Bahar geldi, Yaz yakın, tohumlar filizlendi.
Yosun sardı taşları, bizi saran olmadı.
Nice dalgalar gördük, azametli rüzgarlar; 
Aynı kıyıya, dağa kazık çakan olmadı.

Ne ekim var ne hasat , boş kaldı seranderler*;
Keyf peşinde koşan çok,  bize koşan olmadı.
Bitmedi gaileler*, bulundu bahaneler; 
Vaktinde sıla eden, bizi soran olmadı. 

Kökten dala su yürür, çiçek meyveye durur; 
Olgunlaşanlar düşer, dalda kalan olmadı.
Harcandı, koşa* koşa, eldeki, etekteki; 
Ne tamahtan vazgeçen ne de doyan olmadı. 

Haddi, nisabı* yoktu ızdırabın, kederin;
Arş’a değdi figanlar; yerde duyan olmadı.
Şu veya bu şekilde, eşitleniyor herkes; 
Ölüm meleği; makam, para, mevki sormadı.

Karayipler, Maldivler, biraz Paris ve Londra
Fırsat hep o fırsattı  ; kimse evde kalmadı.
Korona kırbacıyla hizaya durdu dünya
İnsanlık göz hapsinde, çoğu evden çıkmadı. 

Fırsatlar gelip geçer, pişmanlık paha etmez; 
Göçüp giden günleri tekrar gören olmadı.
Gelin, çok geç olmadan, dağlayın gönlümüzü; 
Menzile erenlerden geri dönen olmadı. 
(Canfer Balçık; 10.04.2020)
*serander: Dört direk üzerine oturtulmuş, daha ziyade erzak deposu olarak kullanılan ahşap yapı.
*nisap: ölçü
*gaile: dert, sıkıntı
koşa: avuç dolusu