ANKARA - Çelik, hazırlanan "Çalışma Hayatında 10 yıl (2003-2013)" raporunun çalışma ve sosyal güvenlik alanındaki çalışmaları özetleyen ilk rapor olarak ortaya çıktığını ve son derece önemli bir rapor olduğunu belirtti.

Türkiye'nin son 10 yılda aldığı mesafeyi görmek için dünyanın ve Türkiye'nin geçirdiği evrelerinin iyi bilinmesi gerektiğini kaydeden Çelik, 1 Mayıs 1977 yılında Taksim meydanında yaşanan üzücü hadiseler nedeniyle 1980 ihtilali ile kutlamaların yasaklandığını anımsattı.

Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve konfederasyon başkanlarıyla bir araya geldiklerini ve 2009 yılında 1 Mayıs'ın tatil edilmesini sağladıklarına dikkati çekti.

"Taksim, artık şehrin merkezi"

Türkiye'nin gelişmesi, kalkınması, toplumsal taleplere duyarlılığı konusunda artık hiçbir kimsenin endişesinin olmadığı kanaatinde olduğuna işaret eden Çelik, şunları söyledi:

"Emeğin hakkının konuşulacağı, emek kesiminin sorunlarının gündeme geleceği ve dayanışma sağlayacakları bir gün ne eksiğimiz var ne fazlamız var. Bunları meydanlarda, piknik alanlarında Türkiye'nin dört bir tarafında konuşma imkanını veren bir tatil günü. Ama ne yazık ki belli çevreler aslında bütün sendikaları bu işin içine katmak doğru değil. Kamunun tahsis etmiş olduğu, kamu güvenliği açısından sorun teşkil etmeyen yerlerde ve 81 ilde 1 Mayıs'ı kutlama imkanı varken ısrarla Taksim konusunda inat edenleri doğrusu anlamakta zorlandığımızı ifade etmek istiyorum. 'Taksim'de 1 Mayıs'ı kutlamayın' demiyoruz. '1977 acı olaylarını gündeme getirmeyelim' demiyoruz. 'Kazancı yokuşunda o günün anısına yapılması gereken etkinlikler yapılsın' diyoruz ama Taksim, artık şehrin merkezi. Burada geçmiş yıllarda art niyetli bazı kesimlerin ara sokaklarda ne gibi illegal faaliyetlere başvurduklarını, toplumu nasıl rahatsız ettiklerini, kamu güvenliğini zedelediklerini hep berber görmüş bulunuyoruz."

"Tek taraflı diyalog olur mu, tek taraflı adım atmak olur mu?"

"Şimdi eğer bu diyalog ise eğer bu 1 Mayıs'ın gerçekten Emek ve Dayanışma Günü olarak kutlanması ise oturuyoruz, görüşüyoruz" diyen Çelik, şöyle devam etti:

"Bu görüşmenin neticesinde Taksim'de ısrarı olan sendikalara buradan sesleniyorum. 'Sizin bir adım atma imkanınız yok mu kamu güvenliği açısından siz söyleyin, siz bir çözüm getirin'. Evet, bu yıl madem kamu, elde ettiği bilgiler çerçevesinde burada değil de Yenikapı'da veya başka alanlarda Taksim'in ve 1 Mayıs'ın kutlanmasıyla ilgili bir tavır ortaya koyuyorsa 'siz bir adım atın' diyelim. Tek taraflı diyalog olur mu, tek taraflı adım atmak olur mu. Biz bu konuda 1 Mayıs'ın tatil edilmesinden alınız, 1 Mayıs'ın her yerde kutlanmasıyla ilgili her defasında sosyal taraflarla diyalog içerisinde çözüm bulmuşken, bugün en büyük konfederasyonlar farklı alanlarda bu kutlamayı yaparken bu ısrar neden?

En büyük işçi konfederasyonu Kadıköy'de, en büyük memur konfederasyonu Diyarbakır'da bu kutlamaları yapıyor ama ısrarla belli kesimler orada anma programını yapma imkanları varken ve diğer alanlara İstanbul Valiliği 300 otobüs tahsis etmiş bulunuyor. Taksim konusunda ısrarlarını doğrusu anlamakta zorlandığımızı buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Birlikte eğer yönetimden bahsediliyorsa evet, birlikte kararlar alabilmeliyiz, birlikte toplumun huzurunu, kamu güvenliğini dikkate alarak çözümler de üretebilmeliyiz. Maalesef bazı sendikalarla bu noktada henüz aynı noktaya gelemediğimizi de vurgulamak istiyorum."

"Taraflarla uzlaşamadığımız için rafta bekletiyoruz"

Çelik, çalışma hayatının en önemli konularından birisinin kıdem tazminatı olduğunu vurgulayarak, "Taraflarla uzlaşamadığımız için rafta bekletiyoruz ama bu konu çözülmeli. Bu konu istihdam açısından, işçinin kazanımları ve sendikalar açısından da son derece önemli. Kıdem tazminatı mevcut sistemi sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. 100 işçinin 10 tanesinin yararlandığı bir tazminata, 'tazminat' diyemeyiz" diye konuştu.

Konfederasyon başkanlarının tabanlarıyla kıdem tazminatı konusunu görüşmesi gerektiğine dikkati çeken Çelik, "Burada popülizmden çıkmamız gerekiyor, popülistliğin yapılmaması gereken bir noktadır kıdem tazminatı meselesi ve sürdürülebilirliği yoktur bunu açıkça söylüyorum. Teklifimiz de tazminattan yüzde 100, 12 milyon şu an çalışan işçimiz var, 12 milyon işçi yararlansın. Bu işçilerin yararlanma imkanı varken aylık çalışan işçimizin, aylık tazminatı bireysel hesabına yatacakken biz neden 1 yıl çalışma süresini getirip, 11 ay dolunca işten giriş, çıkış yaptırıp, 12 ay çalışmasına rağmen bu işçinin tazminattan yoksun bırakılmasına seyirci kalalım. Bu doğru bir şey değil, burada cesaretle sanki bir hak kayboluyormuş gibi işçi kesimine bunu yansıtıp, burada işçilerinin ciddi bir hak kaybına uğramasına seyirci kalmamamız gerekir inancı ve düşüncesi içerisindeyim" değerlendirmesinde bulundu.

"Tabii ki hizmet alımı olacak, alt işveren işçisi olacak"

Taşeronlarla ilgili çalışmayı bakanlık olarak tamamladıklarına dikkati çeken Çelik, 2002 yılında yaklaşık 400 bin civarındaki işçisiyle görülen kamu hizmetlerinin bugün 200 bin kamu işçisi, 700 bini de taşeron işçisiyle görüldüğünü söyledi.

Çelik, hesapsızlıkların ve emeğin istismarının olduğuna işaret ederek, "2 yıldır bunun üzerinde duruyoruz. Tarafları çok keskin dolayısıyla bir noktaya geldik, tabii ki hizmet alımı olacak, alt işveren işçisi olacak. Bunu kaldıralım anlayışı içerisinde değiliz, bu doğru da değil. Ama buradaki yanlışlıkları, emeğin istismarını veya israfı ortadan kaldıracak bir yaklaşımı mutlaka sergilememiz gerekiyor. Onun için ciddi bir hat çekilecek, hangi alanlar hizmet alımı alanlarıdır, hangi alanlar asıl iş verenin alanıdır bu ayrımı netleştirip, muvazaayı defterden silmemiz gerekiyor" diye konuştu.

Sosyal güvenlik destek primiyle ilgili de konuşan Çelik, esnafların bu konu hakkında rahatsızlıkları olduğunu dile getirdi.

Esnafın, "Ben emekli oldum, bir iş yeri açtım, benden yüzde 15 destek primi alıyorsunuz" dediğini belirten Çelik, "Biz de kendisine 'sen 45 yaşında emekli oldun, genç emekli oldun onun için senin katkı sağlaman gerekiyor sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği açısından'. Doğru mu, değil. Peki 45 yaşında emeklilik doğru mu? Şu anda 50 yaşında emeklilik var Türkiye'de. 1991'deki alınan yanlış kararın faturası 2028'e kadar devam edecek" dedi.

Programa, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı (SGK) Başkanı Yadigar Gökalp İlhan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, İŞKUR Genel Müdürü Nusret Yazıcı, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Hak-İş Genel Sekreteri Osman Yıldız, SDE Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektöürü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) Genel Sekreteri Adnan Çiçek de katıldı.