GERÇEK BİR BEKA SORUNU: AFGAN GÖÇLERİ

Abone Ol

Sevgili dostlar son günlerde tam anlamıyla anlaşılamayan veya anlaşılmak istenmeyen büyük bir sorundur Afgan göçleri… Özellikle de dağınık ve başıboş bir şekilde ülkemize rahatlıkla giren Afganlar konusunda bazı tehlikeli ve milli güvenlik sorunu olacak çok hadise var. Bu hususları; terör, organize çete, uyuşturucu gibi başlıklar ile toplamak mümkündür.

Afganların bu kadar kolay ülkemize gelişi bazı bölgelerimizde yoğunlaşırken, İstanbul ilimizin bazı ilçelerinde tehlikeli bir oluşumun varlığı şeklinde devam etmektedir. Özellikle de başta Zeytinburnu olmak üzere, Esenyurt, Fatih, Esenler, Küçükçekmece, Bağcılar gibi ilçelerimizde bu manada  büyük sıkıntılar oluşturmaktadır. Bu mahallelerde çete gibi gayri meşru oluşumlar ile diğer bazı Afganlara ve göçmenlere karşı haraç ve gasp yapılmaktadır. Bununla beraber sınırlarda bazı noktalardan çoğu Afgan kontrol edilmeden elini kolunu sallayarak geçtiği için uyuşturucu gibi (Eroin, Afgan sakızı) maddeleri de bulundukları yere rahatça getirebiliyor. Şuan Zeytinburnu ve Esenyurt gibi ilçelerde inanılmaz bir şekilde uyuşturucu ticareti dönmektedir. Üstelik ayrıca bazı Afgan dükkanlarında bu aralar pirinç çuvalları dükkanlarda dikkat çekmektedir. Bana gelen bilgiler de bu çuvalların içinde uyuşturucu ve kara para saklandığı iddiaları vardır. Hatta açtıkları bazı restoranlar da el altından bu pis işlerin yapılması da dikkat edilmesi gereken bir husustur. Umarım bu konulara dikkat edilir...

Bunun yanı sıra Afgan göçlerinin yarın öbür gün oluşacak bir kaos iç savaş ortamında da rol oynayacağı hususu gayet önem teşkil etmektedir. Kitleler halinde gelen Afganların yaş oranı 20 ile 35 arasında değişmesi de bu göçlerde dikkat edilmesi gereken bir unsurdur. Aile şeklinde bir göç yaşanmamaktadır. Madem ki Afganistan’da Taliban sıkıntısı var ve ondan dolayı da bu göçler yaşanıyor, neden o zaman ailesini de alıp gelmiyorlar işte burası tam bir soru işareti! Üstelik gelen Afganların arasında Taliban yanlısı, Taliban’ın yetiştirdiği özel adamlar da var. Bunlar Gayri Nizami Harp taktiklerini bilen ve olası bir iç isyanda veya Taliban’dan gelecek emir doğrultusunda harekete geçecek hücreler oluşturmaktadır. Gladyo tarafından da desteklenen bu hücreler İstanbul’un bazı bölgelerinde eğitim kampları bile oluşturmuş durumdalar. Suriye, Irak, Libya gibi ülkelerde yaşanan iç savaşta bir anda ortaya çıkan Yabancı Savaşçılar hususunu bu noktada iyi anlamak lazımdır. Ülkemizde de Gladyo tarafından planlanan karanlık savaşta bu sözde mülteci özde yabancı savaşçı olan terörist unsurlara karşı dikkatli olunmalıdır. Kurumlarda da bu göç konusunda bazı kişiler zafiyet içindedir. Bununla ilgili de yüzlerce örnek var. Yarın öbür gün Afganistan’daki kuvvetlerimize karşı Taliban üzerinden yapılacak saldırı ve Allah göstermesin vereceğimiz şehitler olursa, İstanbul başta olmak üzere bazı bölgeler de büyük sokak olayları çıkması kaçınılmazdır. Küresel Güçlerin en önemli istediği ortam da budur.

Bunun yanı sıra bugün Zeytinburnun’da duymuş olduğum bir hadise de beni çok üzdü. Bir tane Afgan, 9 yaşında küçük bir kız çocuğuna tecavüz ederek çocuğu hastanelik etmiş. Bu tarz cani ve sapkın bazı olayların da basına çıkmaması ilginç! Halbuki bugün duyduğum bu tarz bir olayın örnekleri çok… Ayrıca gelen Afganların bazılarının da burada Vahhabi anlayışıyla kurmuş olduğu bazı sözde mescit özde kendilerine eleman yetiştirme olarak kullandığı yerler de var. Buralardaki yapılanmaların da kaynak parası uyuşturucuya dayanmaktadır. Şuan ev değil, bina satın alıyorlar. Teşkilatlandıkları yerlerin başında da yine Zeytinburnu geliyor. Zeytinburnu şuan küçük Kabil gibi! Gelen Afganların en tehlikeli grubunu ise Peştunlar oluşturmaktadır. Burada Peştunlara ayrı bir parantez açmalıyız. Peştunların kavgaları bile farklı! Yaptıkları kavgalarda bile direk karşısındakinin boğazına veya vücudundaki herhangi bir yere öldürücü darbe yaptıkları emniyet kayıtlarında da mevcuttur.  Peştunlara çok dikkat edilmelidir…  

Ayrıca belirtmem gereken önemli bir husus da; General Raşid Dostum yanlısı bazı Afganlar ise gerçekten Türkiye’ye bağlı ve bu saydığımız kişilerden farklı. Bu tarz olan Afgan dostlarımız zaten burada yerleşik düzende olan kişilerdir. Türk Devletine sadık olan herkesin yeri ayrıdır…

Bu arada edindiğim bazı bilgilerde de Afgan mülteci konusunda inanılmaz başka zafiyetlerin olduğu tespitine vardım. Örneğin: Emniyet kuvvetleri tarafından yakalanan kaçak mülteciler işlemleri yapıldıktan sonra İl Göç İdaresine haber verilerek, emniyetten nakilleri yapılıyor. Bu süreçte İl Göç İdaresi de kaçak durumdaki bu Afganlara bir kağıt vererek 15 gün içinde ülkeyi terk etmeleri gerektiğini belirtiyorlar. İşin hayret verici tarafı da burada saklı… Zaten kaçak durumda olan bu mülteciler tekrardan bir kısır döngü ile birkaç gün sonra yeniden aynı yakalandıkları yerde tekrar yakalanıyorlar ve ceplerinde de İl Göç İdaresinin vermiş olduğu bu kâğıtlar çıkıyor. Gerçekten bu olay da trajikomik bir hal alıyor. Tabi ki emniyet güçlerimizin bu konuda eli kolu bağlanıyor. Bu kısır döngüyü kaldıracak daha önemli ve kesin yaptırımlara ve de uygulamalara ihtiyaç vardır. Umarım bir an önce Devlet bu konulara daha güçlü ve caydırıcı bir şekilde el atarak bu Milli Güvenlik Sorununu kökten çözer. Yoksa çok büyük bir tehditle karşı karşıya kalacağız. Bu mülteci hadisesi masum bir hadise değildir.