Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı Mücahit Küçükyılmaz, "Bir milleti en güçlü yapan şey o milletin korkuyu hayatından çıkarmasıdır. Ölümden korkmayan bir insanı ne korkutabilir? İşte biz 15 Temmuz gecesi ölümden korkmayan bir millet olduğumuzu hatırladık." dedi.

Küçükyılmaz, Kapaklı Kaymakamlığı tarafından düzenlenen "15 Temmuz Yeniden Diriliş" konulu konferansta,15 Temmuz'da, Malazgirt, Çanakkale, Niğbolu, Haçova, Kosova, Varna, Sırpsındığı ve Mohaç zaferleri ile 1. Dünya Savaşı'nın ardından Kurtuluş Savaşı'nda verilen büyük mücadelenin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği mücadelelerin, Dumlupınar'ın, Sakarya'nın birer efsane olmadığının görüldüğünü söyledi.

15 Temmuz darbe girişiminin başarılı olması durumunda ülkede yaşanacakları anlatan Küçükyılmaz, "15 Temmuz'un sabahında biz Çanakkale'nin, Malazgirt'in, Haçova'nın, Kosova'nın, Niğbolu'nun, Mohaç'ın aydınlığı ile uyandık. O gece biz aydınlığa değil de bir karanlığa da gidebilirdik. Bu da mümkündü. Allah korusun, eğer o gece bu ülkenin liderinin kılına zarar gelseydi iki ihtimal ile karşı karşıya kalırdık. Bunlardan biri iç savaş diğeri ise işgaldi. Bu millet o gece, eline sadece bayrağını aldı. Silahını eline almadı. Neden? 'Olur da bir askeri vurursam vebalini ödeyemem' diye." ifadelerini kullandı.

Küçükyılmaz, 15 Temmuz gecesi insanların şortuyla, eşofmanıyla tankın, F-16'ların önüne çıktığını anımsatarak, şunları söyledi:

"Ben o gece Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gitmek için hareket ettiğimde Jandarma Genel Komutanlığı'nın bir tankı, yolumu kesti ve askerler bana 'dur' işareti yaptı. Kimlik kontrolü yapacaklardı. Normal şartlarda bana, bir kaç gün öncesinde, 'böyle bir şey karşısında ne yapardın?' diye sorsalardı cevabım şu olurdu: 'Herhalde geri vitese takar bir ara sokağa güvenli yere girerim ve ondan sonra ne yapacağımı karar verirdim.' Çünkü akıl bunu gerektirir. O gün öyle olmadı ama. Ne oldu biliyor musunuz? O ateş açan helikopter, hangi ülkenin helikopteriydi? O gece millet ölüme kafa tuttu. Demokrasisine, liderine sahip çıktı. Peki bize ateş açanlar kimlerdi? Onlar bizim içimizden devşirilmiş insanlardı. Bunlar bizim sokağımızda büyüdüler, bizimle aynı sırayı paylaştılar. Bunlar esnaf, öğretmen, memur, siyasetçi, medya mensubu ve bürokrat olarak karşımıza çıktılar. Her türlü kılığa girdiler. Bunlar, seçkin bir zümreydi. Bunlar darbe marifetiyle demokrasi anlayışına ters olarak milletin başına gelmek istedi."

"Bu coğrafyada bizim kadar uzun kalan yok."

Küçükyılmaz, Türkiye'nin demokrasi tarihinin darbelerle anıldığının altını çizerek, şöyle devam etti:

"Fakat, 'insanı öldürmeyen her darbe güçlendirir' derler ya, işte o darbeler bizim bağışıklık sistemimizi öyle güçlendirmiş ki bütün darbelerin öcünü bu millet 15 Temmuz'da toptan aldı. Bu millet, 27 Mayıs 1960'da darbe yapılıp, 17 Eylül 1961'de üç siyasetçisinin asıldığını gördü. Bir kere daha aynı şekilde emanetini, oyunu verdiği siyasetçisinin gözlerinin önünde idam edildiğini, rencide edildiğini görmemek için ayağa kalktı. Yani bu millet 15 Temmuz gecesi, 27 Mayıs 1960'da dedelerinin yapamadıklarını yaptılar. 12 Mart 1971'de babalarının yapamadıklarını yaptılar. 12 Eylül 1980'de, 28 Şubat tarihinde ağabeylerinin yapamadıklarını yaptılar."

Mücahit Küçükyılmaz, Türk milletinin uyanık olması gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"15 Temmuz'da, biz bir yandan ufka bakarken bir yandan da ayağımızın dibine koyulan taşlara takılmadan yürümeyi öğrendik. Bir milleti en güçlü yapan şey o milletin korkuyu hayatından çıkarmasıdır. Ölümden korkmayan bir insanı ne korkutabilir. İşte biz 15 Temmuz gecesi ölümden korkmayan bir millet olduğumuzu hatırladık. Diyoruz ya Türkiye büyüyor. Çünkü bizim bu saatten sonra geriye gitme şansımız yok. Bu coğrafyada bizim kadar uzun kalan yok. O yüzden uyanık olacağız. Çünkü bizim milletimizin en sıradan gözüken şahsının zihninde dahi yüce bir düşünce vardır. Yeryüzünde Allah'ın adını yaymak bizi yeryüzünde farklı kılmıştır. Allah bizi İslamla şereflendirmiştir. Ve yine Allah'ın bize verdiği bir nimet daha var. Biz 19 ve 20. yüzyılda kendi coğrafyamızda yayılan ve kanser gibi yer altı, yer üstü kaynaklarını sömürge yapan akımdan kurtarmışızdır. Biz hiçbir zaman sömürge ülkesi olmadık."

Küçükyılmaz, NATO tatbikatındaki "Atatürk ve Erdoğan düşmanlığı" skandalına ilişkin olarak ise "Ne FETÖ'sü, ne Apo'su ne de NATO'su bizi dize getiremez" ifadelerini kullandı.

Konferansın sonunda Kapaklı Kaymakamı Mehmet Yüzer, Mücahit Küçükyılmaz'a şilt takdim etti.

Küçükyılmaz da son yazdığı "Şeyh ile Hükümdar" adlı kitabını imzalayarak Yüzer'e hediye etti.