Obama döneminde ABD’nin Başkan Yardımcısı ve 3 Kasım seçimlerinde Demokrat Parti’nin başkan adayı Joe Biden’ın, 16 Ocak’ta New York Times editörleriyle gerçekleştirdiği toplantının görüntüleri internete düşünce, Türkiye’de büyük tepki oluşturdu. 

Biden, söz konusu toplantıda, bir sömürge valisinden söz edercesine, başkan olduktan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı farklı bir yaklaşım izleyeceğini söylüyordu. 

Sayın “Bidenopulos”a birkaç hatırlatmamız olacak:

Sayın “Bidenopulos”, Rumlara olan hayranlığınızı, Türkiye hakkındaki görüş ve düşüncelerinizi biliyorduk, bir kez de kendi ağzınızdan duymuş olduk. 1492 öncesinde Batı uygarlığı tarafından henüz keşfedilmemiş bir ülkenin başkan adayı olarak bilmelisiniz ki, Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı olan Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıllık devlet deneyimi olan insanların kurdukları bağımsız devlettir ve ABD’nin sömürgesi ya da eyaleti değildir! Yunan hayranlığının bir şey kazandırmayacağı gibi, Türk düşmanlığı da size bir şey kazandırmayacaktır. 

Sayın “Bidenopulos”, dostça bir hatırlatma daha yapalım; Pentagon, önümüzdeki dönemde, yola Trump ile mi Biden ile mi devam edeceği konusunda henüz kesin kararını vermiş değildir.

Obama döneminde ABD’nin Başkan Yardımcısı ve 3 Kasım seçimlerinde Demokrat Parti’nin başkan adayı Joe Biden’ın, 16 Ocak’ta New York Times editörleriyle gerçekleştirdiği toplantının görüntüleri internete yeniden düşünce, Türkiye’de büyük tepki oluşturdu. 

Biden, söz konusu toplantıda, bir sömürge valisinden söz edercesine, başkan olduktan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı farklı bir yaklaşım izleyeceğini söylüyordu. 

Obama yönetiminde, Türkiye-ABD ilişkilerinin buzlandığı bir dönemde başkan yardımcısı olan ve çeşitli uygulamalarıyla başkanı “topal ördek” konumuna düşüren Joe Biden, Türkiye’nin içişlerine müdahale olarak yorumlanan açıklamalarında “Erdoğan’ın bedel ödemesi lazım. Benim (geçmişte) yaptığım gibi, mevcut durumdaki (muhalefet) liderliğindeki unsurlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenmeleri için onların daha güçlü bir konuma getirmeli ve onlardan daha fazla yarar sağlamaya çalışmalıyız. Darbeyle değil ancak seçim süreciyle” diyordu. 

Hızını alamayan ve Türkiye’de Erdoğan’a karşı muhalif liderleri destekleme konusunda açık olacaklarını söyleyen Biden, muhalefete yardımcı olarak onların ‘Erdoğan’ı yenecek konuma gelmelerini sağlayacaklarını” söylüyordu.

“Atladık bu haberi, hepimiz atladık” diyerek geçiştirilemeyecek kadar ciddi bir olayla karşı karşıyayız. Çünkü Biden sıradan biri değil; iki ay sonra yapılacak seçimlerde ABD’nin en güçlü başkan adaylarından biri. O nedenle, iki ay sonra yapılacak seçimlerde başkan seçilebilecek birinin Türkiye hakkındaki düşünceleri bizim için çok önemli. Biden’ın eyalet valisi hakkında konuşur gibi söyledikleri kolay hazmedilir sözler değil. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun dediği gibi, “Türk milletini tanımayan, cahilce yapılmış, haddini aşan bir açıklama.” 

Grçekten cahilce bir açıklama; Türkiye ABD’nin sömürgesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan da ABD’nin sömürge valisi değildir.  

BİZ ABD’NİN EYALETİ DEĞİL, BAĞIMSIZ BİR ÜLKEYİZ

Yakınları tarafından “Bidenopulos” olarak anılan Biden, konuşmasında, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını aramasını, sondajlar yapmasını da eleştiriyor ve “Bölgedeki müttefiklerimizi de yanımıza alarak bölgede onu nasıl izole edeceğimizle ilgilenmek son derece fazla iş olacak. Özellikle Doğu Akdeniz’de petrolle ilgili eylemleri ve görüşülmesi uzun sürecek çok sayıda başka şey hakkında. Ancak (sorunuza) cevabım evet. (Türkiye) konusunda oldukça endişeliyim” diyordu. 

Sayın “Bidenopulos”a birkaç hatırlatmamız olacak: 

Sayın “Bidenopulos”, Rumlara olan hayranlığınızı, Türkiye hakkındaki görüş ve düşüncelerinizi biliyorduk, bir kez de kendi ağzınızdan duymuş olduk. 1492 öncesinde Batı uygarlığı tarafından henüz keşfedilmemiş bir ülkenin başkan adayı olarak bilmelisiniz ki, Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı olan Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıllık devlet deneyimi olan insanların kurdukları bağımsız devlettir ve ABD’nin sömürgesi ya da eyaleti değildir!

Sayın “Bidenopulos”, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında mahcup bir tavırla geldiğiniz Ankara’da, ne ölçüde güvenilecek bir devlet adamı olduğunuzu, “YPG Fırat’ın doğusuna çekilecek. Nokta!” söyleminize gösterdiğiniz sadakatten anlamıştık. 

Sayın “Bidenopulos”, “Ben Erdoğan’ı değiştireceğim” derken sözünü ettiğiniz kişi, Batılı emperyalistlere başkaldırabilmiş ve savaşını zaferle taçlandırabilmiş tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıdır; ABD’nin görevlendirdiği bir sömürge valisi değildir! İfadeniz, Türkiye’ye, Türk milletinin iradesine saygısızlıktır. “Türkiye’nin demokratik iradesine saldırıdır. Bu saldırınızı ve saygısızlığınızı şiddetle kınıyoruz.”  

Sayın “Bidenopulos”, Türk milletinin oylarıyla seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetini, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını sorgulayamazsınız. Buna yeltenenler, 15 Temmuz 2016 gecesi gereken yanıtı almış olmalılar.

 Sayın “Bidenopulos”, “Türkiye’de Erdoğan’a karşı muhalif liderleri destekleme konusunda açık olacağınızı” söylüyorsunuz. Şunu bilmelisiniz ki, “Türkiye’de hiçbir muhalefet lideri, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde hiçbir emperyalist himmete muhtaç değildir.”

Sayın “Bidenopulos”, hayranı olduğunuz Yunan kültürünün, mitolojilerine kadar,  gerçek sahiplerinin kimler olduğunu ve tarihin hangi çağlarından beri hangi coğrafyalarda etkili olduğunu öğrenmenizin zamanı gelmiştir. Türk düşmanlığı size birşey kazandırmayacaktır. Kasım’da, olur da başkan olursanız, başarılı olmanın en önemli koşullarından birinin de, Türklerle dost geçinmek olduğunu daha net göreceksiniz. Hamaset değil, tarihi bilen herkes bu gerçeği biliyor. 

Sayın “Bidenopulos”, dostça bir hatırlatma daha yapalım; Pentagon, önümüzdeki dönemde, yola Trump ile mi Biden ile mi devam edeceği konusunda henüz kesin kararını vermiş değildir. Nedenlerini, aşağıdaki linki tıklayarak, “Yeni Başkan Kim Olacak, Biden mı, Trump mı?” başlıklı yazımızda okuyabilirsiniz: 

https://www.oncevatan.com.tr/trump-mi-biden-mi-kim-baskan-olacak-makale,49033.html

ABD’NİN SURİYE PETROLLERİNİ YPG’YE PEŞKEŞ ÇEKMESİ YATMEZMİŞ GİBİ…

Yakınları arasında, Yunanistan’a ve Rumlara olan aşrırı sevgisinden dolayı, “Bidenopulos” olarak anılan Joe Biden’ın Türkiye’ye bakış açısını biliyorduk. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında, Büyük Ortadoğu Projesi bağlamında bölgemizde izlediği politikalar nedeniyle ABD, Türkiye açısından, hiçbir zaman güvenilir bir müttefik olmamıştır. Baba ile oğul Bush’lar ve Obama döneminde Türkiye’yi güney sınırları boyunca kuşatmayı, Türkiye’yi derin tarihi ve kültürel bağları olan Ortadoğu coğrafyasından soyutlamayı hedefleyen Kürt Kuşağı’nı hayata geçirme çalışmaları aralıksız sürdürülmüş, Suriye’de, PKK uzantısı YPG binlerce TIR dolusu silahla donatılıp ordulaştırılmıştı. 

Obama döneminde PKK uzantısı terör örgütü YPG’nin Fırat’ın batısına geçmeyeceğine ilişkin sözler verilmiş, ama hiçbiri tutulmamıştı. Bu süreçte Başkan Yardımcısı olan Biden’ın ne kadar samimiyetsiz biri olduğunu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında mahcup bir tavırla geldiği Ankara’da görmüş ve yaşamıştık. Gözümüzün içine baka baka, “YPG Fırat’ın doğusuna çekilecek. Nokta!” demişti, ama sözünü yerine getiremeden görev süresi dolmuştu.  

Şimdilerde, Rum aşığı “dostumuz” Biden, ABD’nin yeni başkan adayı olarak karşımızda. Demokratların en güçlü başkan adayı olarak yılbaşından beri çalışmalarını hızlandırmıştı. Şahin tutumu nedeniyle Pentagon tarafından desteklendiği savunuluyordu, fakat, hem yaşından hem de Obama döneminde yıpranmış olmasından dolayı Trump karşısında başarı şansının yüksek olmadığını savunanlar da var. Kamuoyu anketlerinde Trump’ın önünde görülüyor, fakat Pentagon şahinlerinin Biden konusundaki görüşleri henüz netleşmiş değil. 

“Sonuçta kararı halk verecek” dediğinizi duyar gibiyim, fakat Pentagon şahinlerinin, İpekyolu’nun ABD’nin beka sorunu haline geldiği bir süreçte, sandıklardan kendi arzuladığı bir sonucun çıkması için elinden geleni yapacakları biliniyor. 

BIDEN MI, TRUMP MI? 

Aslında, Biden’ın New York Times yazarlarıyla yaptığı görüşmenin videosunu AA, aylar önce abonelerine servis etmişti. Fakat o günlerde, başkan adayı olarak bugünkü kadar öne çıkmadığından, konuşması pek dikkat çekmemişti.

Biden kendini 3 Kasım sonrasında ABD Başkanı olarak görüyor. Fakat, anketler önde olduğunu gösteriyor olsa da, Trump karşısında ne ölçüde şanslı olduğu, Pentagon’un tercihini  hangi adaydan yana kullanacağına bağlı olacaktır. 

ABD yönetimine ve dış politikasına bütünüyle el koyan Başkan Yardımcısı Pence ve Dışişleri Bakanı Pompeo, sahnede kolayca yönlendirebilecekleri bir başkan adayı olarak Trump’la yürümeyi tercih ediyorlar. Demokratların, Pence ve Pompeo karşısındaki şansları, hala 3 Kasım’a kadar yaşanacak ekonomik ve siyasi gelişmelere bağlı olacaktır.