Saygıdeğer Önce Vatan Gazetesi okurlarım, 2020 yılının Kasım ayının sonuna geldiğimiz ve Corona ile amansız mücadele verdiğimiz (sorumsuz ve kendini bilmezler hariç) bu günlerde, havalar soğuk yüzünü göstermeye (!) başlamış ve bizleri de bir telaş almışa benziyor. Muhtemelen kendi kendimize acaba bu yıl grip olacak mıyız endişesine kapılmış olabiliriz. Bu nedenledir ki, bu hafta sizler ile bu mevsimin aziz dostu (!) grip ile ilgili önemli bulduğum bazı bilgileri paylaşmak istiyorum. Evet, bu havalar gerçekten de tam bir grip havası olup, bizleri halsiz bırakan, adeta paçavraya çeviren, burunlarımızı silmekten yara eden, adeta yaşama arzumuzu sekteye uğratan sıkıntılı bir hava. Peki, bu durumda ne yapabiliriz, yoksa gribe teslim mi olacağız? Asla olmamamız gerekir. Bilmemiz odur ki, performansı büyük ölçüde düşüren bu can sıkıcı hastalık, Influenza adı verilen bir virüs tarafından oluşturulan, ani olarak 39°C üzerinde ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, bitkinlik, titreme, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtilerle başlayan bir enfeksiyon hastalığıdır. Özellikle çocuklarda, yaşlılarda ve kalp, akciğer, böbrek, şeker gibi kronik hastalığı olan kişilerde çok daha ağır seyretmekte ve ölüme kadar varılabilen ciddi sonuçlara yol açmaktadır.  Bu kadar ciddi tablolara yol açan grip, halk arasında çok sık olarak soğuk algınlığı ile karşılaştırılmaktadır. Soğuk algınlığı ise, gripten farklı olarak, ateş yükselmeden, hafif kırgınlık, burun akıntısı, hapşırma gibi belirtiler ile kendini gösteren, halsizliğe yol açmadığı için pek yatak istirahati gerektirmeyen bir hastalık olup, grip ile kesinlikle karşılaştırılmamalıdır. Gribe yol açan Influenza virüsü çok kolay ve hızlı bulaşmaktadır. Başlıca bulaşma yolları, öksürük ve hapşırık ile etrafa saçılan damlacıkların hava yolu ile bulaşması, hasta kişiler ile direkt temas edilmesi ve hasta kişilerin ağız-burun akıntıları ile temas etmiş eşyalardan bulaşabilmektedir.  Grip hastalığının tedavisi, ortaya çıkan belirtilerin tedavisi şeklinde yani semptomatik tedavi tarzında yapılmaktadır. Ateşin düşürülmesi, burun akıntısının giderilmesi, halsizlik ve kırgınlığın giderilmesi şeklinde tedavi düzenlenir ve yatak istirahati uygulanır. Gripten korunmanın başlıca yolu, bağışıklık sisteminin korunması ve vücut direncinin düşmesini engellemekten geçmektedir.  Bu nedenle mevsim özelliklerine uygun giyilmeli, bol sulu gıdalar, mevsimsel taze meyve ve sebze tüketilmeli yani dengeli beslenilmelidir.  Bunlarla birlikte zararlı alışkanlıklardan uzak durmamızda menfaatimiz gereğidir. Şöyle ki, bir kibrit kutusu büyüklüğünde diyet peynir önerisine uyulurken, bir paket sigara ile birlikte uygulanmasının pek yarar sağlamayacağı düşüncesindeyim.  Bu hastalığa düçar olmuş kişiler ile yakın temastan, ortak eşyalar ve araç gereç kullanımından kaçınılmalıdır.

Dünya Sağlık Örgütü, TC. Sağlık Bakanlığı tarafından, çeşitli gruplar gribin olumsuz etkileri açısından risk grubu olarak, 65 yaşından büyük kişiler, şeker (diyabet), astım, kronik akciğer, kronik kalp ve damar sistemi hastaları, bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler (kronik kan hastalığı- kanser hastaları) kreş, okul, huzurevi, bakımevi ortamlarda yaşayanları daha dikkatli olmaları konusunda uyarmaktadır.  Bu konuya ilişkin en çok sorulan sorulardan biri de bu mevsim grip aşısının yapılıp yaptırılmayacağıdır. Grip aşısı Dünya Sağlık Örgütü’nün koordinasyonu ile bir yıl önce salgın yapan virüs tiplerinin belirlenmesi sonucu geliştirilmekte ve aşının tipi de bu uygulamaya bağlı olarak her yıl değişmektedir.  Grip aşısı, vücutta 1-2 hafta içinde koruyucu düzeye erişir. Eğer aşı, içerdiği virüs tipleri, salgınlara neden olan virüs tipine benzerse, sağlıklı erişkinlerde yaklaşık %70 oranında etkilidir. Yukarıda saydığımız riskli grupta ise, hastalıktan korunma oranı %50’ye düşmektedir. Bu nedenden dolayı grip aşısı bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de genellikle sadece risk taşıyan kişiler için önerilmektedir. Bu nedenledir ki, aşı olacak kişilerin mutlak surette hekimine danışması gerekmektedir. Önümüzdeki günlerin mevsim itibariyle daha sıkıntılı geçeceği gerçeğinin bilincinde olarak, immun sistemimizi güçlendiren mevsimsel meyvelerden özellikle nar, kivi ve narenciyeleri soframızdan eksik etmememizin gerekli olduğu düşünüyor,

Sağlıklı ve mutlu nice güzel günler diliyor, saygılar sunuyorum.