Bu karanlık yanımızla bütünleşmemiz, onun engelleyici ve yıkıcı etkisinden kurtulmamızı, kabul edemediğimiz yanlarımızı gizlemek için kullandığımız maskelerde kısılıp kalmış yaşam enerjimizin serbest kalmasını sağlar. Karanlık yanımız bize verecek büyük armağanlara da sahiptir. O bize öğretmek, yol göstermek ve tüm benliğimizi sunmak için mevcuttur.
Bu yüzden ben hiç vazgeçme sözcüğünü kullanmam. Bu yüzden, sevinç içinde hayatın, sevginin, dünyanın güzelliklerinin, varoluşun sonsuz mutluluğunun tadını çıkart diyorum; her şeyin tadını çıkart. Düş olanı gerçeğe dönüştür. Bu kıyıyı öteki kıyıya dönüştür, yeryüzünü cennete dönüştür.
Ve sonrasında dolaylı olarak bir nevi vazgeçiş gerçekleşir. Ama bu olur, sen yapmazsın. Bu bir eylem değil, oluştur. Aptallığından vazgeçmeye başlarsın; tembellikten vazgeçmeye başlarsın. Anlamsız kişilerden vazgeçersin. Varlığına faydası olmayan işlerden vazgeçmeye başlarsın. Gelişmenin mümkün olmadığı yerlerden vazgeçersin. Fakat ben onu vazgeçiş olarak adlandırmıyorum, ben ona anlayış, farkındalık diyorum.
Şayet elinde elmas olduğunu düşündüğün taşları taşıyorsan sana taşlardan vazgeç demeyeceğim. Ben sadece “Dikkatle tekrar bak!” diyeceğim. Sen kendi kendine onların elmas olmadığını görürsen onlardan vazgeçmene gerek var mı?
Onlar kendiliğinden ellerinden düşüverecektir. Aslında hala onları taşımak isteyecek olursan büyük bir gayret sarf etmen gerekecek. Hala onları taşımak istersen büyük bir irade göstermen gerekecek.
Fakat bir kez onların değersiz, anlamsız olduğunu gördükten sonra onları fazla uzun süre taşıyamayacaksın; onları fırlatıp atacaksın.
Ve bir kez ellerin boş kaldığında, gerçek hazineleri arayabilirsin.