ABD’nin, “Demokrasi götürüyoruz” aldatmacasıyla Ortadoğu’ya çökmesinden sonra, bölgedeki 22 ülkenin siyasi haritasını değiştirmeyi hedefleyen Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) kapsama alanı giderek genişledi ve adına henüz “III. Dünya Savaşı” diyemediğimiz bir küresel paylaşım savaşına dönüştü.

Venezuelda’da Devlet Başkanı Maduro’yu bir sivil darbeyle safdışı bırakma operasyonu, Avrupa Ordusu’na (PESCO) karşı bir Arap NATOSU oluşturma girişimleri, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’yi Ortadoğu ve Akdeniz’den soyutlayacak bir garnizon devlet oluşturabilmek için PKK’nın devamı olan YPG’yi ordulaştırma çabaları, İran’ı parçalayarak Hürmüz Boğazı kenarında bir Belucistan kurma hazırlıkları, Kıbrıs Rum Yönetimi ile anlaşmalar imzalayıp Doğu Akdeniz’in derinliklerindeki hidrokarbon servetine el koyma girişimleri… “ABD ile Çin arasında Yeni İpek Yolu bağlamında sürdürülmekte ola küresel liderlik mücadelesinin yansımaları” olarak değerlendiriliyor.

Mavi gezegenimiz, neresinden tutsanız elinizi, yüreğinizi kanatan bir iğneli beşiğe dönüştü.

ABD’nin, “Demokrasi götürüyoruz” aldatmacasıyla Ortadoğu’ya çökmesinden sonra, bölgedeki 22 ülkenin siyasi haritasını değiştirmeyi hedefleyen Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) kapsama alanı giderek genişledi ve adına henüz “III. Dünya Savaşı” diyemediğimiz bir küresel paylaşım savaşına dönüştü. Mavi gezegenimiz de, neresinden tutsanız elinizi, yüreğinizi kanatan bir iğneli beşiğe dönüştü.  

 Koltuğunun altında BOP haritasıyla bölgemize çöken ABD, Osmanlı coğrafyasını hedefliyordu, ama tarihteki diğer imparatorluklar gibi, Osmanlı İmparatorluğu da bir gecekondu imparatorluğu değildi. Çin Denizi’nden Avrupa içlerine, Kırım’dan Afrika derinliklerine uzanan bir stratejik derinliği vardı Osmanlı İmparatorluğu’nun. Egemenliğini 600 yıl boyunca sürdürebilen Osmanlı’nın, egemen olduğu coğrafyada tutunduğu bir stratejik derinliği vardı. Bu derinlik, uzun bir zaman diliminde, ilmek ilmek örülerek, bir kuyumcu titizliği ile oluşturulmuştu. 

Osmanlı’nın tarihinde savaşlar vardı, ama Türk töresinde de, İslam’ın temel emirlerinde de “aman dileyene” kılıç kaldırmak kesinlikle yoktu. Türk töresi adalet üzerine kurulmuştu. Fakat günümüzde, dünyanın hangi coğrafyasına bakarsak bakalım, “züccaciyeci dükkanına dalmış filler” tablosu izlemekteyiz.

PENTAGON –EVANJELİKLER MÜCADELESİ

1991’deki I. Körfez Savaşı’nda, yönetime taşıdığı Evanjelikler sayesinde, “Büyük İsrail”i hayata geçirebilmek amacıyla ABD ordusunu bölgeye taşıyan Rothschildler, Irak’ın işgali sonrasında, hedef farklılıklarının su yüzüne çıkmasıyla, derin ABD devleti ile yollarını ayırdı. Para gücünü temsil eden Rothschildler ile silah gücünü temsil eden Pentagon arasında başlayan ABD yönetimine egemen olma çatışmaları, günümüzde de bütün şiddetiyle sürmektedir. ABD ile Çin arasında, Yeni İpek Yolu bağlamında izlediğimiz “ticaret Savaşları” iki güç arasındaki mücadelenin bir ürünüdür. Para ile silah bir ortak noktada buluşmadıkça dünyamız, bir küresel çatışmaya sürüklenmekten kurtulamayacaktır. Perde arkasında, televizyon ekranları ve gazetede sayfalarında izlediklerimizden çok daha derin bir paylaşım kavgası yaşanmaktadır.

AVRUPA ORDUSU KURULABİLİR Mİ? 

Pentagon ile egemenlik çatışmasına giren Rothschildler, kendilerine yeni bir silahlı güç oluşturabilmek amacıyla, Fransa ve Almanya öncülüğünde bir Avrupa Ordusu kurma çalışması başlattılar. Fransa sayesinde Avrupa Ordusu (PESCO), nükleer silahlara da sahip olan güçlü bir vurucu güç olacaktı. 500 bin kişilik Türk Ordusu da bu güce eklemlenebilirse, yepyeni bir küresel güç oluşturulabilirdi. 

Brexit referandumu ile AB’den koparılmak istenen İngiltere de Avrupa Ordusu’na  ilgisiz kalmayacaktı. Çünkü Çin’in, 3 kıtayı ve 65 ülkeyi denizlerden ve karadan birbirine bağlamayı hedefleyen “Bir Yol, Bir Kuşak” yani Yeni İpek Yolu Projesi’nin perde arkasındaki mimarları Rothschildler ve İngiltere’ydi. Rothschild Ailesi, Avrupa Birliği’nin dağılmasını önleyebilmek, ABD’nin yörüngesine girmesini önleyebilmek amacıyla güçlü bir Avrupa Birliği Ordusu (PESCO) oluşturmaya çalışıyordu. 

2018 başında, ABD’nin İranlı Namazi Ailesi aracılığı ile Tahran’da organize ettiği kalkışma hareketinin ayrıntıları, 1 hafta önceden, İngiltere Dışişleri Bakanlığı tarafından İran yönetimine ulaştırılıyordu. Böylece, 2700 kilometrelik Kaşgar-Gvadar Koridoru ile Pakistan sınırına ulaşan Yeni İpek Yolu’nun Ortadoğu’ya uzanmasını engellemek amacıyla İran’ı kontrol altına alma ve Hürmüz Boğazı’nda bir Belucistan devleti kurma girişimi engellenmiş oluyordu.  

Rothschildler, İngiltere ve Fransa’yı Avrupa Ordusu (PESCO) konusunda yüreklendirmeye çalışırken, her iki ülkede de ilginç olaylar yaşanıyordu. İngiltere’de yaşanan esrarengiz uçak kazalarında ülkenin en ünlü spor klüplerinin sahipleri hayatlarını kaybediyor, ünlü Rus ajanı Sergey Skipal ile kızı Yulia MI6’in Pentagon taraflısı kanadı tarafından öldürülüyor, Pentagon’un yörüngesine giren eski Rothschild beslemesi, ünlü para sihirbazı George Soros’un sarı yeleklileri Paris sokaklarını Cehennem’e çeviriyorlardı. 

Rothschild Ailesi’nn Fransa Cumhurbaşkanı koltuğuna taşıdığı banka memuru Emmanuel Macron, sarı yeleklilerin bazı isteklerini kabul etmek zorunda kalıyor, Fransa’nın ana gelir kaynağı Afrika coğrafyasında ilginç gelimeler yaşanıyordu. 

Brezilya’da gerçekleştirilen G-20 Zirvesi’ne katılmak üzere yola çıkan Almanya Başbakanı Merkel’in uçağı kalkıştan hemen sonra arızalanıyor, Şansölye zirveye tarifeli bir uçakla gitmek zorunda kalıyordu. 

ABD VE İNGİLTERE’DE YÖNETİMLER İKİ PARÇA 

Pentagon şahinleri, açıkça ortada görünmese de, İngiltere’nin de Çin’in arkasında olduğunu biliyordu. Bunun için de, Brexit oylaması ile AB’den kopardığı İngiltere’yi yanına çekmenin yolarını arıyordu. İngiltere’nin Pentagon’un yanında yer alması, Almanya ve Fransa’nın kurmayı planladıkları Avrupa Ordusu’nun sonu demekti. 

Mart 2018’de, CIA ile çok yakın ilişkiler içinde olan MI6’in Rus ajan Sergey Skripal ve kızı Yulia'yı zehirlemesinin ardından Kraliçe II. Elizabeth Pentagon’un yörüngesine giriverdi. Bu gelişme Pentagon açısından sevindirici bir gelişmeydi, ama hem ABD’de hem de İngiltere’de kamplaşmaların doğmasın neden oldu. 

Pentagon İngiltere Kraliçesi’ni yanına almaktan memnun, fakat bunu yeterli bulmuyordu. Çünkü, Rus ajanı Skipal ve kızının öldürülmesi sonrasında Kraliçe Pentagon yörüngesinde hareket ederken oğlu Prens Charles MI6’in Pentagon karşıtı takımında saf tutuyordu. Londra’da yaşanan bu kutuplaşma, geçtiğimiz günlerde ABD’de, Pentagon’u hedef alan El Paso ve Dayton saldırıları şeklinde su yüzüne çıkıyordu. Bu arada Brexit’i yeniden oylatmaya cesaret edemeyen Başbakan T. May istifa ediyor, Brexit yanlısı “Bizim Johnson” İngiltere Başbakanı oluyordu. 

Yorumcular, bütün bu olan biteni, Pentagon şahinlerinin, “Avrupa Ordusu’dan vazgeçin, yoksa…” şeklinde verilmiş mesajları olarak okuyorlardı.

TÜRKİYE, ASKERİNİN BAŞINA ÇUVAL GEÇİREN

MÜTTEFİKİNE OLAN GÜVENİNİ KAYBETMİŞTİ 

Türkiye, Süleymaniye’de, askerlerinin başına çuval geçirme cüretini gösteren bunca yıllık müttefiki ABD ile yollarını ayırmıştı. Türk Ordusu NATO dışında bir alternatif aramaya başlamıştı. Bunu bilen Rothschild Ailesi; İngiltere, Almanya, Fransa,  Rusya ve hatta Çin’i bir ortak çatı altında toplama arayışına girmişti. ABD derin devleti, Suriye’nin kuzey bölgesinde 20 bin TIR dolusu silahla donattığı PKK uzantısı YPG’yi ordulaştırırken ve burada Türkiye’yi güney sınırları boyunca kuşatacak bir garnizon devlet kurmaya hazırlanırken, Türkiye bu oluşuma şiddetle karşı çıkıyor ve Fırat’ın doğusuna operasyon konusunda kararlı olduğunu yineliyordu. 

ABD, bugüne kadar DEAŞ’la mücadele kamuflajı altında kalabildiği Suriye’nin kuzey bölümünde, daha uzun soluklu kalabilmek için, bir bağımsız bir devlet yapılanması oluşturma çabasındaydı. Çünkü ABD, dünyayı Yeni İpek Yolu’nun kuşaklarıyla donatmakta olan Çin’in Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve İran’ın hidrokarbon yataklarına erişimini engellemek zorundaydı. 

Pentagon şahinlerinin Çin’in önünü kesememesi durumunda ABD ekonomik olarak çöküş sürecine girmesi kaçınılmazdı. Yeni pek Yolu’nun arkasındaki üst akıl (Rothschildler), Yeni İpek Yolu kuşaklarında dolar dışında bir para birimi kullanmayı ve bu yolla ABD’nin küresel saltanatını sonlandırmayı planlıyorlardı. 

Başkan Trump “Suriye’den çekiliyoruz” mesajları atsa da, Pentagon şahinleri bunca risk alarak geldikleri Ortadoğu’dan ayrılmak niyetinde değiller. Suriye’nin kuzey parselindeki kantonları birbirine teyelleyerek Akdeniz’e uzanan bir garnizon devlet kurmak ve bu devletin sözde davetiyle “işgalci” konumundan kurtulup Ortadoğu’ya uzun soluklu olarak yerleşmek istiyorlar. 

Üç kıtayı ve 65 ülkeyi karadan ve denizden birbirine bağlayacak olan Yeni İpek Yolu’nun dünyayı kuşatan ağlarının genişlemesine paralel olarak, giderek büyüyen Çin tehdidi karşısında, Pentagon’un şahinleri ile Yeni İpek Yolu’nun finansal destekçisi olan Rothschild Ailesi arasında süregelen ABD’nin yönetimine egemen olma mücadelesinin sonucu, küresel barışın geleceği açısından belirleyici olacaktır. 

Rothschild Ailesi’nin desteklediği Yeni İpek Yolu, ahtapotun kolları gibi dünyayı sararken, Pentagon da, Çin’in bu projesinin önünü kesme ya da kontrolü altına alma çabasında. Başkan Trump’ın “Suriye’den çekiliyoruz” mesajları, ABD’nin Yeni İpek Yolu’nu engelleme girişimine ağırlık vermesi olarak değerlendiriliyor. 

Venezuelda’da Devlet Başkanı Maduro’yu bir sivil darbeyle safdışı bırakma operasyonu, Avrupa Ordusu’na (PESCO) karşı bir Arap NATOSU oluşturma girişimleri, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’yi Ortadoğu ve Akdeniz’den soyutlayacak bir garnizon devlet oluşturabilmek için PKK’nın devamı olan YPG’yi ordulaştırma çabaları, İran’ı parçalayarak Hürmüz Boğazı kenarında bir Belucistan kurma hazırlıkları, Kıbrıs Rum Yönetimi ile anlaşmalar imzalayıp Doğu Akdeniz’in derinliklerindeki hidrokarbon servetine el koyma girişimleri… “ABD ile Çin arasında Yeni İpek Yolu bağlamında sürdürülmekte ola küresel liderlik mücadelesinin yansımaları” olarak değerlendiriliyor. 

GÜVENLİ BÖLGE OYALAMALARI

ABD’nin hedeflerine ulaşabilmek için çoğu zaman oyalama taktiklerine başvurduğu bilinmektedir. Bu nedenle, “güvenli bölge” konusunda varıldığı söylenen anlaşma metninde bölgenin eninin ve uzunluğunun net olarak belirtilmemesi, burada güvenliği hangi güçlerin sağlayacağının açıkça ifade edilmemiş olması ABD’nin bölgeye ve Türkiye’ye ilişkin niyetlerinin sorgulanmasına neden olmaktadır. 

Bu küresel tabloya baktığımızda, Suriye’nin kuzey parselinde “Güvenli Bölge” kurma konusunda ABD ile Türkiye’nin anlaşmaya vardığına ilişkin haberleri ihtiyatla karşılamak gerekir. Anlaşmanın ayrıntıları açıklanmadan ve Pentagon’un bu anlaşmaya ne ölçüde saygılı olacağı tam olarak netleşmeden, Türkiye’nin Suriye’nin kuzey parseli ve Fırat’ın doğusu konusundaki kaygılarının giderildiğini söylemek mümkün olamayacaktır.   

ABD’nin hedeflerine ulaşabilmek için çoğu zaman oyalama taktiklerine başvurduğu bilinmektedir. Bu nedenle, “güvenli bölge” konusunda varıldığı söylenen anlaşma metninde bölgenin eninin ve uzunluğunun net olarak belirtilmemesi, burada güvenliği hangi güçlerin sağlayacağının açıkça ifade edilmemiş olması ABD’nin bölgeye ve Türkiye’ye ilişkin niyetlerinin sorgulanmasına neden olmaktadır. 

Yunanistan’ın İskados adası sahiline demirleyen Nat Rorhschild’in Planet 9 adlı yatında ve Göcek Koyu’nda turalayan Amazon’un sahibi Jeff Bezos’un muhteşem yatında yalnız Ortadoğu’nun değil, dünyanın geleceğine ilişkin pazarlıklar ve planlar yapılıyor. 

KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN

Kıbrıs çevresinde dolanan Akdeniz’e kıyısı bulunmayan devletlerin sadolanan 200’e yakın savaş gemisi bayram sevincimizi gölgelese de, KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN.