Riyad’daki taht kavgasının sertleşmesinin asıl nedeni, Veliaht Prens’in Rothschildler’in yönledirmesiyle çıktığı Asya turunda Pakistan, Hindistan ve özellikle Çin ile yaptığı anlaşmalardı. 

Prens Selman, Çin’de de çok sıcak karşılanmıştı. Petrol konusunda garanti veren Muhammed bin Selman’ın Çin’den en önemli isteği, nükleer silah üretme teknolojisiydi. Veliaht Prens Çin’in, ülkesinde, nükleer silah üreten bir tesis kurmasını istemişti.. 

Pakistan’ın Gvadar limanında büyük bir üs kuran, Yeni İpek Yolu’nu İran üzerinden Ortadoğu’ya ulaştırmaya, Suriye’nin yeniden imarı konusunda oluşacak pastadan en büyük dilimi kapmaya hazırlanan Çin’in, Veliaht Prens’in teklifine hayır demesi mümkün değildi. 

Prens Selman’ın Asya turunda yaptığı anlaşmalar, dünya barışı açısından çok tehlikeli gelişmelerdi. 

Veliaht Prens’in, Kral Selman’ın Mısır ziyaret sırasında yönetimde yaptığı değişiklikler nedeniyle, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile babası  arasında büyük bir gerginlik yaşanmasına neden olmuştu. İsrail merkezli Makorrishon haber sitesine göre, Prens Selman kendisine suikast düzenleyen kardeşi Bender bin Selman’ı tutuklatmıştı.

M.KEMAL SALLI

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz ile oğlu Veliaht Prens Muhammed bin Selman arasında uzun zamandır sürmekte olan “soğukluk”, sonunda gazete manşetlerine yansıdı. Bütün dünya medyasında ana gündem, Suudi Arabistan Başkenti Riyad’da, baba ile oğul arasında yaşanan taht kavgası. Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın babasını, “bir şekilde” siyaset sahnesinin dışına savurma hazırlıkları yaptığı konuşuluyor. 

İngiliz Guardian gazetesinin gündeme taşıdığı taht kavgası, Suudi Arabistan’la sınırlı bir olay değil. “Suudi Arabistan’da reform” haberleriyle başlayan gelişmeler, arka plandaki dinamiklerin yönlendirmesiyle hızla gelişti ve küresel barışı tehdit eden boyuta ulaşıverdi. 

Suudi Arabistan’daki taht kavgasından söz açtığımızda, arka plandaki dinamiklerin birer küresel aktör olması nedeniyle, konuyla ilgili olarak birçok parantez açmak durumunda kalıyorsunuz. Çünkü, birbirinden bağımsızmış gibi görünen bazı gelişmelerin arka plan irdelendiğinde, birbirinin devamı oldukları görülüyor.

Pentagon ile Rothschild Ailesi arasında bir denge unsuru olarak görülen Kral Selman bin Abdülaziz ile oğlu Veliaht Prens arasındaki “soğukluğun” Kaşıkçı cinayeti sonrasında giderek derinleştiği konuşuluyordu, ama sürtüşme çok daha önceleri başlamıştı. 

PRENS SELMAN VE KAŞIKÇI CİNAYETİ

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman Arap dünyasının etkili isimlerinden biriydi. Suudi Arabistan tahtında babası oturuyordu, ama ülkenin yönetimi bütünüyle Prens Selman’ın elindeydi. Birleşik Arap Emirlikleri Prensi Muhammed bin Zaid ile birlikte Arap dünyasının geleceğini belirleyen kararlar alabiliyor ve uygulamaya koyabiliyorlardı.

Veliaht Prens Selman’ın adını, göreve geldiği ilk günlerde, Suudi Arabistan’ın yönetiminde söz sahibi olabilecek isimleri ve iş adamlarını lüks otellere hapis ederek,  servetlerini bağışlamaya zorlamasıyla gündeme gelmişti. Prens Selman’a muhalefet edebilecek ne kadar akrabası ve iş adamı varsa, hepsi de sahip oldukları servetlerinden vazgeçmek karşılığında konuldukları beş yıldızlı hapishanelerinden canlı çıkabilmişlerdi. Oğlunun bu atakları, Kral Selman’ı kaygılandırıyordu. 

Veliaht Prens, gerçekleştirdiği operasyonlarla, kısa sürede, Arap dünyasının tartışmasız tek hakimi olmuştu. Prens Selman’ın özellikle petrol zengini Müslüman Arap ülkelerini hakimiyeti altına alması, ilk günlerde ABD’nin çok hoşuna gidiyordu. Petrol zengini kral ve emirlerle tek tek uğraşmaktansa, bir tek Prensle muhatap olmak ABD yöneticilerinin işine geliyordu.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’la yakından tanışmamız, Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’da, Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda katledilmesi sonrasında oldu. 

Pentagon şahinleri, yeni dünya düzenini hayata getirirken, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ile birlikte yürümek istiyordu, ama Prens Selman’ın kafasında çok başka planlar vardı. ABD’nin, Arabistan petrol devi ARAMCO ve Suudi Arabistan’ın geleceğine ilişkin hesapları genç prensi ürkütüyordu. İngiltere üzerinden Rothschild Ailesi ile görüşmeler yapan Veliaht Prens, Pentagon’un yörüngesinden kurtulabilmenin yollarını arıyordu. Pentagon ve CIA da, Prens’in bu arayışlarını yakından izliyordu. 

ABD PRENS SELMAN’I NEDEN GÖZDEN ÇIKARMIŞTI?

Sonunda Pentagon, geçtiğimiz Eylül ayında Londra’da, Rothschildler’le ARAMCO konusunda kapsamlı görüşmeler yapan Prens Selman’ı defterden silmeye karar verdi. Selman’ın gücü acil olarak budanacak, siyaset sahnesinin dışına savrulacaktı. Bunun için de, Prens Selman’ın yalnız Arap Alemi’nde değil, tüm dünyada itibar erozyonuna uğratılması gerekiyordu.  

Prens Selman’ın, ARAMCO konusunda Rothschild Ailesi ile Londra’da masaya oturması, Cemal Kaşıkçı’nın bu pazarlığı ifşa ettiği gerekçesiyle Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda infaz edilmesi, Prens’in bu cinayetle ilişkilendirilerek imaj kaybına uğraması/uğratılması, Trump’ın “DAEŞ’ı yendik, Suriye’den çekiliyoruz” mesajları, sarı yeleklilerin Paris sokaklarını ateşe vermesi, 13 Şubat’ta ABD, İsrail ve Sünni Arap ülkelerinin katılımıyla gerçekleştirilen Varşova zirvesinde İran’a operasyon ve Belucistan konusunun gündeme gelmesi, Prens Selman’ın Rorthschildler’in yönlendirmesiyle çıktığı Asya turunda Pakistan, Hindistan ve Çin ile geniş kapsamlı anlaşmalar yapması küresel barış açısından çok ciddi gelişmelerdi.  

Bu süreçte tanık olduğumuz Kaşıkçı cinayeti, Saddam’ın gaza getirilerek Kuveyt’e sokulması, sonra da, “Bağımsız bir ülkeyi işgal etti” suçlamasıyla Batılı koalisyon tarafından tepelenmesine, ülkesinin işgal edilerek bölünmsine benzer bir büyük oyunun güncel versiyonu olarak değerlendirilebilir.”

TAHT KAVGASININ İÇYÜZÜ

Bütün bunları, yeri geldikçe defalarca yazdık, okudunuz.. 

Kaşıkçı cinayeti suçlamaları sonrasında, Prens Selman ile babası arasındaki görüş ayrılıkları giderek derinleşti. İngiliz Guardian gazetesinin de belirttiği gibi, Yemen savaşı dahil, baba-oğul arasında yaşanan bir dizi “huzursuzluk”, Kral Selman bin Abdülaziz’in Mısır ziyareti sırasında iyice su üstüne çıktı. 

Mısır’a, darbeci general Sissi ile başbaşa görüşmeler yapmak üzere gittiği Mısır’da kulağına bazı şeyler fısıldanmış olacak ki,  Kral Selman bin Abdülaziz, ülkesine dönmeden önce, kendisine eşlik eden bütün koruma kadrosunu değiştirme gereği duymuştu. Kral Selman, Riyad’a gönderdiği haberde de, Veliaht Prens’in kendisini karşılamaya gelmemesini istemişti. 

Riyad’daki taht kavgasının sertleşmesinin asıl nedeni, Veliaht Prens’in Rothschildler’in yönledirmesiyle çıktığı Asya turunda Pakistan, Hindistan ve özellikle Çin ile yaptığı anlaşmalardı. 

Bildiğiniz gibi, Prens Selman, Asya turunun ilk durağı olan Pakistan’a, çantasında 20 milyar dolarlık yatırım teklifiyle gitmişti. Rothschild sempatizanı olan Pakistan Başbakanı İmran Han bu tekliften çok memnun olmuş, görkemli bir törenle karşıladığı Veliaht Prensi kendi malikanesinde misafir etmişti. 

ABD, Hürmüz Boğazı kıyısında kurmayı planladığı Belucistan devleti konusunda Pakistan’ın zorluk çıkarmamasını, hatta bu oluşuma destek vermesini istiyordu. Kaşıkçı cinayeti ile ilişkilendirdiği Veliaht Prensi köşeye sıkıştırdığını sanan Pentagon, Prens Selman’ın İmran Han’a ABD’nin teklifini götüreceğini umuyordu. Fakat Prens Selman, Rothschildler’den ve Çin’den aldığı desteğe dayanarak, Amerikan’ın hedeflerini zora sokacak hamleler yapmıştı. 

PRENS SELMAN ÇİN’DEN NE İSTEMİŞTİ?

Prens Selman, Çin’de de çok sıcak karşılanmıştı. Petrol konusunda garanti veren Muhammed bin Selman’ın Çin’den en önemli isteği, nükleer silah üretme teknolojisiydi. Veliaht Prens Çin’in, ülkesinde, nükleer silah üreten bir tesis kurmasını istemişti.. 

Pakistan’ın Gvadar limanında büyük bir üs kuran, Yeni İpek Yolu’nu İran üzerinden Ortadoğu’ya ulaştırmaya, Suriye’nin yeniden imarı konusunda oluşacak pastadan en büyük dilimi kapmaya hazırlanan Çin’in, Veliaht Prens’in teklifine hayır demesi mümkün değildi. 

Prens Selman’ın Asya turunda yaptığı anlaşmalar, dünya barışı açısından çok tehlikeli gelişmelerdi.

Dönüş yolunda Hindistan’a da uğrayan Prens Selman’ın, onlara da benzer bir teklif götürdüğü biliniyor. Prens Selman’ın Asya turu, Pakistan ile Hindistan’ın savaş uçaklarıyla bir dalaşma yaşamasına neden olmuş, fakat Veliaht Prens’in itidal çağırısı etkili olmuş, iki taraf da Suudi yatırımlarını ürkütmemek için birbirlerine barış çubukları uzatıvermişlerdi. 

Prens Selman ile ABD arasında yaşanan sürtüşmenin burada noktalanmış olduğu elbette düşünülemez. Bölgesel ve küresel aktörler, hedeflerine vekalet savaşlarıyla yürümeye çalıştıkları için, bizler çoğunlukla sahnede oynananları görüyoruz ve gördüklerimize dayanarak değerlendirmeler yapıyoruz. Fakat sahnenin arkasında, yeni dünya düzeni bağlamında Pentagon, Çin, Rusya, Avrupa Birliği, petrol zengini  Ortadoğu ve Güney Amerika ülkeleri arasında büyük bir paylaşım savaşı yaşanmaktadır. 

ABD, Çin’in, kıtaları birbirine bağlayacak olan “Bir Yol Bir Kuşak” projesinin, yani Yeni İpek Yolu’nun hayata geçirilmesini engelleyemediği ya da kontrolü altına alamadığı takdirde küresel üretimin yönetimini bütünüyle Çin’e kaptıracağını ve bunun kendisi açısından çok olumsuz sonuçlar üreteceğini görüyor, biliyor. Çünkü, Yeni İpek Yolu konusunda Çin yalnız değil; dünya tarihinin akışın değiştirecek bu projeyi Rothschild Ailesi de destekliyor. 

Başlangıçta projeyi destekleyen İngiltere’nin hangi cephede yer alacağı, Brexit konusundaki kararıyla birlikte netleşecek. 

Daha önce de, küresel felaketler yaşamasına neden olmuş güçler, mavi gezegenimizi, 1914’lerde, 1935’lerde olduğu gibi bir felakete sürüklemekteler. 

Küresel aktörler arasında yaşanan sürtüşmeler gerçekten ürkütücü boyutlara tırmanmaktadır. Bu tehlikeli tırmanışın barışla sonuçlanmasını diliyoruz. 

Son haber: Veliaht Prens’in, Kral Selman’ın Mısır ziyaret sırasında yönetimde yaptığı değişiklikler nedeniyle, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile babası arasında büyük bir gerginlik yaşanmasına neden olmuştu. İsrail merkezli Makorrishon haber sitesine göre, Prens Selman kendisine suikast düzenleyen kardeşi Bender bin Selman’ı tutuklatmıştı.