İSTANBUL

"Ergenekon" davasında tutuklu yargılanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer, esas hakkındaki mütalaaya ilişkin ek beyanlarda bulunarak, müvekkilinin tahliyesini istedi.

Avukat İlkay Sezer tarafından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verilen, İlker Başbuğ'un internet sitesi ve twitter hesabından da "Adalete Son Çağrı" başlığıyla yayınlanan dilekçede, Başbuğ'un 14 Nisan 2009'da Harp Akademilerinde yaptığı yıllık değerlendirme konuşmasına değinildi.

"Bu konuşma, iddia edilen suçun oluşumu için gerekli olan maddi ve manevi zor kullanımının söz konusu bile olmayacağını, hayal bile edilemeyeceğini göstermesi açısından hayati öneme haizdir" ifadelerine yer verilen dilekçede, terör, din, Türkiye, demokrasi, cumhuriyet ve etnisite kavramlarının öne çıktığı konuşma hakkında, 100'ün üzerinde köşe yazısı yazıldığı anlatıldı.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın bu konuşmayla ilgili gazetelerde çıkan beyanları ile bazı köşe yazarlarının yazılarına yer verilen dilekçede, "Açıkça görüleceği gibi iddia edilen suçun mağduru olarak gösterilen hükümeti kuran iktidar partisine mensup kişilerin sözleri ve farklı siyasi bakış açılarına sahip köşe yazarlarının kaleme aldıkları yazılarda, müvekkilim hakkında tereddütsüz hemfikir oldukları nokta, müvekkilimin demokrasiye ne kadar bağlı olduğu, darbelere ise ne kadar karşı olduğunun net olarak ifade edilmiş olmasıdır. 14 Nisan 2009 günü yapılan bu konuşmada müvekkilim 45 defa demokrasiye ve demokrasinin önemine değinmiştir. Müvekkilimin yapmış olduğu bu ve buna benzer diğer konuşmaları ve gösterdiği davranışları görmezlikten gelerek, aynı tarihlerde müvekkilimin ve emrinde görev yapan silah arkadaşlarının terörist ve darbeci olarak suçlanması, akıl, sağduyu, vicdani sorumluluk ve hukukun üstünlüğü, adil yargılanma kapsamında düşünülemez, kabul edilemez. Aksi değerlendirme ise tarihi bir hata olur" denildi.

Dilekçede, aleyhine tanık beyanı bulunmayan Başbuğ'a isnat edilen "terör örgütü üst düzey yönetici olmak, cebir ve şiddet yöntemleri kullanılarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme" suçlamasının asılsız ve gerçek dışı olduğu belirtilerek, Anayasa'nın 148. maddesi gereğince görevsizlik kararı verilmesi istendi.

Dilekçede, mahkemenin aksi halde somut ve inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle Başbuğ'un beraatine ve tahliyesine karar vermesi talep edildi.