“KARABAĞ BİZİM ÇANAKKALE’MİZDİR”

1 milyon göçmen, 27 yıldan fazla vatan hasretiyle yaşıyor. Biz, hepimiz bu acıyla yaşıyoruz. Çünkü, o vatan hasreti çekenler benim kardeşlerimdir. Onların  acısı benim acımdır. Ben, çocukluğumun, gençliğimin geçtiği vatan topraklarına gidememenin acısını yaşıyorum yüreğimde, 27 yıldır. Bu çok büyük bir acı. Bu mücadele, bizim için bir namus, bir şeref mücadelesidir. Kutsal bir mücadeledir. Topraklarımızı artık işgalden azad ediyoruz. 

Karabağ’da 27 yıldır işgal altında tutulan topraklarımızı azad edebilmek için yaşadığımız bu günler, bizim için tarihi bir süreçtir. Dedelerimiz için ve ninelerimiz için Çanakkale’nin ne büyük anlamı vardı değil mi? Karabağ da bizim Çanakkale’mizdir.

M. KEMAL SALLI

Sunuş:

Kendisini, “İki devlet tek millet”  olarak tanımlayan bir coğrafyaya yapılan saldırı karşısında Türkiye’nin gösterdiği duyarlılığın yadırganacak bir yönü yoktur. Türkiye, hem Azerbaycan’la olan kardeşlik ilişkilerinin hem de küresel konjonktürün gereğini yapmaktadır. Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanmakta olanlar yerel bir çatışma değildir. Karabağ sorunu, Doğu Akdeniz’de kördüğüm olmuş küresel sorunların Kafkas cephesine yansımasıdır. 

Karabağ’da yaşananlar, tarihin akışına yön verebilecek potansiyele sahip çatışmalardır. Kardeş Azerbaycan’ın 27 yıldır haksız yere işgal altında tutulan topraklarını kurtarma savaşıdır. 

Yıllar önce Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva, “Karabağ’a çözüm gelmeden Avrasya’ya barış gelmez” demişti; haklı çıktı.  

Karabağ’da yaşananları, bu tarihi mücadelenin ateş hattı bölgesinde, Tovuz’da görev yapmakta olan Milli Meclis Medeniyet Komitesi Başkanı, “Kardeş Azerbaycan’ın Türkiye’ye sevdalı kızı” Ganire Paşayeva’dan dinleyelim:  

“TÜRKİYE AÇISINDAN AZERBAYCAN ÇOK HASSAS BİR KONUDUR”

“Güney Kafkasya’nın en büyük ülkesi olan ve en büyük potansiyele sahip olan Azerbaycan ile işbirliği, çalışmalar normal komşuluk ilişkileri.. hepsi çok ağır bir darbe alır. Ermenistan küçük ve zaten Rusya’nın güdümünde olan bir ülkedir. Ekonomik açıdan da Rusya için önemli bir ülke değildir, Ermenistan. Rusya orayı askeri üs olarak önemli görmektedir. 

Dokuzuncu gündür Rusya sahada değildir. Çünkü Rusya’nın sahada, Ermenistan’ın yanında olması, Azerbaycan’ı uzun yıllar boyunca, belki de tarih boyunca, normal bir komşu olarak kaybetmesi demektir. Ayrıca Türkiye ile yüzyüze kalması demektir.

 Rusya açısından Türkiye ile yüzyüze kalmak kolay bir şey değildir. Bu süreçten ancak Batı kazançlı çıkar. Rusya bunun farkındadır. Bu durum Rusya çıkarları açısından çokiyi olmayan sonuçlar üretebilir. Çünkü, açık söylüyorum, bugün Rusya’da Azerbaycan konusu, Türkiye ile birlikte tartışılmaktadır. 

Türkiye açısından Azerbaycan konusu, Suriye ya da Libya gibi değildir; Azerbaycan konusu çok daha hassas bir konudur. Türkiye toplumu Azerbaycan konusunda çok duyarlıdır. Küresel çapta çıkar çatışmalarının yaşandığı bir süreçte Türkiye ile yüzyüze gelmek, Rusya açısından da kabul edilebilir bir durum değildir. Dokuzuncu gündür, herkes Rusya’nın nasıl bir tavır alacağını merak ediyor. Dokuzuncu gündür Rusya sahada yok. Ermenistan’a politik destek veriyor, manevi destek veriyor, ama sahada yok. Bizim için en önemli konu, Rusya’nın sahada, askeriyle birlikte Ermenistan’ın yanında olmaması. 

GENCE’YE ROKETLE SALDIRDILAR, SİVİLLERİ HEDEF ALDILAR

Ermenistan son iki gündür ikinci büyük şehrimiz olan Gence’yi vuruyor, sivilleri hedef alıyor. Gence Karabağ’dan çok uzaktadır. Vingeçever’i hedef alıyorlar, orada da su depolarımız var. Bakü’nün hemen yanıda, benim de yaşadığım Abşeron bölgemizi hedef alıyorlar. Düşünün ki Karabağ nerede, Bakü reyonunda Abşeron nerede? 

 Ermenistan’ın bu şehirlerimize roket saldırıları düzenlemesinin amacı, Azerbaycan’ın doğrudan Ermenistan’ı hedef almasını sağlayarak savaşın boyutunu büyütmek ve Rusya’yı da savaşın içine çekmektir. Rusya, hem Türkiye’yi karşısına almamak için hem de Azerbaycan’la olan komşuluğunu bitirmemek için sahada yok, yalnızca psikolojik ve manevi destek veriyor. 

Karabağ kurtarıldığında Türkiye –Azerbaycan ilişkilerinin çok daha farklı boyuta geleceği konuşuluyor. Böyle kritik bir süreçte yaşanan bu dostluk, bu kardeş dayanışmasının devamında iki ülke arasındaki bağlar boyut değiştirecektir. Bünyesinde 45 milyon Azerbaycan Türkü’nü arındıran İran’ın, Ermenistan yanında yer alması şaşılacak bir durum değildir, ama Azerbaycanlı kardeşlerimizin bu durum karşısındaki tepkileri nedir?

“KARABAĞ BİZİM ÇANAKKALEMİZDİR”

İran ile farklı bir pozisyondayız. Çünkü, İran’ın işgalci Ermenistan’a ciddi destek vermesini eleştiren insanlardan biriyim. Ermenistan işgal ettiği topraklarda bizim camilerimizi dağıtıyorsa, yıktıkları camilere domuzları dolduruyorlarsa ve onların fotolarını ve videolarını her yere yayıyorsa, “Ben Müslüman’ım” diyen bir ülkenin, diğer bir Müslüman ülkeye yapılmış haksızlığa, adaletsizliğe farklı yaklaşımı olması gerekir. Biliyorsunuz, İran’da milyonlarca Azerbaycan kökenli insanlarımız var. İran’ın Ermenistan’a olan yardımları devam ederse, bu durumdan İran içindeki Azerbaycan Türkleri de çok rahatsız olacaklardır. 

Biz kendi topraklarımızı işgalden azad ediyoruz, şehitler veriyoruz, yaralılarımız var. O insanlarımız bizi yakından izliyorlar. Böyle bir zamanda işgalci Ermenistan’ın yanında olmak elbette sıkıntılar yaratabilir. 

Biz İran ile her zaman normal konuşuyoruz. Azerbaycan, hiçbir zaman, uluslararası camiada, İran aleyhine çalışmaların yanında olmamıştır. O nedenle, Azerbaycan devleti ve halkı, haklı olarak, İran’dan, bu dönemde işgalci Ermenistan’a hiçbir destek verilmemesini bekliyoruz. Açıkça söyliyeyim, eğer bu dönemde, işgalci Ermenistan’a destek ve yardımlar olursa, biz Azerbaycan devleti de, halkımız da, bunu asla unutmayacağız.

 Karabağ’da 27 yıldır işgal altında tutulan topraklarımızı azad edebilmek için yaşadığımız bu günler, bizim için tarihi bir süreçtir. Dedelerimiz için ve ninelerimiz için Çanakkale’nin ne büyük anlamı vardı değil mi? Karabağ da bizim Çanakkale’mizdir. 

Bu dönemde biz, 27 yıl sonra, topraklarımızın işgalden azad edilmesi için savaşıyoruz. 27 yıldır o topraklarımıza hasretle yaşamışız. 

27 yıl kendi evinize gidememişsiniz.. 27 yıl anne ve babanızın kabrini ziyaret edememişsiniz.. Bu durumda, çeşitli platformlarda gördüğünüz fotoğraf ve videolarda, anne ve babalarınızın bulundukları kabristanların dağıtıldıklarını, mahfedildiklerini  gördüğünüzde yaşadığınız acıyı bir düşünün..

1 milyon göçmen, 27 yıldan fazla vatan hasretiyle yaşıyor. Biz, hepimiz bu acıyla yaşıyoruz. Çünkü, o hasret çeken benim kardeşimdir. Onun acısı benim acımdır. Ben, çocukluğumun, gençliğimin geçtiği vatan topraklarına gidememenin acısını yaşıyorum yüreğimde, 27 yıldır. Bu çok büyük bir acı. Bu mücadele, bizim için bir namus, bir şeref mücadelesidir. Kutsal bir mücadeledir. Topraklarımızı artık işgalden azad ediyoruz. Böyle bir dönemde Ermenistan’ın yanında durup destek vermesini de unutmayacağız. Yalnız biz değil, çocuklarımız ve torunlarıız da hiçbir zaman unutmayacaktır.  Azerbaycan-Türkiye, “İki devlet bir millet”ti, ama bu dönemden sonra iki kardeş ülke ilişkileri daha da farklı bir boyuta gelecektir. Bugün Azerbaycan’ın her köşesinde Azerbaycan ve Türkiye bayrakları yanyana dalgalanmaktadır.  

ERMENİSTAN’DAKİ GELİŞMELER BİZİ İLGİLENDİRMİYOR

Ermenistan’daki gelişmeler bizi ilgilendirmiyor. Biz kendi topraklarımızı işgalden azad ediyoruz. Paşinyan’ın bir başkasıyla değişmesi sonuçta bir şey değiştirmeyecektir. Paşinyan’ı yerine gelecek isim, Azerbaycan’ın işgal ettikleri topraklarından çekilme yönünde adımlar atmaya başlarsa, bu döğüşler durabilir ve onlar da kısa bir zamanda uluslararası kuruların garantörlüğünde işgal ettikeri topraklardan çıkmaları şartıyla ateşkes olabilir. Cumhurbaşkanımız da söyledi; eğer söz verdikleri günde işgali sona erdirmezlerse, Azerbaycan’ın bu konudaki mücadelesi tekrar başlayacak. 

.(…) O yüzden, Ermenistan toplumu nasıl bir davranış sergileyeceğini bilemem. Çünkü, bu olaylar başladığı zaman Paşinyan’ın parlamentoda bir konuşması var. O konuşmanın sonunda, “Eğer siz bunun durdurulmasını istiyorsanız, Azerbaycan’ın şartı, Karabağ’ın işgalden azad edilmesidir. Eğer ‘evet’ diyorsanız, bu çatışmalar şu ana durabilir” demişti. 

Parlamentodaki milletvekilleri Paşinyan’a destek verdiler; “çıkmıyoruz” dediler. Paşinyan’ın devrilmesi ihtimali üzerinde durmak istemiyorum. Çünkü bizim için Paşinyan’ın gidip de yerine gelecek kişi konuya Paşinyan’ın zihniyetiyle yaklaşacak olursa, buradan geriye dönüş olamaz. 

15 yıl önce bu kadar kararlı bir duruş sergileyemezdik. 10 yıl önce de söyleyemezdik, ama bugün söyleyebiliyoruz. Çünkü bugünkü Azerbaycan, yıllarca bu hedefe yönelik olarak hazırlanmış bir Azerbaycan’dır. 

PAŞİNYAN AZERBAYCAN’I TUZAĞA ÇEKMEK İSTİYOR

Artık dünyada, sahada birşeyin gizli yapılması mümkün değildir. Yani, Wagner birlikleri sahada olacak, Azerbaycan’ı bundan haberi olmayacak.. Bu mümkün değildir. Azerbaycan çatışmanın ilk gününden itibaren sahada çarpışan PKK mensuplarını Suriye’den, Lübnan’dan gelmiş Ermeni militanlarını hemen tespit etmiştir. Çünkü bu çarpışmalar sırasında tabii ki bizim askerlerimiz etkisiz hale getirilen PKK ve Suriye’den getirilmiş militanların hepsi kanıtlarıyla birlikte tespit edilmiş ve duyurulmuştur. Azerbaycan’ın istihbarat teşkilatı güçlüdür. Biz Tovuz olaylarında Rusya’nın İran üzerinden Ermenistan’a silah yardımı yaptığını hemen tespit etmiş ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Putin’i arayarak, bizim İran üzerinden Ermenistan’a giden silahlardan haberimiz var. Bundan Azerbaycan devleti ve halkının çok rahatsız olduğunu bildirmiştir. 

Biz 10 milyonuz. Ermenistan’ın da nüfusu 2 milyon civarında. Bizim asker mevcudumuz neredeyse 400 bin.. Bizim çok eğitimli askeri kadrolarımız var. Biz, Ermenistan saldırılarına kendimiz gereken karşılığı verebiliriz. Türkiye’nin verdiği mesaj da bu konudaydı; “Kim Ermenistan yanında sahaya girerse, o zaman Azerbaycan’ın yanında biz olacağız.” Bu mesajı yalnız ilgili ülkeler değil, bütün dünya almış olduğunu düşünüyorum. 

Türk Keneşi’nde temsil olunan Türk devletlerinin Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne ve BM kararlarına destek olundu, ama bu Türk devletlerinin de Türkiye gibi net tavır almalarını çok isterdik. Özbekistan hiçbir zaman Ermenistan ile ilişki kurmadı, kurmuyor, ama özellikle Kazakistan ile Kırgızistan’dan daha net bir tavır bekliyoruz. Bu ülkeler Rusya ve Ermenistan’ın da içinde olduğu Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün askeri birliğinde temsil olunuyorlar. Paşinyan’ın bütün amacı, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nü bu savaşın içine çekmektir. Bunu Tovuz olaylarında denedi, olmadı. Karabağ’dan uzaktaki şehirlerimize saldırarak tekrar denedi. Azerbaycan’ın da Ermenistan’ın bizi vurduğu noktaları vurma hakkımız var. Nerden bizi vuruyorlarsa bizim de oradan vurma hakkımız var. Azerbaycan’ı tahrik ederek Kollektif Güvenlik Teşkilatı’nı işin içine çekmeye çelışmaktadır, ama Kazakistan, Kırgızistan ve Belarus’un da bu konuya soğuk baktıklarını biliyoruz. Onlar, Azerbaycan ile çok iyi ilişkileri olan ülkelerdir. Türkiye gibi açık destek vermeseler de, Kazakistan’ın da, Kırgızistan ve Belarus’un da Ermenistan’ın yanında savaşacaklarını düşünmüyorum. Bu Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü içinde, Azerbaycan konusunda çok ciddi bölünmeler var. Bu örgütten de Azerbaycan-Ermenistan konusunda bir açıklama gelmedi. 

Ermenistan bu provokasyonları devam ettirerek, “Artık bizi vurun” diyor. Gence’yi vurmasının asıl nedeni bu; bizi tahrik ederek tuzağa çekmek. Biz de diyoruz ki, ‘Burası bizim topraklarımızdır, bizim hakkımızdır. Biz işgal altındaki topraklarımızı azad etmeye çalışıyoruz.’

PAŞİNYAN HAKLI MÜCADELEMİZİ MÜSLÜMAN-HIRİSTİYAN ÇATIŞMASI OLARAK GÖSTERMEK İSTİYOR

 Paşinyan bu mücadeleyi başka bir boyuta çekmek istiyor. Paşinyan Azerbaycan’ın bu haklı mücadelesini, Batı kamuoyuna, Müslüman-Hıristiyan çatışması olarak yansıtmak istedi. Batı’ya, ‘Türkiye yeni bir Osmanlı İmparatorluğu kuruyor, bundan sonra onları Viyana kapılarında bekleyin’ gibi açıklamalarla onların desteğini almaya çalışıyor, ama bunu başaramayacaktır. 

Türkiye’deki kardeşlerimden ricam var, Azerbaycan’dan söz ederken lütfen Azeri sözünü kullanmayalım; ben Azerbaycan Türkü’yüm.”

Teşekkürler Sayın Paşayeva, teşekkürler “Kardeş Azerbaycan’ın Türkiye’ye sevdalı kızı.”