Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Türkiye'nin burada yaşanan krizi tek başına çözmesini beklemek makul bir yaklaşım değildir. Bu nedenle dünya liderleri, Türkiye'nin adımlarını takip ederek bölgede kalıcı çözümü sağlayacak kapsamlı ve uzun vadeli bir strateji geliştirmelidir." değerlendirmesinde bulundu.

Emine Erdoğan'ın, Bangladeş'e yaptığı ziyarete ilişkin "Dünya Rohi̇ngya Müslümanlarının acılarına gözleri̇ni̇ kapatamaz" başlıklı makalesi CNN International'da yayımlandı.

Makalede, dünyanın en büyük vatansız grubu konumunda bulunan Rohingya Müslümanlarının on yıllardır tehlike altında yaşadığını belirten Emine Erdoğan, 25 Ağustos'tan itibaren bu azınlığa yönelik artan saldırılarda binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, on binlerce sivilin ise komşu Bangladeş'e sığınmak zorunda kaldığını ifade etti.

Erdoğan, Türkiye olarak tarihe "bir sonraki soykırım" olarak geçebilecek bu süreci durdurmak için bölgedeki diplomatik ve insani çabaları hızlandırdıklarını kaydetti.

Çok geç olmadan dünya liderlerinin bu adımları takip etmesi gerektiğini vurgulayan Emine Erdoğan, makalesinde şunları kaydetti:

"Rohingya Müslümanlarının yaşadığı acılar bugün başlamamıştır. 1982 tarihinde kabul edilen bir kanun uyarınca vatandaşlıktan mahrum bırakılan bu azınlık, günümüzde seçme-seçilme haklarının da aralarında bulunduğu bir dizi siyasi ve toplumsal haklardan faydalanamamaktadır. Üstelik karşı karşıya kaldıkları zorlu ekonomik koşullar, günlük hayatın her alanında etkisini göstermektedir. Açıkçası ülkede yaşananlar, ırkı, rengi, cinsiyeti, dili, dini, görüşleri ve kökenleri ne olursa olsun herkesin insan haklarının devletler tarafından korunmasını zorunlu kılan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 2. maddesini açıkça ihlal etmektedir."

"İnsani krizi gözardı etmek mümkün değildir"

Makalede, Emine Erdoğan, aynı şekilde Rohingyalıların haklarının keyfi şekillerde kısıtlanmasının, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile Ulusal veya Etnik, Dinsel veya Dilsel Azınlıklara Mensup Olan Kişilerin Haklarına Dair Bildiri'nin hükümleriyle uyumsuzluk gösterdiğine işaret etti.

Önceki yıllarda Rohingya Müslümanlarına yönelik şiddet olaylarında artış meydana geldiğini, bunun sonucunda birçok kişinin yerlerinden edildiğini veya hayatlarını kaybettiğini anımsatan Erdoğan, makalesinde şu görüşlere yer verdi:

"Yaşanan gelişmeleri incelemek için Myanmar'a ilk kez 2012 yılında gittiğimde, çoğunluğu Rohingya Müslümanlarından oluşan yaklaşık 200 kişi yaşanan olaylarda hayatını kaybetmişti. Geçtiğimiz yıl içerisinde güvenlik koşulları daha da kötüleşmiş, on binlerce insan neredeyse kesin olarak öldürülmekle kendisi de ekonomik sorunlarla boğuşan komşu Bangladeş'e sığınmak arasında bir seçim yapmak zorunda kalmıştır. Bölgede yaşanan insani krizi gözardı etmek mümkün değildir. Uluslararası Göç Örgütü'nün 31 Ağustos'ta yayınladığı verilere göre, 18 bin 500 Rohingya Müslümanı, Bangladeş'te bulunan mülteci kamplarına ulaşmıştı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri ise bu sayıyı 270 bin olarak güncelledi."

"Katliamdan kurtulanlarla ve şahitlerle görüştüm"

Emine Erdoğan, geçen haftalarda Bangladeş-Myanmar sınırında bulunan Kutupalong mülteci kampını ziyaret ettiğini anımsatarak, "Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan Rohingya Müslümanları bana sevdiklerinin ve akrabalarının nasıl katledildiğine dair korkunç hikayeler anlattı. Bazıları, eşlerinin katledilişini izlemek zorunda bırakılmıştı. Diğerleri ise köylerinin yakılıp yıkılmasına şahit olmuştu. Hayatta kalabilmek için başkalarının merhametine muhtaç oldukları açıkça belli oluyordu." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin, Myanmar'da yaşanan insani krize bakışının, ihtiyaç sahibi insanlara yardım etme konusunda icraatleriyle müspet kararlılıklarını yansıttığına işaret eden Erdoğan, ülkenin bugün itibarıyla dünyanın en büyük ikinci insani yardım sağlayıcısı konumunda bulunduğunu bildirdi.

Erdoğan, Türkiye'nin kendi sınırları içerisinde 2011'den itibaren 25 milyar dolar harcayarak yaklaşık 3 milyon Suriye ve Iraklı mülteciyi misafir ederken, Sahra Altı Afrika ve Güneydoğu Asya gibi uzak coğrafyalarda yaşanan krizlere de müdahale edildiğini aktardı.

Türkiye'nin, Myanmar'da yaşananları derin bir kaygıyla takip ettiğini bildiren Erdoğan, şu görüşlerini paylaştı:

"Ancak kaygı duyduğumuzu ifade etmenin sahadaki gerçekleri değiştirmeye yetmediğini gayet iyi biliyoruz. Bu nedenle bölgede yaşanan sorunları çözmek amacıyla geçtiğimiz haftalarda bir dizi diplomatik ve insani adım attık. Bangladeş ve Myanmarlı liderlerle temaslarda bulunarak mülteci konumundaki Rohingya Müslümanlarına bin ton insani yardım ulaştırdık. Geçtiğimiz hafta bu yardımların ihtiyaç sahiplerine dağıtılmasını şahsen takip ettim, katliamdan kurtulanlarla ve şahitlerle görüştüm.

Aynı zamanda Bangladeş'te bulunan Rohingya Müslümanlarının ihtiyaçlarının karşılanması için maddi yardım yapma sözü verdik ve Bangladeş-Myanmar sınırındaki mültecilerin koşullarının iyileştirilmesi amacıyla yeni barınma merkezleri kurma niyetimizi ifade ettik. Ancak Türkiye'nin burada yaşanan krizi tek başına çözmesini beklemek makul bir yaklaşım değildir. Bu nedenle dünya liderleri, Türkiye'nin adımlarını takip ederek bölgede kalıcı çözümü sağlayacak kapsamlı ve uzun vadeli bir strateji geliştirmelidir. İlk adım olarak Bangladeş hükümetine maddi desteğimizi sunarak Rohingya Müslümanlarının güvenliğini sağlamak durumundayız."

Makalesinde, bugün Bangladeş'in, saldırı altındaki bu azınlık için tek güvenli liman konumunda bulunduğunu aktaran Emine Erdoğan, "Daha sonra uluslararası toplum, Myanmar hükümetiyle birlikte çalışarak Rohingya Müslümanlarına vatandaşlık verilmesini ve Bangladeş'teki mültecilerin ülkelerine güvenli bir şekilde dönmesini sağlamalıdır. Rohingya Müslümanlarının dünyanın ücra bir köşesinde yaşaması onların hayatlarını daha değersiz, yaşadıklarını daha az acılı veya bölgedeki durumu daha iyi kılmıyor. İnsanlık, Srebrenica'da ve Ruanda'da hayatlarını kaybeden milyonlarca masuma yaptığı gibi Rohingya Müslümanlarına sırtını dönmemelidir. Gerekli adımlar bugün atılmalıdır." değerlendirmesini yaptı.