İZMİR - Terörün sonlanması için başlatılan "çözüm süreci" kapsamında Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ile HDP heyeti arasında yapılan görüşme sonrası yapılan açıklama, süreçte umutları artırdı. 

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki 13 ilin İzmir'de bulunan hemşehri derneklerini çatısı altında toplayan Anadolu Birliği Derneği'nin kurucusu ve onursal başkanlığını yapan Koç Ali Al, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Dolmabahçe görüşmesinin çözüm sürecinde yeni bir dönem olduğunu ifade etti.

Başından itibaren çok zor ve uzun bir süreç olarak gördükleri çözüm çabalarında, son dönemde yaşanan gelişmelerle azalan umutların, Dolmabahçe'de yapılan görüşme sonrası yapılan açıklamayla yeniden arttığını dile getiren Al, şunları kaydetti:

"Biz bir bütünüz. Bir bölgede rahatsızlık varsa Edirne'deki insan da İzmir'deki insan da rahatsız oluyor. Biz burada vicdan azabı çekiyoruz. Eğer ülkenin bölünmesi, bir toprak istemi falan filan yoksa demokratik şartlarda anlaşılır. Ben anlaşılacağına inanıyorum. Dolmabahçe süreci de bu inançla bu güvenle Güneydoğu halkına umut, Batı'ya da sevinç vermiş, umutlar yeşermiştir. Artık dağın da bölgenin de hükümetin de Türk halkının da umudu barış; barıştan başka seçenek yok"

"Bahanelere yer yok"

Al, artık gelinen noktada anlaşmazlık için bahanelere yer olmadığını vurgulayarak, süreçte her şeyin demokratik temelde oturulup konuşulabileceğini belirtti.

Bu noktada, çözüm süreci açısından sorun olarak gösterilen "iç güvenlik paketine" de takılmamak gerektiğini, her konu da uzlaşılabileceğini vurgulayan Al, şöyle konuştu:

"Bu bir süreç, karşılıklı güvene dayanan bir şey. Yani sadece güvenlik paketini bahane edip, 'biz anlaşmıyoruz,  PKK yeniden silah alsın', bana göre bir şey değil bu. Yeniden 30-40 bin evladımız mı ölsün, yeniden 1 trilyon 200 milyar dolar paramız boş dağlara mı gitsin? Biz ülkemizde, aş, iş ararken kimse silahın dilini konuşmasın, barış dilini konuşsunlar. Silah her zaman iki topluma zarar verir. 40 yıldan beri zarar verdi bize. 40 yıldan beri insanlar dağlara koyunlarını otlatmak için çıkamıyorlardı."

"Memleketimizi iyiye götürecekse..."

İzmir Kadifekale'deki şehitlikte yatan oğlunun kabrini eşiyle ziyarete gelen Erdal Sezer ise oğlu Ender Sezer'in 2007 Kasım ayında er olarak görev yaptığı Şırnak'ta şehit düştüğünü belirterek, evlat acısı çekmiş bir baba olarak çözüm sürecini ve Dolmabahçe görüşmesinin ülke için hayırlı olmasını temenni etti.

Süreçte şehitlerin varlığının da unutulmamasını isteyen Sezer, "Allah herekse sabırlar versin, memleketimizi iyiye götürecek şeylerse hepimiz millet olarak zaten yanındayız ama memleketimizi daha felaket yerlere götürüp bu insanları daha fazla şımartacaksa 'Allah' deriz; başka diyeceğimiz yok. Başımızdaki büyüklerimiz böyle buyurmuşsa biz büyüklerimize ve milletimize saygılı bir insanız. Allah hakkımızda ne hayırlıysa onu versin" diye konuştu.

"Kardeş kardeşi öldürmesin"

Ziyaretçilerden Hüseyin Gezelge ise şehitlikte bir aile ferdinin kabri bulunmamasına karşın dönem dönem burayı ziyaret ettiğini ve her seferinde büyük üzüntü yaşadığını anlattı.

Şehitlikte yatan gencecik insanları gördüğü için bu soruna kesin çözüm istediğini, gözü yaşlanarak anlatan Gezelge, şöyle konuştu:

"Yazık, bu 20 yaşında bu gençler ölmesin. Çözümden yanayım. 30 senedir savaşıyoruz, neyi kurtaracaklar? Kardeş kardeşi öldürüyor, burada Midyat'tan cenaze var içeride, belki ağabeyi öldürdü. Yazık değil mi, bu 20 yaşındaki genci yetiştirmek kolay mı? Benim de evladım var. Çözüm süreci kesin olsun, bitsin bu savaş."