KAFKAS İSLAM ORDULARI KOMUTANI NURİ PAŞA’NIN CENAZE NAMAZI NİÇİN 67 YIL SONRA KILINDI?  

BAKÜ FATİHİ NURİ PAŞA

Tarihimizin önemli kahramanlarından Enver Paşa’nın kardeşi, Kafkas İslam Orduları Komutanı, Bakü Fatihi, milli savunma sanayiimizin kurucusu Nuri Paşa’nın kaybolmaya yüz tutmuş mezarı Azerbaycan milletvekili, Azerbaycan Cumhuriyeti Ulusal Meclis Komitesi Başkanı Ganire Paşayeva’nın çabalarıyla anıtmezara dönüştürülmüş ve cenaze namazı da, ancak 67 yıl sonra kılınabilmişti. 

Bir dizi acı deneyim yaşadıktan sonra, milli savunma sanayiimizi yeniden canlandırmaya çalıştığımız ve ürettiğimiz İHA ve SİHA’larla dünyayı şaşırtan başarılara imza attığımız bugünlerde, bir idam mahkumu gibi cenaze namazını bile kılamadan toprağa verdiğimiz Nuri Paşa’mızı, Bakü’nün düşman işgalinden kurtuluşunun 104. yıldönümü vesilesiyle, rahmet ve saygıyla anıyoruz. 

Yazı ve Fotoğraflar: M. KEMAL SALLI

Tarihimizin önemli kahramanlarından Enver Paşa’nın kardeşi, Kafkas İslam Orduları Komutanı, Bakü Fatihi, milli savunma sanayiimizin kurucusu Nuri Paşa’nın kaybolmaya yüz tutmuş mezarı Azerbaycan milletvekili, Azerbaycan Cumhuriyeti Ulusal Meclis Komitesi Başkanı Ganire Paşayeva’nın çabalarıyla anıtmezara dönüştürülmüş ve cenaze namazı da, ancak 67 yıl sonra kılınabilmişti.

Bir dizi acı deneyim yaşadıktan sonra, milli savunma sanayiimizi yeniden canlandırmaya çalıştığımız ve ürettiğimiz İHA ve SİHA’larla dünyayı şaşırtan başarılara imza attığımız bugünlerde, bir idam mahkumu gibi cenaze namazını bile kılamadan toprağa verdiğimiz Nuri Paşa’mızı, Bakü’nün düşman işgalinden kurtuluşunun 104. yıldönümü vesilesiyle, rahmet ve saygıyla anıyoruz.

Her Azerbaycanlı Türk gibi Nuri Paşa’nın hayranı olan Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşaye’va, Nuri Paşa’nın kabrini ilk aradığında, Edirnekapı mezarlığındaki ilgililerin rahmetlinin kaydını uzun süre aradıklarını büyük bir üzüntüyle anlatmıştı.. 

Enver Paşa’nın kardeşi olan Nuri Paşa’nın hayatı Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşadığı çalkantıların içinde geçmişti; hem sarayı içinde olmuş, hem de cepheden cepheye koşmuştu. Nuri Paşa, Osmanlı’nın en büyük zaafının, savunma sanayi konusunda dışa bağımlı hale gelmesi olduğunu yaşayarak görmüştü. I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı bittiğinde silah ve mühimmat üretme konusuna yönelmesinin nedeni buydu. Fabrikasıyla birlikte uçurdular Nuri Paşa’mızı. Vücudunun Tamamı bulunamadığından cenaze namazı kılınmadan defnedildi. Unutuldu, gitti.. Kafkas İslam Orduları Komutanı, Bakü Fatihi, Milli savunma sanayimizin kurucusu Nuri Paşa’nın cenaze namazını 67 yıl sonra kılabildik. 

Kimdi Nuri Paşa, böylesine bir vefasızlığı hak edecek neler yapmıştı?

Osmanlı İmparatorluğu’nun efsane isimlerinden Enver Paşa’nın kardeşi olan Nuri Paşa’nın ömrü cepheden cepheye koşmakla geçmişti. Nuri Paşa, I. Dünya Savaşı’nın Osmanlı açısından en zor döneminde, Çanakkale’de ölüm kalım savaşı yaşandığı günlerde Kafkas İslam Ordusu Komutanlığı’na getirildi (1917). İngilizler, Ruslara yardımcı olması amacıyla Azerbaycan’a askeri birlikler göndermişler, bundan cesaret ve destek bulan Ruslarla Ermeniler de binlerce Azerbaycan Türkünü katletmişti. 

Nuri Paşa Musul’da kurduğu ordusuyla Azerbaycan’a yürüdü ve Bakü’yü kurtardı (13 Eylül 1918), Dağıstan ve Karabağ’ı aldı. Bugün tarih sahnesinde Azerbaycan Adıyla bağımsız bir Türk devleti varsa, bunu Cennetmekan Nuri Paşa’ya borçluyuz.

ÖMRÜ BOYUNCA MİLLİ SAVUNMA SANAYİİNİ KURMAK İÇİN ÇALIŞTI

Kafkasya’da yürüyüşünü sürdüren ve hayatı boşunca gerçekleştirdiği başarılarından ötürü göğsünde Almanya İmparatoru’nun Birinci Rütbeden Demir Salip Madalyası, Osmanlı Altın Liyakat Madalyası, Altın İmtiyaz Madalyası, Üçüncü Rütbeden Kılıçlı Osmani Nişanı ve Kılıçlı Birinci Mecidi Nişanı taşıyan Nuri Paşa, imzalanan Mondros Mütarekesi sonucunda İstanbul’a çağrılmış ve İngilizlere teslim edilmişti. 

 İngilizler Nuri Paşa’yı Batum’a gönderip hapsettiler. Kaçtı. 

Tacikistan’da bulunan ağabeyi Enver Paşa’nın yanına gitmek istedi, olmadı. Anadolu’ya geçerek Kazım Karabekir Paşa’ya teknik destek sağlayacak imalathaneler kurdu.  

1921’de Ankara’ya geldi. Böbrek hastalığının artması üzerine Berlin’e kardeşi Kamil Paşa’nın yanına gitti; Avusturya’da ameliyat oldu. O sırada Enver Paşa’nın şehadet haberi geldi. 

1923’te Türkiye’ye dönen Nuri Paşa’nın, Mustafa Kemal’in imzasıyla yarbay rütbesinden emekliliği onaylandı (1925), 1929’da da İstiklal Madalyası’yla onurlandırıldı. 

Ankara’da çinicilik işine girişen Nuri Paşa başarılı olamayınca İstanbul’a geldi ve Zeytinburnu’nda bir silah fabrikası kurdu. Hedefi milli bir savunma sanayii oluşturmaktı. 

ALMANYA’DA “TURAN MASASI”NI KURDU

Nuri Paşa II. Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin Almanya ile birlikte Sovyetler’e karşı savaşması gerektiğine inanıyordu. 1941’de Almanya’ya gitti. Amacı, Almanya birlikte Turan düşüncesini hayata geçirme şansını sorgulamaktı. Almanya’da “Turan Masası”nın kurulmasına yardım etti. Almanya’nın Türkistan coğrafyasındaki Türklerin bağımsızlığına sıcak bakmadıklarını anlayınca Türkiye’ye döndü, Türkçülük çalışmalarına destek verdi. 

Nuri Paşa, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını koruyabilmesi için bağımsız savunma sanayi geliştirmesi gerektiğine inanıyordu. Bunun için önce Zeytinburnu’nda, sonra da Sütlüce’de silah ve mühimmat fabrikaları kurdu. Açıkça olmasa da, devletten destek görüyordu. Bu desteği, Genelkurmay Başkanı Kazım Orbay’ın eniştesi olmasına bağlayanlar da vardı, fakat Nuri Paşa’nın pekçok asker tarafından desteklendiği biliniyor. 

Nuri Paşa ürettiği silahları yurtdışına da satıyor, bütçeye katkı sağlıyordu.

İSRAİL’İN KURULMASI SONRASINDAKİ GELİŞMELER

14 Mayıs 1944’te İsrail’in kurulmasıyla Ortadoğu coğrafyasında yeni bir dönem başlamış oldu. İsrail’in kuruluşundan 24 saat geçmeden Suriye, Mısır, Ürdün, Lübnan ve Irak İsrail’e savaş açmışlar, ancak yenilerek anlaşma imzalamak zorunda kalmışlardı. Çünkü, ellerinde İsrail’le mücadele edecek silahları yoktu. 

Bu yenilgi sonrasında Ortadoğu silahlanmaya başlamıştı. Nuri Paşa’nın fabrikası yüklü siparişler alıyor, üretim alanı giderek genişliyordu. 14 Ağustos 1947’de bağımsızlığını kazanan Pakistan da, Türkiye’den silah, cephane ve uçak isteyen ülkeler arasındaydı.. 

Nuri Paşa’nın Sütlüce’deki fabrikası uluslararası “gözetim” altındaydı; hükümete dolaylı yollardan baskı yapılıyordu. Nuri Paşa, 1947’de Avrupa’ya yaptığı bir seyahat dönüşünde Atina’da zehirlenmiş, ölümden dönmüştü.

Bu arada BM Güvenlik Konseyi Mısır ve Suriye’ye silah ambargosu koymuştu; bu ülkelere silah verenler şiddetle “kınanacaktı”. Nuri Paşa, ambargoya ve tehditlere rağmen, Müslüman ülkelere silah ve mühimmat göndermeye devam etti. 

Nuri Paşa’nın gece gündüz çalışan Sütlüce’deki silah fabrikasında, 2 Mart 1949 günü önce yangın çıktı, çağrılan itfaiyenin gelmesinin hemen ardından semti sarsan büyük bir patlama yaşandı. Fabrikada, Nuri Paşa dahil 105 kişi çalışıyordu. 

Beş günlük arama sonrasında, patlamada şehit olan 28 kişinin ceset parçaları üç tabuta konuldu ve Beyazıt Camii’nde kılınan cenaze namazı sonrasında Edirnekapı’da işçilerin yardımlarıyla oluşturulan Killigil Şehitliği’ne defnedildiler.

İçimiz yanarak anlatmak durumundayız; 10 gün sonra Nuri Paşa’nın gövdesinin bir parçası Haliç’te bulundu. Fabrikada düzenlenen tören sonrasında dini tören yapılmak istendiğinde, dönemin İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen, siyasi baskılar nedeniyle olsa gerek, “Merhumun gövdesi tam olmadığı” gerekçesiyle cenaze namazı kılınamayacağına dair bir fetva yayınlamıştı. Bu fetvaya uyularak, Kafkas İslam Orduları Komutanı, Bakü Fatihi, milli savunma sanayiimizin kurucusu Nuri Paşa, cenaze namazı kılınmadan toprağa verilmişti. 

NURİ PAŞA’MIZIN CENAZE NAMAZINI 67 YIL SONRA KILABİLDİK

Cenaze namazını bile kılınmadan Killigil Şehitliği’ne sessizce gömülen Nuri Paşa’mızı; ömrü cephelerde geçmiş Kafkas İslam Orduları Komutanı, Bakü, Karabağ, Dağıstan Fatihi, milli savunma sanayimizin kurucusu, göğsünde Almanya İmparatoru’nun Birinci Rütbeden Demir Salip Madalyası, Osmanlı Altın Liyakat Madalyası, Altın İmtiyaz Madalyası, Üçüncü Rütbeden Kılıçlı Osmani Nişanı ve Kılıçlı Birinci Mecidi Nişanı ve İstiklal Madalyası taşıyan Nuri Paşa’mızın cenaze namazını,  toprağa verilmesinden 67 yıl sonra, 28 Eylül 2016 günü, Türk Dünyası’nın asenası, Azerbaycan milletvekili Ganire Paşayeva’nın unutulmaz çabalarıyla oluşturulan anıtmezarının açılış töreninde kılabildik. 

4 Mart 1949 günü Nuri Paşa’yı ve fabrikasını yokeden sabotaj, yalnızca idealist bir Türk askerini/işadamını değil, doğrudan Türk savunma sanayini hedef almıştı. Nuri Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nun çözülme sürecinde görev yapmış, yıllarca cepheden cepheye koşmuş fedakar bir vatanseverdi. Nuri Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nun kendi gemisini, kendi uçağını, kendi ağır silahlarını yapamadığı için, tarih sahnesinde kalabilmek adına, bir takım devletlerle ittifak yapmak zorunda kaldığını biliyordu. Bunu bizzat yaşayarak görmüş, öğrenmişti. Bu nedenle de, Osmanlı’nın kalıntıları üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin aynı sıkıntıları yaşamaması için, bütün olumsuzluklara rağmen, milli savunma sanayiini kurmaya çalışmıştı. 

OYUNUN KURALLARINI GÜÇLÜ OLAN BELİRLER

Savaşlar, devletlerin saptadıkları politikaları karşı tarafa onaylatmak amacıyla sundukları alanlardır. Kabul ettirme şansınız, sahip olduğunuz silah gücüyle doğru orantılıdır. 

Balkan Savaşı’nda Selanik’i kaybetmemizin nedeni, Yunan’ın Averof dretnotunu vuracak bir dretnotumuzun bulunmamasıydı. İzmir’den Selanik’e asker ve mühimmat taşıyamamıştık. 

Haçlılar’ın İnebahtı baskınında donanmasının büyük bir bölümünü kaybeden Osmanlı’nın Sokullu veziri, “Bu millet isterse, gemilerinin halatlarını ibrişimden, yelkenlerini ipekten yapar” derken gerçekleri dile getiriyordu.  Bir zamanlar Akdeniz’i ve Karadeniz’i birer “Osmanlı Gölü” yapan o şanlı imparatorluğun tarih sahnesinden silinmesinin en önemli nedenlerinden biri de, kendi savaş gemilerini, kendi uçaklarını ve kendi silahlarını yapamaz duruma düşmüş olmasıydı. 

Ege adaları söz konusu olduğunda, “Türk ordusu 9 Eylül’de İzmir’e girdiğinde Ege Denizi’ndeki adaları da alamaz mıydık?” sorgulaması yapılır. Ordumuz 9 Eylül’de İzmir’e fırtına gibi girdiğinde, askerlerimizi adalara taşıyacak bir tek teknemiz bile yoktu. Denizde de, İngiliz ve Fransız zırhlıları, namlularını İzmir’e çevirmiş olarak hazır bekliyorlardı. Anadolu’yu kurtarmıştık, ama bir karış ötemizdeki adalara uzanamıyorduk. 

Musul ve Kerkük bugün de gündemimizde; Misak-ı Milli sınırlarımız içinde olan bu Türk kentlerinden neden vazgeçtiğimiz sorgulanıyor. Taha Akyol, 28 Ocak 1923 günkü Meclis gizli oturumunda, Başbakan Rauf Bey ile Kazım Karabekir’in konuyla ilgili açıklamalarını aktarmıştı, “Yine Lozan” başlıklı yazısında. Başbakan Rauf Orbay, Musul’u neden alamadığımızı anlatırken, “Orada İngiliz tayyareleri var. Bizim değil tayyaremiz, benzinimiz bile yok” diyordu. Kazım Karabekir Paşa da, “Orduyu İzmir’den Musul’a gönderirsek, Mudanya Mütarekesi ile elde ettiğimiz Trakya’yı Yunan yeniden işgal edebilir” diyordu. 

1960’lı yıllarda Kıbrıs’ta EOKA çeteleri soydaşlarımızı katletmeye başladıklarında, garantörlük haklarımıza dayanarak çıkmaya karar verdik, ama Ada’ya askerlerimizi taşıyacak çıkarma gemimiz yoktu! 1974’e kadar beklemek zorunda kalmıştık.  

Bugün Avrupa’nın otomotiv üssü olan Türkiye’nin kendi imal ettiği yeterli silah stoku olsaydı,  başında 40 yılını harcadığı bir terör belası olabilir miydi? Topraklarını üs olarak kullanan “dostları”, Türkiye’yi Ortadoğu denkleminin dışına savurma konusunda bu kadar pervasız olabilirler miydi?

Asla unutmayalım; Doğu Roma’nın başkentini alarak Yeni Çağ’ı başlatan II. Mehmet’i “Fatih” yapan Macar Urban Usta’nın döktüğü iki bölümlü “Şahi”lerdi, yani Bizans surlarını delik deşik edebilen üstün silah teknolojisiydi. 

Cennetmekan Nuri Paşa da, imparatorluğun son döneminde cepheden cepheye koşarken, Osmanlı’yı tarih sahnesinden süpüren eksikliğin ne olduğunu yaşayarak görmüştü. O nedenle, savaş biter bitmez silah ve mühimmat üretecek fabrikalar kurma girişiminde bulunmuştu. Nuri Paşa, silah konusunda dışa bağımlı olan ülkelerin bağımsızlıktan söz edemeyeceklerini yaşayarak öğrenmişti. Ömrü boyunca da milli savunma sanayimizin kurulması için çalışmıştı.

MİLLİ SAVUNMA SANAYİİMİZİN TEMELİNİ NURİ PAŞA ATMIŞTI

Mezarı yıllar sonra araştırmacı yazar Atilla Oral tarafından keşfedildi. Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva’nın, İBB Kütüphane ve Müzeler Müdürü Ramazan Minder’in ve iş adamı Zeki Yılmaz’ın çabalarıyla düzenlenen, Türkiye ve Azerbaycan bayraklarının yan yana dalgalandığı  anıtmezar, 28 Eylül 2016 günü gerçekleştirilen bir törenle açıldı. Ve… Nuri Paşa’nın cenaze namazı da 67 yıl sonra kılınabildi. 

Nuri Killigil Şehitliği’nin açılış törenine Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, Karpat Genel Başkanı Seyfullah Türksoy, İSTAD Başkanı Sefer Karakoyunlu, Prof. Dr. Bingür Sönmez, Prof. Dr. İbrahim Öztek, işadamı Zeki Yılmaz, Nuri Paşa’nın torunu Arzu Enver Erogan, gazeteci-yazar Yalçın Bayar, Gazeteci Şamil Kucur gibi Nuri Paşa’nın hangi amaç uğruna şehit olduğunu bilen vefakar insanlar katılmışlardı..