“Bizim en değer verdiğimiz zenginliğimiz, bağımsızlığımızdır.”

Nazarbayev

TÜRK EĞİTİM-SEN’in geleneksel konferanslar dizisinin geçen haftaki konuğu Doç. Dr. KÜRŞAT ZORLU’ydu. Konferansın konusu “TÜRKİYE ve TÜRK DÜNYASI” ydı.

M. KEMAL SALLI

TÜRK EĞİTİM-SEN’in geleneksel konferanslar dizisinin geçen haftaki konuğu Doç. Dr. KÜRŞAT ZORLU’ydu. Konferansın konusu “TÜRKİYE ve TÜRK DÜNYASI” ydı.

TÜRK EĞİTİM-SEN’in Üsküdar’daki merkezindeki geniş katılımlı konferansında Doç. Dr. Kürşat Zorlu bu konferansında dinleyicilere Türk Dünyası’n, Kazakistan’ı ve bilge Lider Nursultan NAZARBAYEV’i anlattı.

Türk Dünyası’nın geleceğinin şekillendirilmesine önemli katkılar sağlayacak olan genç akademisyenlerimizden Doç. Dr. Zorlu, Nursultan Nazarbayev’i konu alan konferansının başlangıcında, güncel konulara değinerek, Türkiye’nin sınır güvenliği, toprak bütünlüğü açısından çok ciddi bir tehdit haline gelen ve Türkiye’yi güney sınırları boyunca kuşatarak Ortadoğu coğrafyasından tecrit etmeyi hedefleyen gelişmeleri ve Türkiye’nin bir devlet refleksiyle gerçekleştirdiği operasyonlara değinen Doç Dr. Zorlu, “Türkiye bu problemi bugünlere gelmeden -gelmesine izin verenler ayrı bir değerlendirme konusu olmakla beraber- daha kolay hâlledebilecekti” dedi. Doç. Dr. Zorlu, bugün gelinen noktada, Türkiye’nin bu operasyonu yapmasının Türklüğün varlığı açısından çok büyük önem taşıdığını ve ilerleyen aşamaları çok dikkatli hesaplanarak mutlaka yapılması gerektiğini söyledi.

Konuşmasına Nursultan Nazarbayev konusuyla devam eden Doç Dr. Zorlu, Nazarbayev’in bir fabrika mühendisliğinden başlayarak, bilinçli ve kararlı adımlarla Kazakistan Cumhurbaşkanlığına uzanana yolda belli bir hedefe yönelik tırmanışını önemli satırbaşlarıyla anlattı. Kazakistan’ın, bağımsızlığını kazandığı 1991 yılından bugüne, siyasi ve ekonomik alanlarda gerçekleştirdiği başarılarla hepimizi gururlandıran bir seviyeye geldiğini belirten Zorlu, o günden bugüne yoksulluk oranını 13 kat azaltan, işsizliği yüzde 4,9 gerileten ve 1 Ocak 2018 itibarıyla öğretmenlerin hayat standardını yükseltmek amacıyla öğretmen aylıklarına yüzde 30 zam yapan Kazakistan’ı, aynı dönemde bağımsızlığına kavuşmuş Türkistan cumhuriyetleriyle karşılaştırdığımızda gördüğümüz olumlu farkı, Nursultan Nazarbayev’in liderliğinde aramak gerektiğini söyledi. Bir liderde olması gereken özellikleri kişiliğinde toplayan ve hedefleriyle büyüyen Nazarbayev’in, Kazakistan’ın kuruluşundan itibaren uyguladığı ulusal ve uluslararası programların bunun kanıtı olduğunu belirten Zorlu, bunun AGİT Dönem Başkanlığı, İslam İşbirliği Teşkilatı Başkanlığı, Kazakistan EXPO 2017 gibi birçok somut örneklerinin olduğunu belirtti.

ZORLU HOCA NELER ANLATTI?

Ahi Evran Üniversitesi öğretim üyesi ve Vatan gazetesi yazarı Doç. Dr. Kürşad Zorlu özetle şunları söyledi: 

“Nursultan Nazarbayev isminin artık Türkiye’de pek çok kişi tarafından bilinen önemli bir marka haline geldiğini söylesek yanlış olmaz. Geçen yıl sosyal medya üzerinde yaptığım bir saha araştırmasında Türk Dünyası’yla ilgili anahtar kavramlar arasında en çok kullanılan ismin açık ara Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev olmuştu. Elbette bu değere temel oluşturan ciddi sebepler vardı. 

Belki de en önemlisi hedeflerini sürekli büyüterek ülke sınırlarını aşan bir vizyon ortaya koyması… Öyle ki 1990’lı yıllarında başında kimi uzmanlar ülkenin ne kadar süre bağımsız kalabileceğini sorgularken şimdi ülkenin bağımsızlığı bölge istikrarının olmazsa olması durumuna geldi. 

1998 yılında başkentin Almatı şehrinden küçük bir kasaba olan Akmola’ya taşınması kararı alındığında büyük eleştiriler gelmişti; “nasıl olacak?” sorusu sorulmuştu. Bugün o bozkırda Astana adında görkemli bir şehir yükseldi; milletin geleceğe güvenle, umutla bakmasını sağlayan eşsiz bir ideal haline dönüştü. Artık Avrupa’nın, Avrasya’nın, İslam Dünyası’nın önemli etkinlikleri Astana’da yapılıyor. 

Bugün bir resmi ziyaret kapsamında Türkiye’ye gelen Nazarbayev, yaklaşık 30 yıldır, Türk Dış politikasında da özel bir yerde duruyor. Gerek ikili gerekse Türkiye’nin diğer bölge ülkeleriyle ilişkilerinde kritik etkilere sahip... Türkiye-Rusya ilişkilerinin onarılmasında oynadığı rol kamuoyunda geniş yer bulmuştu. Nazarbayev’in liderlerle birkaç kez yaptığı görüşmelerle diyalog zemini pekiştirilmiş ve mektubun ulaştırılması sonrasında mutabakat sağlanmıştı. 

O günlerde yine bir ziyaret kapsamında Türkiye’ye gelen Nazarbayev bizzat bana şöyle demişti: 

“Şimdi sırada Türkiye ve Özbekistan arasındaki ilişkileri güçlendirmek var.” 

Gerçekten de böyle olmuştu. Kısa bir süre sonra Özbekistan’ın yeni Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ile birlikte Türkiye burada da olması gereken bir süreç yakalamıştı. Ardından dünyanın yakından takip ettiği Astana süreci geldi.  Suriye konusunda Türkiye, Rusya ve İran’a birliktelik zemini sağlayan “Astana Zirveleri” Nazarbayev’in stratejik hamlelerinden biriydi. 

Böylelikle kendi dış politikası için önem arz eden ülkeleri buluşturmuş ve Astana ismini tüm dünyayla tanıştırmayı başarmıştı. Nazarbayev Türk dünyasında durağan geçen ara dönemlerde bu alanı hep diri tutan ve umut aşılayan konumundan hiç vazgeçmedi. Geçtiğimiz günlerde altıncısı düzenlenen Türk Konseyi’nin kurulma teklifi de ondan gelmişti.

Birkaç aydır Kazakistan’da tarihi bir gelişme daha yaşanıyor. Ülkenin Güney Kazakistan eyaleti Nazarbayev’in buyruğu ile Türkistan olarak değiştirildi. Bu süreci Astana’nın kuruluşuna benzetmek mümkün. Zira Türkistan 100 bin nüfuslu eski bir şehir. 

Bir bölge merkezi haline getirildiği için çok bir bütçe ayrılacak ve konutlar, oteller, iş merkezleri, sembol yapıtlar inşa edilecek. Geçen hafta Türkistan’daydım. Gerçekten tatlı bir heyecan var. İnsanlar şimdiden her şeyi bu sürece göre ayarlıyor. Devlet kurumları buraya taşınıyor. Şehirde her şey değerleniyor. Neredeyse herkesin Kazakça konuştuğu bu bölge Türkiye için de son derece önemli. Çünkü Türk ve İslam Dünyası’nda büyük anlamları olan Ahmet Yesevi’nin türbesi ve Uluslararası Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi burada.

İşte böyle bir süreçte, iki ülke ilişkilerine yeni bir ivme kazandıracak etkinlikler önem kazanıyor.”