“Rusların, Gürcülere nasıl cevap verdiğini de merak ettim. Gaşelşiladze’ye bu konuyu sordum. ‘Siz, gelin askerlerinizi bu dönem içinde çekin!’ dediğinizde nasıl karşılık veriyorlar? Gazelşiladze şöyle cevapladı:

     “ ‘Siz ne diyorsunuz?’ diyerek görmezden, duymazdan geliyorlar. Bir çekilme takvimi yapalım dediğimizde de peki deyip hiçbir zaman bu konuda masaya  oturup net bir cevap vermiyorlar!” (a.g.m.)

     Türkiye de; Kuzey Irak’ta olup bitenlere ABD’nin her dikkatini çekişte; ABD’i aynen Rusların Gürcülere verdiği cevaplar türünden aynı yanıtları vermiyor mu?

     “Her türlü farklılığı ayrışma sebebi sayarak, bölünmüş parçalanmış ve her birinin kendi kaderini tayin hakkı adına özgürlük talebinde bulunarak, Türk Devleti’nden ve Milleti’nden kopma arzusuna girmiş ve birbirine düşman topluluklara dönüşmüş bir Türkiye hâline geldiğimiz zaman AB, bizi ancak kabul çizgisine yaklaşabilir, gözükebilir!” (Ahmet Çakar, Ortadoğu, 7. 10. 2004)

     AB’nin de istediği böyle bir Türkiye değil mi?

     Uyuyan fitne yılanını, bunun için uyandırmıyorlar mı?

     Niyet bozuk olduktan sonra, bahaneler bulmak çok mu zor?

     Nitekim o gibiler, köşeye sıkıştıkça öküz altında buzağı aramıyorlar mı?

X

     AB hakkında can alıcı bir tesbit ve teşhis ise şöyle:

     “Biz bir yerde Cumhuriyet tarihinin çapakları ile hesaplaşmayı AB üyeliğine endekslemek gibi bir yanlış hesabın içine girdik. Hesaplaşma lüzumu açık da, bu işi AB aracılığı ile yapmak yanlış. Meselâ...’Türbanı AB çözecek!’ yaklaşımını ele alalım; AB’nin çözdüğü bir yasak...Türkiye’nin problem algılama ve çözme gücünü sekteye uğratır. Millî hayatınızı AB mevzuatı ile idame ettirebilecek misiniz? ‘AB’nin mevzuatı liberal, içine bizim dinî ve millî hayatımız haydi haydi sığar.’dan bir gelecek vizyonu çıkmaz. O zaman adama ‘Biz bu millî mücadeleyi vaktiyle niçin yapmıştık?’ diye sormazlar mı?

     “...Bizi topyekün bir kütle olarak kendi aralarına asla kabul etmeyeceklerdir ve kuvvetle muhtemeldir ki, üyeliğe kabul ettiklerinde biz en az üç-beş parçaya bölünmüş; hazmı kolay, gelecek vizyonunu kaybetmiş ve kimliğini ‘Türk’ kelimesine nisbetle tariften kaçınan bir yığın hâline gelmiş olacağız! Mâzallah!” (A. Turan Alkan, Zaman 11. 10. 2004)

     Nitekim: “Berlin’de düzenlenen bir toplantıda Türkiye’deki federasyon tartışılıyor!” (Hikmet Çetinkaya, Cumhuriyet 6. 10. 2004)

     “Aslında ‘Federasyon tartışması’ Kamu Reformu’nun getirdiği ‘Bölge Meclisleri’ öngörüsüyle örtüşüyor!” (a.g.m.)

X

     Velhasıl AB’nin:

     Görünür yüzü, ak mı ak!

     Bir de görünmeyen arka yüzüne bak! 

     Kapkara, tam bir tumturak!

     Ne dersiniz, Türkiye’de sevgili okur;

     Menfî Batı’nın bu sinsi, gizli ve plânlı;

     Gelişmelerine, yok mudur diyecek: “Dur” ?