Bütün dünya uluslar arası ilişkilerini telekonferanslarla sürdürürken, Pompeo, Kudüs’e bir resmi ziyaret gerçekleştirmişti. Konuşmaların ayrıntılarını bilemiyoruz, ama Çin’in İsrail Büyükelçisi Du Wei’nin bu ziyaretin hemen sonrasında hayatını kaybetmesi, Pompeo’nun Kudüs’te neler konuştuğu konusunda yeterli ipuçları vermektedir.

Anlaşılan o ki, hepimizi gönüllü mahkuma dönüştüren küresel salgının pik yaparak düşüşe geçmesi, önemli ölçüde, küresel ekonominin patronluğu konusunda, ABD ile Çin arasında yaşanmakta olan egemenlik mücadelesinin sonucuna bağlı olacaktır. Bir ilaç ya da aşı beklentisi içinde olanların, öncelikle bu mücadelenin biran önce son bulması için dua etmeleri gerekiyor. 

Trump’ın tepesini attıran Dünya Sağlık Örgütü’nün, “İnceledik, virüsün yapısına müdahale edildiğine ilişkin herhangi bir kanıt bulamadık” dediği bir ortamda, tıp otoritelerinin kalkıp da, “Covid-19 biyolojik bir silahtır” demeleri mümkün değildir. Fakat, koronavirüs salgının ardındaki dinamikleri görmek istiyorsanız ve özellikle “COVİD-19 SALGINI NE ZAMAN BİTECEK?” sorusunun yanıtını arıyorsanız, ABD Dışişleri Pompeo’yu izlemeye devam etmelisiniz.  

Covid-19 nedeniyle yaşanmakta olan ölümcül salgın söz konusu olduğunda hepimizin aklında şekillenen ilk soru hep aynı: “Ne zaman bitecek bu maskeli balo?” 

Yaşamaya mahkum olduğumuz ya da mahkum edildiğimiz bu “yeni normal” dolayısıyla hepimiz büyük bir bunalım yaşamaktayız. Vücut sağlığımız kadar ruh sağlığımız da olumsuz etkilenmekte. 

Bunaldık; “yeni normal” bütün alışkanlıklarımızı, ekonomimizi, sosyal yaşantımızı altüst etti. Bayramı bekleyen çocuklar gibi, bir aşı bir ilaç bir antikor müjdesi beklemekteyiz. Amerika’da virüsün sırlarını çözdüğünü söyleyerek, bir aşı müjdesi vermeye hazırlanan bir doktorun öldürüldüğü haberiyle sarsılıyoruz. Doktoru canına kıyan katilin de ölü ele geçirildiği haberi, bizlere, Başkan Kennedy’nin katledilişini hatırlatıyor. Başkan Kennedy’yi öldürdüğü söylenen sanık da mahkemeye getirilirken, “rahmetliyi çok seven biri tarafından” öldürülmüş, dosya kapatılmıştı. 

Küresel çapta bir salgına neden olan Covid-19’a bakış açımız ilk ortaya çıkışından beri pek değişmedi. “Komplo teorisyeni” olarak suçlanmayı göze alarak, tüm dünyada hayatın durmasına, insanların evlere kapanmalarına neden olan bu ölümcül salgının arka planında bir küresel egemenlik mücadelesinin yaşandığına inanıyoruz. 

İNFAZ ZİNCİRİ

Londra’da Rus ajanı baba kızın parkta infaz edilmelerinden başlayarak iz sürdüğümüzde, Rus Büyükelçisi Karlov’un Ankara’da, Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğunda, ünlü politikacıları ve işadamları için özel uçağında ve adasında lolitalı partiler düzenleyen ve bunları kayda alan işadamı Epstein’in New York’ta tutuklu bulunduğu hapishanede “intihar etmesi”, İngilizlerin son James Bond’u olarak anılan James Gustaf Edward Le Mesurier’in İstanbul Karaköy’deki evinde, DEAŞ Lideri Bağdadi ile Şii Kuşağı Komutanı İranlı General Kasım Süleymani’nin Bağdat’ta, “Covid-19’un etki mekanizmasını çözdüm” diyen  Pittsburgh Üniveristesi Tıp Fakültesü'nde görevli 37 yaşındaki doktor Bing Liu'nun Amerika’daki evinde, geçen gün de Çin’in İsrail Büyükelçisi Du Wei’nin Kudüs’teki evinde katledilmesini, birbirinden ve küresel çapta yaşanmakta olan salgından bağımsız gelişmeler olarak göremiyoruz.  

Aşırı karon salınımına bağlı olarak oluşan küresel ısınmanın dünyamızı çok olumsuz etkilemekte olduğu ve bu gidişatı küresel çapta bir doğal felakete yol açma olasılığının büyük olduğu konuşuluyordu. O nedenle de bilim insanları, bunca bilimsel  kanıt ortadayken, bir takım komplo teorilerine şans tanımaya yanaşmıyorlardı. 

Yakın bir geçmişte yaşanan küresel ekonomik krizleri değerlendiren bir grup ekonomist ve uluslar arası ilişkiler uzmanı, bu salgının arka planında bir büyük egemenlik mücadelesinin yaşandığına ilişkin iddialarını sürdürüyorlar. Tüm dünyada hayatın durmasına neden olan Covid-19 salgınını, 1991’de, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında Ortadoğu’ya çöken ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi ile, küresel ekonominin lideri olmaya soyunan Çin’in Yeni İpekyolu Projesi arasında yaşanmakta olan mücadelenin günlük hayata yansıması olarak değerlendiriyorlar. “İki küresel gücün dayattıkları iki dev projenin hayata geçirilmesine ilişkin mücadele nedeniyle, insanlık, büyük kıyım yaşamakta” diyorlar.  

ÇİN’İN İSRAİL BÜYÜKELÇİSİ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?

Küresel çapta yaşanmakta olan salgının arka planında başka hesaplaşmaların olduğunu savunanlar iki taze gelişmeye dikkat çekiyorlar. Doktor Bing Liu'nun,  “Covid-19’un gizemini çözdüm” dediği günün gecesinde Pitsburg’daki evinde katledilmesinin hemen sonrasında, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Kudüs’ü ziyareti sırasında Çin Büyükelçisi Du Wei’in Telaviv’deki evinde ölü bulunması, Suriye’nin en güçlü ailesi Boustani’lerin lideri Gahith Boustani’nin katledilmesi “Bir yönüyle Covid-19 salgınıyla ilişkili olaylar zinciri” olarak değerlendiriliyor. Dikkat etmişsinizdir, Doktor Liu, Covid-19’a aşı ya da ilaç bulduğunu değil, etki mekanizmasını bulduğunu söylemişti. Demek ki Doktor Liu, “elektro manyetik dalgalar ve programlanmış hücre ölümü” konusunda çalışan Prof. Dr. Martin L. Pall’in bir adım önüne geçmişti. 

Koronavirüs salgınından çok önceki yazılarımızda, ABD ile Çin arasında yaşanmakta olan küresel liderlik çekişmelerinden kaygı duyduğumuz belirtiyorduk. Bizi teselli eden dostlar da, Çin’in hayata geçirmeye çalıştığı Yeni İpekyolu Projesi’nde yalnız olmadığını bilmediklerinden olacak, “Çin’in bu konuda yeterli deneyimi yok” diyorlar, Çin’e pek şans tanımıyorlardı. Çünkü Çin’in, düşlediği Yeni İpekyolu’nu hayata geçirmesi, bu kuşaklarda dolar dışında bir para biriminin rezerv para olarak işlem görmesi ABD’nin çökmesi demekti. ABD, “küresel lider” sıfatının silinip gitmesine asala razı olamazdı. 

Çin, İngiltere’nin ve küresel finans baronları olarak ailelerin desteklemesiyle Yeni İpekyolu’nu hayata geçirdiğinde, küresel ekonominin lideri olacaktı. Anlaşılacağı gibi bu savaş yalnızca ABD-Çin savaşı değildi. ABD’de Washington ile New York, Pentagon ile Beyaz Saray arasında yaşanan savaşın aktörleriyle küresel çapta küresel ekonominin patronluğu bağlamında yaşanan savaşın aktörleri aynıydı. Bizim bu mücadeleyi ölümcül bir virüs salgını ya da ABD ile Çin arasında yaşanmakta olan bir mücadele olarak görmemizin nedeni başarılı bir algı operasyonuydu. 

Çin’in İsrail Büyükelçisi Du Wei’nin, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun İsrail’i ziyaretinin hemen ardından katledilmesi çok dikkat çekici bir gelişmedir. Gazetelerimiz bu olayı iç sayfalarında tek sütunluk bir haber olarak duyurdular, ama olay Batı basınında büyük yankılara neden olmuştu. Çünkü, Ergün Diler, Bekir Hazar, Serdar Turgut, A. Dilipak gibi Covid-19 salgınına başka açılardan bakan yazarların da belirttikleri gibi, Çin’in İsrail Büyükelçisi Du Wei sıradan bir diplomat değildi. 

Çin Büyükelçisi Du Wei, Çin’in Yeni İpekyolu kuşaklarındaki ticarette kullanacağı, hatta kullandığı kripto paranın (RMB) mimarıydı. ASEAN ülkelerinin yanı sıra İsrail’in de Çin’in kripto parası RMB’yi kullanacağını açıklaması Pentagon şahinlerinin tepelerinin atmasına neden olmuştu. 

Bütün dünya uluslar arası ilişkilerini telekonferanslarla sürdürürken, Pompeo, Kudüs’e bir resmi ziyaret gerçekleştirmişti. Konuşmaların ayrıntılarını bilemiyoruz, ama Çin’in İsrail Büyükelçisi Du Wei’nin bu ziyaretin hemen sonrasında hayatını kaybetmesi, Pompeo’nun Kudüs’te neler konuştuğu konusunda yeterli ipuçları vermektedir. 

Pompeo, bu ziyaretiyle hem İsrail’e hem de Çin ve arkasında durmaya devam edenlere çok ciddi bir uyarıda bulunuyordu. Bu uyarıda yalnızca Du Wei değil, Suriye’nin en köklü ailesi Boustani’nin lideri olan Ghaith Boustani (Cahit Bostani) de, Ürdün ve Bahreyn ile Çin’in arasında anlaşma yapılmasını sağladığı gerekçesiyle CIA tarafından infaz edilmişti. 

NE ZAMAN BİTECEK?

Anlaşılan o ki, hepimizi gönüllü mahkuma dönüştüren küresel salgının pik yaparak düşüşe geçmesi, önemli ölçüde, küresel ekonominin patronluğu konusunda, ABD ile Çin arasında yaşanmakta olan egemenlik mücadelesinin sonucuna bağlı olacaktır. Bir ilaç ya da aşı beklentisi içinde olanların, öncelikle bu mücadelenin biran önce son bulması için dua etmeleri gerekiyor. 

Başkan Trump’ın Covid-19’la mücadele konusunda, “hastalara dezenfektan enjekte edelim” saçmalıklarına bakarak umutsuzluğa kapılmayın; pandemi sürerken Hindistan’a yaptığı ziyarette, hangi şirketlerle hangi konularda anlaşma yaptığını araştırın.  Aynı Trump’ın Dünya Sağlık Örgütü’nü (DSÖ) ve Dünya Ticaret Örgütü’nü (DTÖ) hangi gerekçeyle suçladığını ve DSÖ’nün tahsisatını (yıllık 500 milyon dolar) kestiğini bir düşünün. 

Trump’ın tepesini attıran Dünya Sağlık Örgütü’nün, “İnceledik, virüsün yapısına müdahale edildiğine ilişkin herhangi bir kanıt bulamadık” dediği bir ortamda, tıp otoritelerinin kalkıp da, “Covid-19 biyolojik bir silahtır” demeleri mümkün değildir. Fakat, koronavirüs salgının ardındaki dinamikleri görmek istiyorsanız ve özellikle “COVİD-19 SALGINI NE ZAMAN BİTECEK?” sorusunun yanıtını arıyorsanız, ABD Dışişleri Pompeo’yu izlemeye devam etmelisiniz.  

Çökerken tepeme, demedin “alo?”,

Ne zaman bitecek maskeli balo?  

Uzayıp giderse bu kara tablo 

Tükenir sabrımız, bittik sayılır.