KIBRIS TÜRKÜ BAYRAĞINA VE VATANINA SAHİP ÇIKTI

Akıncı, cumhurbaşkanlığı döneminde, katıldığı toplumlararası görüşmelerde sergilediği tutumlar nedeniyle hem Kıbrıs Türkü’nün hem Türkiye’nin “heyecanlı günler” yaşamasına neden olmuştur. Ettiği yeminle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti koltuğunda oturan bir kişinin bir gün olsun bayrağını, ülkesini koruyacağına ilişkin bir tek söz etmemesi Kıbrıs Türkü kadar bizleri de çok üzmüştü. Akıncı’nın bu tutumuna olan isyanımızı pekçok yazımızda dile getirmiş, sonunda “AKINCI’YA AÇIK MEKTUP” yazmak zorunda kalmıştık.  

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar’ı tarihi görevler beklemektedir. Ersin Tatar’ı devletini uluslararası arenada tanıta KKTC Cumhurbaşkanı olarak alkışlamayı diliyoruz.

Doğu Akdeniz’de düğümlenen küresel krizin Karabağ’a sıçradığı bir dönemde KKTC’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini, Pazar günü yapılan ikinci turda Başbakan Ersin Tatar (%51.6) kazandı. Rum tarafı, yatırım karşılığında ’suç örgütü’ bağlantılı kişilere vatandaşlık verilmesinde Meclis Başkanı Dimitris Şilluris, AKEL Milletvekili Hristakis Ciovanis ve avukat Andreas Pittacisin aracı olduklarına ilişkin Al Jazeera televizyonunda yayınlanan görüntülerle çalkalandığı bir ortamda, KKTC’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri, Türkiye kadar, Kıbrıs’ı yeni dünya düzeninin önemli bir merkezi yapmayı hedefleyenler tarafından merakla izleniyordu. 

KKTC’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçları yalnız Kıbrıs’ta değil, Türkiye’de, bölgede yeni bir dönemin başlangıcı olacaktı. Pazar günü yapılan seçim sonuçları hem Türkiye’nin hem de Kıbrıs Türkü’nün küresel gelişmeleri ne kadar yakından izlediğinin ve bu gelişmelerde ne ölçüde etkin olabildiğinin de bir göstergesi olacaktı. 

Kıbrıs Türkü, küresel güçlerin gizli-açık etkilemelerine rağmen bayrağına ve vatanına, yani geleceğine sahip çıktı ve “Cumhurbaşkanım ERSİN TATAR’dır dedi. Ersin Tatar’ı, rahmetli Rauf Denktaş’ın Türk tarihine armağan ettiği bir devlet olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanı olarak kutluyoruz. Yolun açık, Allah yardımcın olsun Sayın Cumhurbaşkanım. 

Seçim öncesinde, Maraş’ın açılmasına ilişkin olarak yaşanan bazı olumsuz tartışmalar nedeniyle, Başbakan Ersin Tatar taraftarı Kıbrıs Türkü’nün sandığa küseceği, bunun da Cumhurbaşkanı Akıncı’nın işine yarayacağı konuşuluyordu. 

Göreve geldiği günden itibaren bütün söylemlerinde, Kıbrıs Türkü adına katıldığı bütün toplumlararası görüşmelerde Mustafa Akıncı, KKTC Cumhurbaşkanı sıfatını unutan bir tutum sergilemişti. KKTC devletini yaşatacağına ilişkin bir tek söylemi olmadı Akıncı’nın. 

Toprak ödünü vermeyi, Kıbrıs Türkü’nü Rumların insafına terketmeyi hedefleyen bir politikanın izledi. Ortak devlet yönetimi sürecinde EOKA çetelerinin yaptıkları katliamları, “Kanlı Noel”leri yaşamış olan Kıbrıs Türkü’nün, Annan’ın yarım bıraktığı işi tamamlamakla görevli bir memur görüntüsü sergileyen Akıncı ile hiçbir zaman yıldızı barışmadı. Akıncı’nın, çok düşük bir katılımla yapılan seçimlerde aldığı oylar seçim yasasına göre cumhurbaşkanı seçilmesine yetmişti, ama aldığı oyların toplamı asla Kıbrıs Türkü’nü temsil edebilecek oranda değildi. 

Akıncı, cumhurbaşkanlığı döneminde, katıldığı toplumlararası görüşmelerde sergilediği tutumlar nedeniyle hem Kıbrıs Türkü’nün hem Türkiye’nin “heyecanlı günler” yaşamasına neden olmuştur. Ettiği yeminle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti koltuğunda oturan bir kişinin bir gün olsun bayrağını, ülkesini koruyacağına ilişkin bir tek söz etmemesi Kıbrıs Türkü kadar bizleri de çok üzmüştü. Akıncı’nın bu tutumuna olan isyanımızı pekçok yazımızda dile getirmiş, sonunda “AKINCI’YA AÇIK MEKTUP” yazmak zorunda kalmıştık.  

Şöyle dile getirmiştik kaygılarımızı:

“Benimsediğiniz sol görüşle ne ölçüde bağdaşır, bilemeyiz ama, siz orada yalnızca Kıbrıs Türkü’nün değil, Türk Dünyası’nın, Ortadoğu’daki 22 İslam devletini parçalamayı hedefleyen son Haçlı Seferi karşısında İslam Alemi’nin de geleceğini savunmak durumundasınız.

Önümüzde gittikçe netleşmekte olan bir gerçek var: Türkiye’nin yakın gelecekteki gerçek gündemi, Irak- Suriye ‘Kürt Koridoru’ bağlamında Kıbrıs/Akdeniz odaklı gelişmeler olacaktır. O nedenle Kıbrıs’taki toplumlararası görüşmeleri yakından ve ilgiyle izlemekteyiz; izlemek zorundayız. Sizin de hak vereceğiniz gibi, 47 yıldır sürdürülmekte olan görüşmelerde atılacak yanlış bir adım, onarılması mümkün olmayan kayıplara neden olabilir. Kıbrıs’taki görüşmelerin Türkiye ile iletişim ve dayanışma içinde sürdürülmesi hayati önemdedir.”

Haklı olarak sormuştuk:

“Yıllardır bütün çabalara, Türk tarafının bütün fedakarlıklarına rağmen çözüme kavuşturulamayan yönetim, toprak, güç paylaşımı, yasama, yürütme, mülkiyet, AB konuları, ekonomi, garantörlük hakları… gibi konular, Mayıs ayına kadar, Kıbrıs Türkü’nü Rumların insafına bırakmayacak şekilde nasıl çözülecek? 2004’te, AB Anayası’na, BM onaylı garantörlük anlaşmalarına rağmen, Kıbrıs'ın tamamını temsilen AB üyesi yapılan Rumların, bırakın ödün vermeyi, Türklerin haklarına saygı göstermelerini bekliyor musunuz?”

Başka sorularımız da vardı:

“Kıbrıs konusunda 47 yıldır konuşulmayan konu kalmadı. Çözüm Federal Kıbrıs’ı AB’ye taşıyacak. Böylece Türkçe, AB’de resmi dil olacak” diyorsunuz. Bu söylem kulağa çok hoş geliyor, ama AB’nin bugüne kadar Kıbrıs Türkü’ne verdiği hangi sözü tuttuğunu söyler misiniz? 

Seçime katılan yüzde 56 seçmenin yüzde 60.4’ünün oyunu alarak cumhurbaşkanı seçildiniz. Toplumlararası görüşmelere,  KKTC’nin varlığını koruyacağınıza yemin etmiş bir cumhurbaşkanı olarak oturdunuz. KKTC’nin ilan edildiği gece ağladığını itiraf eden M. Ali Talat da, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın yolundan yürüyen Derviş Eroğlu da, katıldıkları müzakerelerde, KKTC cumhurbaşkanlığı makamının omuzlarına yüklediği sorumlulukları hiçbir zaman unutmadılar. Sizin de KKTC’nin varlığını koruma konusunda aynı duyarlılığı paylaştığınıza inanıyoruz, ama bunu sizden açıkça duymak istiyoruz. Siz, “Ortak devletin adı Birleşik Federal Kıbrıs” diyorsunuz, ama Anastiadis,”Kıbrıs Birleşik Devletleri”nde ısrar ediyor. Henüz adında bile anlaşamadığınız bir ortak devlet yapısının, ilerde, Kıbrıs Türkü’ne “Kanlı Noel”ler yaşatmayacağından emin misiniz?”

EMİN MİSİNİZ?

Kaygılarımızın bir başka yönünün de şöyle ifade etmiştik: 

“Sayın Cumhurbaşkanım,

Cumhurbaşkanı seçildiğinizde, ‘Garantörlük meselesi önemli. Bunlar masada görüşeceğimiz konular değil’ demiş olmanıza karşılık, sözcünüz Barış Burcu’nun, KKTC Meclis kararına rağmen, ‘Garantiler tabu değildir. Akıncı garantiler konusunda da öneriler sunacak’ demesi, diyebilmesi nasıl bir çelişkidir?

Rum Lider Anatiadis, Rum Ortodoks Kilisesi’nde yaptığı konuşmada, ‘Türkiye’nin garantörlüğü kalkacak, Türk askerleri Anadolu’ya dönecek ve Türkiye’den gelip yerleşenler de geri gidecek. Bunun garantisini BM’den ve AB’den aldık’ deme cesaretini kimlerden almaktadır? 

 İlk yurtdışı ziyaretini KKTC’ye yaparak, Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki duruşunu bütün dünyaya hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Pakistan dönüşü uçakta, gazetecilerle Kıbrıs konusunda yaptığı sohbette, ‘Anne-yavru ilişkisi değil, kardeş ilişkisi istiyoruz. Türkiye Kıbrıs’ta garantör devlettir; görüşmeleri kafana göre götüremezsin’ demesi hangi kaygıların ifadesidir?”

Akıncı, KKTC’nin cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturduğu sürede, attığı her adımında, her söyleminde Kıbrıs Türkü’nüde Anadolu Türkü’nü de yaralamıştır, hedefleri konusunda kaygılar yaşamamıza neden olmuştur. 

Askerlerimiz Suriye’de, ülkemizin sınır güvenliğini hedefleyen terör yuvalarını dağıtmaya yönelik operasyon yaparken, “Orada akan su değil kandır” diyerek Türkiye’yi eleştirmesi asla unutulmayacak bir söylemdi.

Cumhurbaşkanlığı dönemi, Akıncı’nın Kıbrıs Türkü’ne yaşattığı kabuslarla anılacaktır.

NEDEN YAZMIŞTIK?

KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı Akıncı’ya açık mektup yazmamızın nedenini de şöyle özetleyebiliriz:

 Türkiye, Sovyeler Birliği'nin dağılmasından bu yana, Akdeniz'de ve özellikle de Kıbrıs'ta dengelerin kendi aleyhine gelişmekte olduğunun farkındadır. Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında Doğu Akdeniz’de, tek kutuplu yeni bir dünya düzeni kurma bağlamında, küresel güçler arasında yaşanmakta olan mücadelede, Türkiye'yi, tarihi ve kültürel bağları olan coğrafyalardan uzak tutmayı hedefleyen gelişmeler yaşanmaktadır. 

Kıtaları ve 65 ülkeyi karalardan ve denizlerden birbirine bağlamayı hedefleyen Yeni İpekyolu’nun Batıya açıldığı en önemli geçit bölgesi olan Türkiye-Azerbaycan-İran’da  yaşanmakta olan hareketlenmeler eşliğinde, Akdeniz havzasında, özellikle de Doğu Akdeniz’de, Türkiye'yi geri plana iterek İsrail'i öne çıkarmayı hedefleyen radikal  jeopolitik değişimler yaşanmaktadır. 

Ortadoğu’da, Doğu Akdeniz’de enerji merkezli paylaşım kavgası eşliğinde yaşanmakta olan Yeni İpekyolu’nun önünü kesme, “Kürt Koridoru”nu Akdeniz’e ulaştırma gibi gelişmeler ve Akdeniz’in giderek bir “Batı Gölü”ne dönüştürülmesi çalışmaları Türkiye’nin, çok uzak olmayan bir gelecekte, güneyinden yükselmekte olan tsunami dalgaları ile boğuşmak durumunda kalabileceğinin işaret fişekleri olarak değerlendirilmelidir. Bu tsunami dalgalarının başlangıç noktası, jeopolitik konumuyla, çevresinde keşfedilen muazzam büyüklükteki hidrokarbon rezerviyle ve Yeni İpekyolu ile “Kürt Koridoru”nun Akdeniz’e ulaştığı nokta olan Kıbrıs olacaktır. 

Yeni dünya düzeni kurma bağlamında küresel güçler arasında yaşanmakta olan savaşın odak noktası olan Kıbrıs, bugün dünyanın en kıymetli adasıdır. 

Son yıllarda Doğu Akdeniz’de bölgesel ve küresel güçler arasında yaşanan gelişmeler, Kıbrıs’ın Türkiye açısından ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. 

Böylesine önemli bir adada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar’ı tarihi görevler beklemektedir. Ersin Tatar’ı devletini uluslararası arenada tanıta KKTC Cumhurbaşkanı olarak alkışlamayı diliyoruz.

KUTLUYORUZ

Sayın Cumhurbaşkanım, Önce VATAN yazı ailesi olarak sizi kutluyoruz ve çok zorlu bir dönemde yüklendiğiniz görevinizde başarılar diliyoruz. Allah yardımcınız olsun.