ankara'da Türkiye'yi yönetenlerin en yakınındadırlar. Bunlar bu dava dosyalarında sabittir. Ancak bugün 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yargıçlarının, yetki gasbı yaparak, bizi cezaevinde bırakmak için uyguladıkları tablo, Gezi olaylarında öldürülen arkadaşlarımızın, bu ülkeyi var etmek için, bu uygarlığı yaşatmak için can veren şehitlerimizin çektikleri, yaşadıkları yanında hiçbir şeydir. Bugün o insanların anısına saygıyla burada eğiliyorum. Şunu söylüyorum; Tuncay Özkan'ın varlığı bu ulusun varlığına armağandır. Ben insan uygarlığını geliştirmek için mücadele ettim, bundan sonraki yolculuğumu da bununla sürdüreceğim. Ne bu ülkeyi diplere, karanlıklara götürmek isteyenlerden korkarım, ne de onlar bu kavgalarında başarılı olabilirler. Mustafa Kemal'in aydınlığı ile bu karanlığı yıkayacağız. Bu karanlık yok olup gidecek. Türkiye'de her evin içerisinde Mustafa Kemal'in aydınlığı ve sıcaklığı duyulacaktır."

 517 gün boyunca hücrede

Özkan, kızı Nazlıcan'ın bu ülkenin çok değerli bir evladı olduğunu, bu ülkeye armağan olduğunu belirterek, "Ben eşimle nihayet kucaklaşabildim. Beni seven dostlarımla, avukatlarımla, hep beraber, kocaman bir yumak oluşturarak, tüm Türkiye'yi kucaklayacağız. Beni haksız ve hukuksuz olarak tam 517 gün hücrede tuttular. 517 gün boyunca hücrede Türkiye'nin yaşadıklarına daha çok üzüldüm. Kendi yaşadıklarımdan çok Türkiye'nin yaşadıklarına üzüldüm. Çünkü bu ülke hırsızlarla katillerin eline bırakılacak kadar küçük değildir. Bu ülke hırsızlardan ve katillerden hesap soracak. Onlarla hesaplaşacak kadar büyüktür. Bu ülkenin insanlarının vicdanı, bu ülkenin insanlarının gönlü bu hırsızları ve katilleri reddedecektir, kusacaktır" diye konuştu.

Mesleğiyle alakalı olarak ilk günden beri kendisiyle dayanışma gösteren Türkiye'deki gazetecilikle ilgili mesleki kuruluşlara teşekkür eden Özkan, mücadelelerinin dostlukla kucaklaşma için yapılan bir mücadele olduğunu ifade etti.

Daha sonra Tuncay Özkan, İstiklal Marşı'ndan bir bölüm okuyarak, "Demek ki, yurdumuza alçaklar ve düşmanlar uğrayabiliyor. Yurduma alçakları uğratma sakın. Demek ki, yurdumuzda alçaklar ve hainler var. Hırsızlar ve katiller var. Bu Türkiye'yi o alçaklara, hırsızlara ve katillere bırakmayacağız. Bunu hep beraber yapacağız" diye konuştu.

Ergenekon soruşturması kapsamında 23 Eylül 2008'de gözaltına alınan Tuncay Özkan, 27 Eylül 2008'de tutuklanarak cezaevine konuldu. 5 Ağustos 2013'te kararını açıklayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Özkan, İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği tahliye kararının ardından 5,5 yıl kaldığı cezaevinden çıktı.

Kemal Kerinçsiz

Avukat Kemal Kerinçsiz, "Tertip, belki bir müddet daha devam edecekti ama bu tertipten alınan alındı. Bundan sonra asıl mücadele edilmesi gereken, devletin kurumlarının işgalinin önlenmesidir. Çünkü işgal, özellikle yargıda" dedi.

Ergenekon davası sanıklarından avukat Kemal Kerinçsiz, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin tahliye kararının ardından cezaevinden çıktı. Kerinçsiz'i, Silivri Cezaevi'nden çıkışında, eşi Gönül Kerinçsiz ve sevenleri karşıladı.

Basın mensuplarına açıklama yapan Kerinçsiz, 22 Ocak 2008'de kaldıklarını, bu uzun aradan sonra kaldıkları yerden mücadelelerine aynen devam edeceklerini söyledi.

Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri, Mahmut Esad Bozkurt'un varisi olarak kaldığı yerden mücadelesine aynen sürdüreceğini vurgulayan Kerinçsiz, 6 yıl 2 aylık esaretin, mücadelelerinden kendilerini asla geri döndüremeyeceğini dile getirdi.

Kerinçsiz, yurtseverlere ve vatanseverlere selam göndererek, onların Ergenekon tertibinin önceden farkına vardıklarını, her tarafta çoban ateşlerini yaktıklarını, dirençlerini gösterdiklerini ve bu tertibin önemli ölçüde çökmesine yol açtıklarını anlattı.

Kemal Kerinçsiz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"2001 yılında başlayan bu tertip, düğmeye o tarihte basılmıştır, 2006'da başlayan Oslo görüşmeleriyle beraber paralelliğini getirmiştir. Hemen akabinde 2007'nin Mayıs ayında başlayan Ergenekon süreci esas 2 ana hedefe yönelmiştir. Aslında hedef Türk Devleti'ni çökertmek, bitirmektir. Tüm kurumlarıyla birlikte tasfiye etmektir. Ama bunların en başında, TSK'yı yeniden NATO'ya kopmaz zincirlerle bağlamaktır. Bu başarılmış mıdır? Evet maalesef yeniden Türk Devleti ve TSK 2000'li yılların öncesinde Avrasya politikalarından vazgeçirtilmiş ve kopmaz bağlarla NATO'ya, ABD'ye bağlanmak durumunda kalınmıştır. Tertibin ikinci ana amacı federasyon yolunun açılmasıdır. Maalesef o da 2006'dan itibaren Oslo görüşmeleriyle beraber gelinen bu noktada, federasyon bağıra bağıra gelmiştir. Kürt devletinin temelleri fiilen atılmak üzeredir. Artık bu noktadan sonra Ergenekon tertibinin yürütülmesine lüzum da gerek de kalmamıştır. Çünkü amaçlarına ulaşılmıştır."

Levent Göktaş

Emekli Albay Levent Göktaş, içeride kaldıkları süre içerisinde halkın her zaman arkalarında olduğunu anlatarak, vatandaşların kendilerinden hiçbir zaman desteğini esirgemediğini söyledi.

Göktaş, "İçeride hiçbir günahı olmayan, delilsiz yatan insanlar var. Gerçekten söylüyorum, suçsuz, günahsız komutanlarımız, arkadaşlarımız var. İnşallah hepsi çıkacaklar" diye konuştu.

Emekli albay Göktaş, buradan davul zurna eşliğinde uğurlandı.

Sedat Peker

Silivri Cezaevi'nden tahliyesinin ardından basın mensuplarına yağmur altında yaptığı açıklamada, 10 yıldır tutuklu olduğunu söyledi.

Bu süre zarfında ülkedeki gelişmeleri ve değişimleri takip edebildiğini dile getiren Peker, "Son 10 yılda yeni ülkeler kuruldu, birçok ülke yıkıldı. Gördüğünüz üzere ben hala hem ruhen hem de bedenen buradayım ve dimdik ayaktayım. Bundan sonra mücadelemize, yaşamımıza ülkemizdeki pozitif gelişmelerle beraber uyum sağlayarak devam edeceğiz. Kendimle ilgili hissiyatım; gelişmelere ve değişmelere uyum sağlayabileceğim, ayak uydurabileceğim yönündedir" diye konuştu.

Doğu Perinçek


İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nden çıkışında, gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'yi bölmek ve Cumhuriyeti yıkmak için kendilerinin Ergenekon'a hapsedildiğini savunarak, şu an Ergenekon'dan çıktıklarını ve Türkiye'yi birleştireceklerini söyledi.

"Türkiye'yi şeyhler, müridler, dervişler, meczuplar, cemaatler ülkesi haline getirmek için Ergenekon'a hapsedildik. Cemaatlerin, tarikatların kökünü kazıyacağız. Cumhuriyeti ayağa kaldıracağız" diyen Perinçek, Ergenekon'dan çıktıkları yerde kınından çıkmış kılıç gibi olduklarını belirtti.

Tahliyesinin ardından geldiği Beyoğlu'ndaki İşçi Partisi İstanbul İl Başkanlığı'nda davul zurnayla karşılanan Perinçek, "Bizi içeri hapsettiler Türkiye'yi bölmek için. Türkiye'yi böldürmeyeceğiz. Hükümet olacağız. Bunun koşulları oluştu. Ona doğru gidiyor. Bunun için hepimize çok büyük sorumluluklar düşüyor. Önümüzdeki engelleri biliyoruz. Ona göre mücadele etmeye hazırız. Türkiye'nin Atatürk rotasına girmesi için koşullar oluştu" diye konuştu.

Hukuk içinde bakıldığında ne Ergenekon ne de Balyoz davalarının anlaşılabileceğini ileri süren Perinçek, bu davaların özünün Türk milleti olduğunu ifade etti.

Yalçın Küçük

Yalçın Küçük, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamaya, "Yaşasın cumhuriyet, yaşasın emekçi cumhuriyet, yaşasın aydın cumhuriyet, kahrolsun cumhuriyet düşmanları" diyerek başladı.

İlker Başbuğ ve Tuncay Özkan'ın cezaevinden çıkarken "Kin ve nefret duymuyorum" yönünde açıklamalarda bulunduklarını dile getiren Küçük, verilen zararın 30 yılda tamir edilemeyeceğini söyledi.

"Cumhuriyet, tahrip olmuştur. Cumhuriyeti tahrip edenlerle, cumhuriyeti yeniden kurmak üzere savaşa devam edeceğiz. Bunları yapanlar, bunların karşılığını görecek" diyen Küçük, kendilerinin sembol olarak hapse atıldığını savundu.

Küçük, "Bizleri burada tutacak güçleri yok. Biz, onun için dışarı çıkıyoruz. Bizi kimse çıkarmıyor. Cumhuriyete yaptıkları zararları taşıyamaz oldular, bunun için buradan çıktık. Cumhuriyet'i yeniden yapacağız" ifadelerini kullandı.

Hasan Iğsız


Emekli Orgeneral Hasan Iğsız ise 2 yıl 7 ay sonra sonra özgürlüğüne kavuştuğunu belirterek, özgürlüğüne kavuştuğu gün koğuş arkadaşlarından ayrıldığı için üzgün olduğunu söyledi.

"Ergenekon davası" adı altında 23 davanın birleştirildiğini ve hiç tanımadığı kişilerle yargılandığını dile getiren Iğsız, devletin haklı isyanlarına sessiz kaldığını ve bunları seyrettiğini ileri sürdü.

"Yaşadığımız son günlerde, devlet bütün olanların gerçekten bir senaryonun parçası olduğunun farkına vardı. Bu konuda yargıyla ilgili yapılması gerekenler tabii ki yapılacaktır" diyen Iğsız, devletin kendilerine ve ailelerine bir özür borcu olduğunu ifade etti.

Merdan Yanardağ

Gazeteci Merdan Yanardağ, tutuklu bulunduğu Muğla E Tipi Kapalı Cezaevi'nden çıktı.

Yanardağ, burada yaptığı açıklamada, Türkiye'yi yıllardır teslim alan çetenin tertibinin nihayet bozulduğunu belirterek, özgürlüğüne kavuştuğu için mutlu olduğunu söyledi.

Türkiye'nin özgürlüğüne kavuştuğuna inanmadığını ifade eden Yanardağ, "Çünkü bu kumpası ve komployu kuranlar sadece suçlanan 'cemaat' ya da 'paralel devlet' dedikleri güç değildir. Suç ortakları hala daha hükümeti işgal etmektedirler. Tahliye olan arkadaşlar 'Hiçbir şekilde kin duymadık, intikam beslemeyeceğiz' dediler. Elbette kin ve intikam bizden uzak ama bir şeyin altını özellikle çizerek belirtmek istiyorum ki bunlardan hesap soracağız" diye konuştu.

Emekli Tuğamiral Alaettin Sevim, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi önünde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, ailesine kavuştuğu için çok mutlu olduğunu söyledi.

İçeride bıraktığı arkadaşları için hüzünlü olduğunu dile getiren Sevim, bugün özgür kaldıklarını ancak bu davaların henüz bitmediğini, hatta başlangıç aşamasında olduğunun söylenebileceğini ifade etti.

"Bugün için Ergenekon konuşuluyor, hala Ergenekon'dan bırakılmamış arkadaşlarımız var. Yarın umarım ki bir başka arkadaşımın, Albay Fuat Selvi'nin de tahliyesi için burada oluruz" diyen Sevim, Balyoz davasının ve diğer davaların da unutulmaması gerektiğini anlattı.

Şener Eruygur'un tedavisi sürüyor

İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nin tahliyesine karar verdiği Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından emekli Orgeneral Şener Eruygur'un hastanedeki tedavisi sürüyor.

Eruygur'un avukatı Filiz Esen, müvekkilinin, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gördüğünü belirtti.

Esen, İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nin tahliyesine karar verdiği Eruygur'un sağlık durumuna göre taburcu edilmesine karar verilebileceğini söyledi.

Kılıçdaroğlu: "Aslında tümünün tahliye edilmesi lazım"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon davası kapsamında tutuklu yargılanan sanıklar gazeteci Tuncay Özkan, Sedat Peker ve emekli albay Levent Göktaş'ın tahliyesine ilişkin, "Tuncay Özkan'ın tahliyesiyle ilgili son derece mutluyum. Tabii bu arada tahliye talepleri reddedilenler de var. Aslında tümünün tahliye edilmesi lazım. Türkiye'de haksız yere yıllardır hapiste yatan bu masum insanların özgürlüklerine kavuşması lazım. En büyük dileğim bu" ifadelerini kullandı.