Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman, 4 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonucu yaşamını yitiren oğlu Özgün Salman'dan, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) konusunda Facebook hesabından özür diledi.

Sosyal medya aracılığıyla, vefat eden oğlundan özür dilemesine ilişkin açıklama yapan Salman, dün hayattaki tek varlığı oğlunun yaşama veda etmesinin 4. yılı olduğunu dile getirdi.

Salman, Facebook hesabından, oğlundan özür dilemesinin nedenini şöyle anlattı:

"Yüreğimiz kanıyor. Eşimle beraber içimiz acıyor, canımız yanıyor. Bu 15 Temmuz sürecinde de gece kriz merkezinde sabaha kadar Sayın Valimiz ve diğer ilgililerle beraberdik. 16 Temmuz’da saat 09.30’da eve girebildim. Dinlenmeye çalışırken uyudum, uyuyamadım ama birden aklıma oğlum geldi. 2011'de Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanan oğlum bana 1. sınıf temsilcileri seçiminin olacağını söylemişti. Ben de 'Oğlum gir, sonuna kadar senin arkandayım. Alış böyle şeylere, seviyorsun zaten' demiştim. Gitti ve çalışmaya başladı. Zaman zaman gidip geliyor hafta sonları buraya. Seçim olmuş geldi 'Kazanamadım baba' dedi. 4 kişi yarışmış bu seçimde, oğlum 2. olmuş. O zaman 'Yeterince çalışmadığına kızdım' diyerek onu tatlı sert fırçalamıştım.

İşte 16 Temmuz sabahı aklıma o geldi. Oğlumun bana verdiği cevap kafamda adeta bir şimşek gibi çaktı. Oğlum, 'Birinci seçilen çocuk Fetullahçı cemaatin içinden biri. Bunlar aynı yurtta, aynı evlerde kalıyorlar. Birden organize oluyorlar. Bunlarla yarışmak kolay değil, kazanmak zor' ifadelerini kullanmıştı. Kendisine bir şey söylemedim ama o an, 'Bu nasıl bir şeydir. Türkiye’deki bir üniversitenin, bir fakültenin daha birinci sınıfında sınıf temsilciliği için bile nasıl organize oluyorlar, o seçimi almak için çalışıyorlar' diye sormuştum kendime. Açık söylemek gerekirse korkmuştum, ülkenin geleceği adına, bunların amaçları ne diye. Oğluma o tatlı sert çıkışmam da 16 Temmuz’da yüreğimi öyle bir yaktı ki, oğlumdan özür dileme gereği hissettim."

"Bu paylaşım bana iyi geldi"

Amacının bu durumun paylaşılıp haber yapılması olmadığını vurgulayan Salman, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu da kamuoyunda yapacak halim yoktu. Yazmayı seçen biriyim. Yazmak benim için bir sevda. Bunun için bu özrü yazdım ve Facebook'taki sayfamdan paylaştım. Bu paylaşım bana iyi geldi. Oğlumdan af diledim çünkü yaşanan gerçekler oğlumu haklı çıkarmıştı. İçimdeki yarayı tedavi eder diye düşündüm. Haber yapılacağını düşünmemiştim. Oğlum daha 19 yaşındaydı. 20 yaşına varmadan bu yapının farkına varması, benim için hem kıvanç meselesi hem de canımı yakan bir şey oldu."

Salman'ın oğlu için paylaştığı özür yazısı şöyle:

"Affet beni̇ oğlum

Sonsuzluğa yürüyüşünün üzerinden kocaman tam 4 yıl geçti. Hesapta uzun bir süre. Ama sen gel bize sor, acımız beynimizde ve yüreğimizde dünmüş gibi sıcaklığını, tazeliğini koruyor. Bu öyle bir ateş ki hiç sönmüyor, sönmeyecek. Asla küllenmiyor. Azıcık dokunduğumuzda alev alıyor, yangına dönüşüyor. Yüreğimiz hep kanıyor, canımız hep yanıyor, içimiz hep acıyor. Merak etme oğlum, koçum, Özgün'üm kimse görmüyor. Ağlamamıza hiç dayanamazdın bilirim. Parmaklarınla silerdin gözyaşlarımızı, 'Ağlamayın' derdin.

Seni kaybedişimizin dördüncü yılında bir özür borçluyum oğlum. Hani Hukuk Fakültesini kazanıp birinci sınıfa başlamıştın. Bir hafta sonu Yalova'ya geldiğinde 'Baba birinci sınıf temsilci seçimi var, girmeyi düşünüyorum' demiştin." Hiç düşünmeden 'Gir oğlum, aferin sonuna kadar arkandayım' diye destek vermiştim.

Seçim bitip Yalova'ya döndüğünde dört kişi arasında ikinci olduğunu söyleyip, 'Kaybettim' demiştin. Sana aynen 'Kaybettin değil, yeterince çalışmadın' diye çıkışmıştım. Tatlı-sert azarlamamı olgunlukla dinlemiş. 'Baba birinci olup seçilen Fetullahçı cemaatten, bunlar aynı evlerde, aynı yurtlarda kolayca hemen organize oluyorlar, ondan kaybettim' diye yanıt vermiştin.

Sana yüksek sesle bir şey demeden, 'Bu nasıl bir iştir, nasıl bir çalışmadır, nasıl bir yapıdır, bir fakültenin henüz birinci sınıfının temsilci seçiminde dahi kendilerinden olsun savaşındalar' diye endişelenmiş, hatta korkmuştum.

15-16 Temmuz sürecinde aklıma ilk gelenlerden biriydi bu diyaloğumuz. Ve şimdi sana bu konuda söylediklerim için affet beni̇ oğlum.

Sensiz hayat öyle zor ki oğlum. O yüzden hep ağzımda 'Allah'ım düşmanımı evlat acısıyla sınamasın.' Kadere iman etmişiz, Yaratan'a sığınıyoruz.

Çok özledim, çok özledik...

Görüşene kadar hoşçakal.

Nurlar içinde uyu koçum, oğlum, Özgün'üm."