ANKARA - 28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan yargılandıkları davanın 51'inci duruşması başladı.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katılıyor.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, dün ifadesi tamamlanan sanık emekli Albay Osman Bülbül'ün avukatı Erhan Tokatlı savunma yaptı.

Tokatlı, müvekkilinin geçici görevle 1998'de İç Güvenlik Haraket Dairesinde görevlendirildiğini, dairenin en kıdemsiz subayı olarak emir vereceği kimsenin olmadığını anlattı.  28 Şubat sürecindeki kararların resmi olarak alındığını öne süran Tokatlı, MGK kararlarını uygulamanın suç olamayacağını savunarak, şöyle konuştu:

"Atılı suçlar oluşmamıştır. Atılı suçun işlendiği zaman ve suçun doğru anlaşılması lazım. 28 Şubat sürecinde mücadele edilen hükümet değil, irticadır. BÇG gibi kuruşlar Başbakanlık tarafından kurulmuştur. MGK anayasal kuruluştur. Yazılı olan belgelerde müvekkilimin adı geçmemektedir. Bu belgeler müvekkilim tarafından hazırlanmamıştır. Kendisi MGK üyesi değildir, bu hususta görüş bildirecek durumda değildir. Yüksek Askeri Şura'ya katılmamış, kimseyi fişlememiş, bu yönde telkin ve talimat vermemiştir."

Yahya Cem Özaslan
Duruşmada daha sonra savunmasına başlayan emekli Albay Yahya Cem Özaslan, 28 Şubat döneminde yüzbaşı rütbesinde bulunduğunu ve İstihbarat Daire Başkanlığında görev yaptığını belirtti.

Özaslan, şöyle konuştu:
"Genelkurmay Başkanlığında çeşitli çalışma gruplarında yer aldım. Bana verilen emirler dışına çıkmadım, cebir ve şiddet uygulamadım. Batı Harekat Konsepti, Batı Eylem Planı Rapor Belgeleri Sistemini savcılıkta gördüm. Bunların bir kısmının askeri usullere uygun olabileceğini söyledim. Herhangi bir sunu ve proje hazırlamadım. Yaklaşık 15 ay tutuklu kaldım, sağlığımı ve işimi kaybettim."

Savunmasının ardından Özaslan'ın sorgusuna geçildi.
Müşteki avukatlarından Mehmet Günay'ın, "Aşırı sağ ve sol gruplar için rapor düzenlediğiniz söyleniyor. Bu kim tarafından tanımlandı? Bunlar cemaat gibi şeyler miydi?" sorusuna Özaslan "Bahsettiğim her şey terör örgütüyle ilgili. Sağ gruplar İBDA-C ve Hizbullah gibi. Cemaat yoktu, böyle bir branşlaşma da olmaz. Bize gelen bilgiler MİT ve emmiyettendi" şeklinde yanıt verdi.

Özaslan'ın avukatı Nursel Erkoç da müvekkilinin görevinin terör örgütü yayınlarının takibi ile bölücü yayın faaliyetleri konusunda olduğunu, atılı suçları işlemediğini savundu.

Erkoç, "Müvekkilimi sanık yapan, verilen takdir belgeleri ve telefon defterinde adının bulunmasıdır. Takdir belgesi, TSK'da personeli motive etmek için verilmektir. Kendisinin BÇG için özel kartı da yoktur. Genelkurmaya giriş için tek kart kullanmıştır. Kullandığı telefon da 5 kişi için tahsis edilmiştir" dedi.
Erol, müvekkilinin İstanbul'da yaşadığını ve sağlık sorunları bulunduğunu belirterek duruşmalardan vareste tutulmasını talep etti.