Hollanda Dışişleri Bakanı Stef Blok, Anadolu Ajansı'nın (AA) Global İletişim Ortağı olduğu, "Parçalanmış Bir Dünyada Barış ve Güvenliği Yeniden Düşünmek" temasıyla düzenlenen TRT World Forum'un "Parçalanmış Bir Dünyada Adil Bir Barış Aramak" başlıklı özel oturumuna katıldı.

Türkiye ile Hollanda arasındaki ilişkilerin 400 yıldan daha uzun bir geçmişe sahip olduğunu ifade eden Blok, her ilişkide olduğu gibi iki ülke arasındaki ilişkilerde de kimi zaman iniş ve çıkışlar olduğunu dile getirdi.

Günümüz dünyasındaki parçalanmışlığa değinmek istediğini belirten Blok, sözlerine şöyle devam etti:

"20 yıl boyunca tek kutupluluk yaşadıktan sonra çok kutuplu bir dünyada yaşıyoruz. Ekonomik güç, doğuya, güneye kayıyor ve eski ittifaklar artık yeni gerçekliklere kendini uyarlamaya çalışıyor. Çok taraflılık ve uluslararası işbirliği sistemi 2. Dünya Savaşı'ndan sonra günümüzde baskı altında. Güçten gelen hak, bir yandan da kimin eli güçlüyse onun kazanan olmasını getiriyor. Küresel oyuncular değişiyor. Devlet dışı güçler daha büyük etki sahibi oluyor. Türkiye de çok yoğun şekilde olumsuz etkilenen ülkelerin arasında geliyor."

"Türkiye'nin çabalarını takdirle karşılıyoruz"

Klasik tehditlerin de mevcudiyetini koruduğunu ifade eden Blok, bir de tespit edilemeyen hiber, hibrit, siber saldırılar, sahte haberlerin olduğunu aktardı.

Günümüzde insanların artık çok daha mobil hale geldiğini, bunun faydalı olduğunu ama bir yandan da göç örüntülerini değiştirdiğini, sorumlu bir şekilde yönetilmezse sorunlara yol açtığını anlatan Blok, konuşmasına şöyle devam etti:

"Türkiye bunu çok iyi biliyor çünkü 3,5 milyon gibi çok yüksek sayıda mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bütün zorluklarıyla da başa çıkmaya çalışıyor. Bizler gerçek anlamda Türkiye'nin gösterdiği insani çabalarını takdirle karşılıyoruz. Türkiye'de mültecilere verilen finansal desteğe Hollanda olarak yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Toplumlar ve hükümetler artık işbirliği içinde. Jeopolitik hepimizin evine kadar geldi, ekranlarına kadar dayandı. Harici ve dahili politik uygulamalar artık neredeyse yok olmuş durumda. Buna eşit derecede önemli başka unsuları da ekleyebilirim. İklim değişikliği, popülist hareketlerin yükselişi..."

Blok, parçalanmış dünya ile nasıl başa çıkılabileceğine ilişkin, "Bu da ilk başta bana tartışmak üzere sunulan, adil barışın tesis edilmesi için gerekenlere götürüyor. Adil barış kulağa çok basit geliyor ama bir yandan da bu sahip olduğumuz en kıymetli şey." diye konuştu.

"Uluslararası hukukun gözetilmesi gerektiğine inanıyoruz"

Hollanda'nın, bir Dünya Savaşı'nın yıkıcı etkisini hissetmiş ve onlarca yıl boyunca da yeniden inşasında emek vermiş bir ülke olduğunu aktaran Blok, şunları dile getirdi:

"Birinci elden uluslararası düzen düştüğünde neler yaşanabileceğine tanıklık ettik. Uluslararası hukuk ve kurallar temelli, uluslararası düzenin korunması, gözetilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Kural bazda dünya düzeni dediğim zaman kast ettiğim şey şu; bu kavramın geniş bağlamında düşündüğümüzde, uluslararası iş birliği ve de uluslararası kurumların faydalandığı işbirliği ortamından bahsediyorum. Çünkü konferans salonlarında buluşmayı, savaş meydanında buluşmaya tercih ediyoruz. Ortak hedeflere yönelik çalışıyoruz. Avrupa için bu, entegrasyon aracılığıyla barışın tesis edilmesi şeklinde vücut buldu. NATO bağlamında kaynakların ortak savunma amacıyla bir araya getirmesi şeklinde vücut buldu. BM'de ise kural bazlı uluslararası düzenin tesisi için organize çalışmalar yapıldı. BM şartında da dile getirildiği gibi anlaşmalar ve uluslararası hukuk belgelerinden gelen hükümlülükler çerçevesinde herkesin sorumluluğunu yerine getirmesi."

Hollanda Dışişleri Bakanı Blok, kendisi gibi gerçekçi birinin adil bir barışın yalnızca konuşmadan ibaret olmadığına inandığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hazır olmalıyız. Tüm diğer opsiyonlar tüketildiğinde, başka şekilde gerçek anlamda baskı uygulayarak, acının olduğu yerlere odaklanarak barışı tesis etmeliyiz. Sonuçta Kuzey Kore ile yaşanan gerilimler, müzakere masasına taşındı ve orada çözülüyor. Özellikle savunma için barışçıl adımların atılması önem taşıyor. Kimi zaman daha da ileri adımlar atılabilir. Bütün bu opsiyonlar kullanıldıktan sonra mevcudiyetimiz eğer tehdit altındaysa o zaman savaşmayı düşünebiliriz ve silaha sarılabiliriz istemesek dahi. DEAŞ tehdidi, buna bir örnek olarak verilebilir."

Blok, koalisyon üyelerinin 79 üye olarak 30 bin savaşçıyla Irak ve Suriye'de çatışmalara katıldığını, DEAŞ'ın şu anda herhangi bir bölgeyi elinde tutamadığını ifade ederek, "Bu şekilde savaşa karşıyız ama son çare olarak da silahlı mücadelenin gerektiği durumlar olduğunu biliyoruz. Askeri kapasitemiz büyük önem taşıyor." dedi.

"Uluslararası ilişkilerde güven önemli"

Uluslararası ilişkilerde güven konusunun önemli olduğuna değinen Blok, güven tesis etmenin uzun ve meşakkatli bir iş olduğunu söyledi.

AB, NATO ve BM'nin, güven tesis etme açısından birer örnek olduğunu ifade eden Blok, "Küresel terörle mücadelede mesela 29 ülke ortaklaşa çalışmalar yaparak güçlerini birleştiriyorlar. İran Nükleer Anlaşması'nın başarısı yine burada zikredilebilir, Avrupa bu anlaşmayla ilgili olarak adımlar atmıştı. Dünya Ticaret Örgütü bağlamında tek taraflı adımlar atmaktan ülkeler kaçınır çünkü diğerlerini gözetmeden atılacak adımlar, fayda getirmez." görüşünü dile getirdi.

Blok, Patriot füzelerinin Türkiye'de konuşlandırılmasının, Hollanda'nın Türkiye'ye güvendiğini gösteren bir adım olduğunu belirtti.

"Suriyeliler yeniden geleceğe umutla bakacaklar"

AB'nin söz konusu olduğu durumlarda bütçe disiplini gibi konuları korumanın önemli olduğuna vurgu yapan Blok, şunları kaydetti:

"AB konusunda adil ve katı katılım kurallarına dikkat etmek gerekiyor. Aynı mesele göç için geçerli. BM'nin kuralları ve prensipleri var ama aynı zamanda göçmenlerin geri kabulleri, iadeleriyle ilgili de prensipleri gözetmeliyiz. Suriye, Myanmar, Yemen gibi yerlerde soruşturmaların yapılması ve hesap verebilirliğin ortaya konması için BM kapsamında da çalışmalar yapılmalıdır. Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne bir kez daha ben Türk meslektaşlarımı davet ediyorum. Suriye'deki yıkıntıya ve sarsıntıya bakın, bir gün gelecek Suriyeliler yeniden geleceğe umutla bakacaklar."

"Hollandalılar AB'nin işbirliğini önemsiyor"

Oturumu yöneten David Foster'ın AB'nin geleceğine ilişkin soruna Blok, şu cevabı verdi:

"AB, bir barış projesi olarak başladı ve hala da bir barış projesi olarak devam ediyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında çocuk yaşta olan ebeveynlerim var ve bana aktardıklarına göre, savaş döneminde yaşamak, Hollanda'nın yenide inşasına tanıklık etmek, bu şüphesiz savaş sonrası barışın tesis edilmesiyle mümkün oldu. Bir barış projesi olarak başlayan AB Projesi, Avrupa ülkelerini bir araya getirdi ve bir daha asla savaşmamaya karar verildi. Ticaret, ekonomik ilişkilerle ve seyahat özgürlüğüyle bu barışı günlük hayatlarının bir parçası haline getirdiler.

Avrupalılar bazı zorlukla kabul edilmiş şeyleri cepte kabul ediyorlar, barış, ekonomik refah gibi. Siyasetçiler olarak, halka bunu açıklamak bizim vazifemiz, bu unsurlar kaybedilebilir unsurlar. Eğer mücadele etmeyi istemezsek, bu unsurların AB'ye faydaları konusunda insanları ikna edemezsek bunları kaybedebiliriz. Hollandalılar hali hazırda AB'nin işbirliğini önemsiyorlar ve İngiliz dostlarımızın ayrılmasına da üzülüyorlar."