Geçenlerde yine kan donduran bir haber dinledim TV ekranlarından. İnanamadım döndüm dolaştım gittim tekrar dinledim. Aklımda ardı arkası kesilmeyen sorularla mücadele ederken mail sayfama düşen o mesaj beni bu makaleyi yazmaya ve sizlerle paylaşmama vesile oldu. Çocuğu olmayan ve asla olmayacak bir anneden geliyordu o mail. Maili metnin birçok yerini keserek makalemin sonunda paylaşacağım. Habere gelince, etik olmadığı için isim, şehir, v.s ilgili detayları vermeyeceğim lakin izlediyseniz ki çoğunuz izlemişsinizdir muhakkak anımsayacaksınız.

 Haber aynen şu; Annesinin hamile olduğu dönemde uyuşturucu kullanması nedeniyle bağımlı olarak dünyaya gelen bebeğin velayetinin anne ve babasından alınması için bebeğin anneannesi Cumhuriyet Başsavcılığı dava açtı. Bebeğin anneannesi, çocuğun velayeti için başlattığı hukuk mücadelesini kaybetmişti. Mahkeme; ebeveynleri sağ ve reşit oldukları gerekçesiyle çocuğun velayetini anneanneye vermedi. Akabinde tekrar Cumhuriyet Başsavcılığı, çocuğun velayetinin anne ve babasından alınması için dava açtı. Anne ve baba tedavi görmek üzere hastaneye yatırıldıktan bir gün sonra kaçtı. Çocuğun velayetini almak isteyen anneanne 1,5 yıl önce mahkemeye başvurmuştu. Anneanne dilekçesinde uyuşturucu bağımlısı olduklarını, kızının tüm uyarılarına rağmen hamileliği döneminde de uyuşturucu kullanmaya devam ettiğini anlatarak, "Torunum bağımlı doğdu. Tedavisi sürüyor, düzenli kontrole götürüyorum. Basın aracılığıyla yaptığımız yardım çağrısını yetkililer duydu. Kızım ve kocasının, tedavi olmaları için Alkol ve Madde Bağımlıları Tedavi Merkezi'ne yatışları yapıldı. Ancak hastanede sadece bir gece kaldılar" dedi. Görülen davada anneanne, torununun uyuşturucu bağımlısı olan bir aileyle yaşaması halinde bağımlı olacağını belirterek, velayetin davalılardan alınarak kendisine verilmesini talep etti. Anneanne torununa iyi bir gelecek hazırlamak istediğini belirtti. Ancak TALEP KABUL EDİLMEDİ. Mahkeme, geçen ay verdiği kararla, anneannenin talebini reddetti. Mahkeme gerekçeli kararında, 'küçük çocuğun anne babasının reşit olduğunu, velayet hakkını kullanamayacakları yönünde herhangi bir hak ve ehliyetten yoksun olma durumunda bulunmadıklarını' belirtilerek, "Velayet altındaki küçüğe vasi tayin edilemeyeceğinden talebin reddine karar verilmiştir" dedi.

BAŞSAVCILIK DAVA AÇTI, ANNE VE BABA HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILDI

 Sulh Hukuk Mahkemesi'nin bebeğin velayetinin anne babasında bırakılması yönündeki kararın ardından Cumhuriyet Başsavcılığı, kolları sıvadı. Başsavcılık, küçük çocuğun velayetinin anne babasından alınması için dava açtı. Cumhuriyet Başsavcılığında yapılan açıklamada Cumhuriyet Başsavcılığımızın talebi üzerine velayetin anne ve babasından kaldırılması için davası açılmıştır. Ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığımızın talebi sonrası Nöbetçi Çocuk Mahkemesi tarafından korunmaya ihtiyacı olan bebek hakkında 'Acil Koruma Kararı' uygulanmasına, ilgili yönetmeliğinin 7/1 maddesi gereğince Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nce gerekli önlemlerin alınmasına, bebeğin anneannesi bakımında bırakılması şeklinde koruyucu tedbir kararı verildiği anlaşılmıştır. Ayrıca, uyuşturucu kullandıkları iddia edilen anne baba hakkında Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlal Suçu'ndan re'sen soruşturma başlatılmıştır" denildi. İnanılmaz mücadele eden anneanne artık çok mutlu.

Bu haberi sizinle neden paylaştım eminim çevrenizde yıllardır bebeği olmayan aileler vardır şükrü, sabrı, imkânsızı en dibine kadar yaşamış ailelerden bahsediyorum. Yıllarca çocuğum olsun hayalleriyle gitmediği hastane çalmadığı doktor kapısı, uygulatmadığı tedavi kalmamış bana bu hususla ilgili gelen maillerin haddi hesabı yok. Acı, gözyaşı, özlem, hasret, buram buram kokuyor burunlarında. En acısı da ne biliyor musunuz? Umut hiç olmamasına rağmen asla umutlarını yitirmemiş olmaları. Bu bilinçsiz anne baba haberinden sonra öyle bir mail aldım ki inanın sabahlara kadar uyumadım. Keşke Aslı Hanım diyordu keşke… O benim evladım olsaydı pamuklara sarardım bırakın bağımlı dünyaya getirmeyi esen rüzgâr da bile durmazdım ki hasta olmasın diye. Sıkıca sarılır doyasıya öperdim. Büyüdüğü her anı fotoğraflardım. Sonra gerçekler gelir aklıma hayat bu kadar mı zor bu kadar mı acımasız senin asla yavrun olmayacak kendine gel kızım derim. Bu eğitimden yoksun, evliliğin, evlat sahibi olmanın bir tek harfini kendine yakıştıramadığım insan müsveddelerine kinim çok büyük Aslı Hanım. O anneannenin de ellerinden öperim ki şuan bu satırları okuyanların sesi olmuş helal olsun dedim. Bizde Uzun bir süredir bebek sahibi olmak için uğraştık Aslı Hanım. Hem bende hem de eşimde sorun olduğu için her denememizde sorunlar yaşadık ve artık pes ettik. Çünkü psikolojik olarak her kaybediş insanı dibe çökertiyor ve çıkmak için uğraşıyorsun. Düzeldikten sonra tekrar deniyorsun. Yine umutlar yine heyecanlar, öneriler, dualar… Ama sonu yine hüsran olunca başa dönmek artık yordu. İleri Tıp %2 ihtimalimiz olduğunu söyledi. Biz bu ihtimali yakalamak istedik. Ama o ihtimal bizi gelip bulmadı.  Ben bunları yazdım size sahiden o bağımlı anne babayı linç etmek geldi içimden affedin. Sadece çocuk sahibi olamayan insanların psikolojisini ve neler yaşadıklarını bu haberi okuduktan sonra sizinle paylaşmak istedim. Şu anda neler yapıyorlar? Karamsar gözüktüm farkındayım ama artık çocuk yapmamız mümkün değil.

Bende o mübarek anneannemizin ellerinden öper önünde saygı ile eğilirim. Akabinde Cumhuriyet Başsavcılığını örnek ve emsal davranışınsan mütevellit kutlarım. Sonuç olarak velayeti anneanne almış gözüyle bakıyorum artık. Birde diğer taraftan mail kutuma düşen o mesaja gelince çok uzun ve kendini sürekli çocuğu olmuyor diye suçlayan bir anne vardı. Ben çoğunu kestim. Evet, Birçok kadın için çocuk sahibi olmamak hiç iyileşemeyen bir yara gibi. Konuştuğum onca kadınla aynı sonuca vardım, istedikleri son şey birilerinin onlara acıması. Kendinizle başbaşa kaldığınızda, aklınızdan bin türlü düşünce geçiyor, suçluluk, isyan, ceza ve hüsranla karışık duygularla kendinizce bir iç hesaplaşmaya girişiyor olabilirsin. Yapmayın bunu. Lütfen suçu kendinizde arayıp yine kendinizi cezalandırmayın. İsterseniz şöyle düşünün, henüz dünyaya gelmek istemiyor. Gün gelip doğum yaptığınız gün ki ben buna inanıyorum anlayacaksınız ki; biz sadece hayata gelmeleri için vesileyiz, o kadar.

Bunları söylemek nafile ama hiçbiri sizin hatanız değil ve siz elinizden geleni yaptınız, lütfen bunu aklınızdan çıkarmayın. Sizin de böyle etrafınızda var mı psikolojik olarak yanlarında olabiliyor musunuz? Hikâyeleri çok mu zor? Ne olur destek olun onlara acımadan, rencide etmeden, yüreklerini incitmeden…