AFGANİSTAN’DAKİ GELİŞMELERİN ARKA PLANINDAKİ MÜCADELE

AFGANİSTAN’DA NELER OLUYOR?

Afganistan sorununun küresel bir sorun olduğunu kabul etmeden yapılan değerlendirmeler, kafalarda oluşan soruları yanıtlamakta yeterli olmuyor. Kabil Havalimanı yaşanan bombalı saldırıyı, “Taliban ile onu ‘kafir’ ilan eden DEAŞ-H arasındaki çatışma” olarak değerlendirmek taşların yerlerine oturtulmasına yeterli olmuyor. 

Yeni bir dünya düzeninin kurulmakta olduğu bir süreçte, Afganistan’da Taliban- DEAŞ-H çatışması şeklinde sahnelenen görüntülerin arka planındaki küresel mücadeleyi görmek durumundayız. 

Pençşir merkezli Kuzey İttifakı’nı kimin ya da kimlerin desteklediğini, İttifak’ın Lideri konumundaki Ahmet Mesud’un kimin mücadelesini sürdürme iddiasında olduğunu bilmemiz gerekir. 

Geçmişte faklı cephelerde olan iki ünlü Afgan komutanının oğulları, Afgan-Sovyet savaşının unutulmaz komutanlarından, Taliban ile El Kaide’ye karşı mücadele etmiş olan Şah Mesud’un oğlu Ahmet Mesud ile Afgan Türklerinin lideri konumundaki Özbek asıllı Raşid Dostum’un oğlu Yar Dostum’u kimlerin, ne amaçla yanyana getirdiklerini de anlamamız gerekir.   

M. KEMAL SALLI

Uluslararası ilişkiler uzmanları, yapılan uyarılara rağmen, Kabil Havalimanı saldırılarının neden önlenemediğini, Taliban’ın ABD’ye karşı söylemlerini sertleştirmesinin nedenlerini sorguluyorlar. 

Afganistan’daki 20 yıllık işgali sona erdirecek olan tahliyelerin son günlerinde Kabil Havalimanından dünya medyasına yansıyan insanlık dramı görüntüleri ve 200 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan bombalı saldırılar sonrasında ABD’nin giderek sertleşmesi, ülkeyi teslim ettiği Taliban’a bir NATO ülkesini donatacak miktarda silah bıraktığını ortaya çıkmasıyla uğradığı imaj kaybına bağlanıyor.  

Dünyanın en büyük silahlı güçlerinden bir olan ve “gerektiğinde”, 11 Eylül 2001’de yaptığı gibi, bir İkiz Kuleler gösterisi düzenleyerek, potansiyel terör bataklığı ilan ettiği İslam ülkelerini hiç de inandırıcı olmayan gerekçelerle işgal edebilen ABD’nin “imaj erozyonu” gibi bir kaygısı olduğu düşünülemez. Bu gerçek bilindiğinden şimdi herkes aynı soruyu soruyor; “Neler oluyor Afganistan’da? Taliban sonrasında da huzur gelmeyecek mi ülkeye?” 

Afganistan sorununun küresel bir sorun olduğunu kabul etmeden yapılan değerlendirmeler, kafalarda oluşan soruları yanıtlamakta yeterli olmuyor. Kabil Havalimanı yaşanan bombalı saldırıyı, “Taliban ile onu ‘kafir’ ilan eden DEAŞ-H arasındaki çatışma” olarak değerlendirmek taşların yerlerine oturtulmasına yeterli olmuyor. 

Yeni bir dünya düzeninin kurulmakta olduğu bir süreçte, Afganistan’da Taliban- DEAŞ-H çatışması şeklinde sahnelenen görüntülerin arka planındaki küresel mücadeleyi görmek durumundayız. 

Pençşir merkezli Kuzey İttifakı’nı kimin ya da kimlerin desteklediğini, İttifak’ın Lideri konumundaki Ahmet Mesud’un kimin mücadelesini sürdürme iddiasında olduğunu bilmemiz gerekir. 

Geçmişte faklı cephelerde olan iki ünlü Afgan komutanının oğulları, Afgan-Sovyet savaşının unutulmaz komutanlarından, Taliban ile El Kaide’ye karşı mücadele etmiş olan Şah Mesud’un oğlu Ahmet Mesud ile Afgan Türklerinin lideri konumundaki Özbek asıllı Raşid Dostum’un oğlu Yar Dostum’u kimlerin, ne amaçla yanyana getirdiklerini anlamamız gerekir.   

Babası Özbekistan’da bulunan, Kara Harp Okulu mezunu Yar Dostum, 3 bin savaşçıyla birlikte Pençşir’e gelmiş ve Kuzey İttifakı’nın Pul-Hesar’da Taliban ile tutuştuğu ikinci çatışmanın kazanılmasında önemli desteği olmuştu. 

Afgan Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin 15 Ağustos’ta ülkeyi terketmesinin ardından kendini ülkenin lideri ilan eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Emrullah Salih de Kuzey İttifaıkı’na destek vermiş ve komutasındaki 10 bin kişilik savaşçıyla, Taliban’a karşı ilk zaferini Pervan eyaletine bağlı Çarikar’da kazanmıştı. 

AHMET MESUD VE TALİBAN VE BERNARD HENRY LEVİ

ABD’nin çekilme kararı üzerine ülkenin tek hakimi haline gelen Taliban’a karşı Pençşir merkezli bir direniş başlatan, Kuzey İttifakı’nın ünlü ismi Şah Ahmet Mesud’un oğlu Ahmet Mesud, Pençşir’e gelmeden bir gün önce, Taliban Kabil’e girmesi sırasında bombalı bir saldırıdan kıl payı kurtulmuştu. 

Ahmed Mesud lise çağlarında İran’da, daha sonra da Londra’da askeri akademide okumuş, siyaset ve askeri sanatlar konusunda köklü bir eğitim almıştı. Ahmet Mesut, Fransız lisesi’nde eğitim görmesinden dolayı Batı hayranı olan babasının etkisi ve uzun süre Londra’da eğitim görmesi nedeniyle Afganistan iklimine yabancı söylem ve davranışlar sergiliyor.  

1989 doğumlu Ahmet Mesud’un, Sovyet ordusuna ve Taliban güçlerine karşı kazandığı başarılar nedeniyle “Pençşir Aslanı” olarak anılan babasının katilleriyle barışabileceğine ilişkin açıklamaları taraftarları arasında şok etkisi yaratmıştı. O nedenle, henüz 12 yaşındayken, babasının Fransız pasaportu, gazeteci görünümlü iki El Kaide militanı tarafından katledilmesine tanık olmuş Ahmed Mesud’un, babasını katleden El Kaide’ye ve olayda haberdar olmasına rağmen önlem almayan Taliban’a karşı bir kan davası başlatması düşünülmüyor.  

Anlaşılan o ki, Ahmet Mesud, küresel güçlerin savaş arenasına dönüşen Afganistan’da, Batılı güçlerden yardım alarak hedefine yürümek istiyor. Ahmed Mesud Washington Post’a yaptığı açıklamada, Taliban’a karşı direnişinde Batı’nın yardımını istiyordu. Batı kamuoyuna seslenen Ahmet Mesud,  “Biz yalnız kendi adımıza değil, sizin adınıza ve sizin güvenliğiniz için de savaşıyoruz” mesajı vermişti. Ahmet Mesut’un bu çağrısına Batılıların nasıl bir yanıt vereceklerini ve 20 yıl Batılı güçlerin işgalinde yaşamış olan Afganistan’da bu çağrının ne ölçüde onay göreceğini zaman gösterecek. 

Trump, Ortadoğu’da bir halifelik kurmayı hedefleyen siyah bayraklı IŞİD/DEAŞ’ı Obama ile Hillary Clinton’ın kurduğu açıklamıştı. Afganistan’dan çıkma kararı öncesinde anlaşmalar yaptığı Taliban’a bir NATO ülkesini donatacak silah stoku ve odalar dolusu dolar bıraktığı ortaya çıkan ABD, Taliban’a karşı mücadele etmeye hazırlanan Ahmed Mesud’a samimi olarak yardım eder mi, yoksa onu kaosu sürdürecek bir figür olarak kullanmaya mı çalışır? Şimdilik yanıtı verilemeyen bir soru..

AHMET MESUD NE YAPMAK İSTİYOR?

Batılı medyaya yaptığı açıklamalardan Ahmed Mesud’un, Yar Dostum’un oğlu birlikte kontrolleri altında tuttukları bölgede Kuzey Irak’takine benzer bir bağımsız birim oluşturmayı hedeflediği anlaşılıyor. Bu oluşumun arka planında da Fransız Yahudisi, filozof Bernard Henry Levi’nin olduğu söyleniyor. 

Bizler Bernard Henry Levi adını, Barzani’nin Irak’ta giriştiği ve başarısızlıkla sonuçlanan bağımsızlık referandumu dolayısıyla duymuştuk. Şimdilerde, Pençşir’de Taliban’a karşı bir direniş başlatan Kuzey İttifakı’nın lideri Ahmet Mesud da, Afganistan’da, Irak’ın kuzey bölgesindeki gibi, Pençşir merkezli bir yapılanmadan söz ediyor. Batılı medya bu girişimi, “Afganistan’ın Rojovası” olarak anmaya başladı.

Ahmed Mesud’un savunduğu modelin, önce gevşek bir federatif yapı getirse de, sonrasında kaosu ve içsavaşı körükleyerek Afganistan’ın parçalanmasına neden olacağı, bu nedenle de, hem Afganistan İslam Emirliği’ni ilan etmeye hazırlanan Taliban’ı hem de komşu ülkeleri tedirgin edeceği belirtiliyor. Ülke nüfusunun yüzde 40’nı oluşturan Peştunların desteklediği Taliban’ın bu modele destek vermesi beklenmiyor. 

KUZEY İTTİFAKI VE İNGİLTERE

“Pençşir Aslanı” olarak Kuzey İttifakı’nın efsanevi lideri Şah Ahmet Mesud’u büyük ölçüde etkileyen Fransız Yahudisi filozof Bernard Levi’nin oğul Ahmet Mesud’u da yönlendirdiği konuşuluyor. Ahmet Mesud’a büyük ilgi gösteren Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un da, yıpranan imajını Ahmet Mesud’un  üzerinden düzeltme çabası içinde olduğu görülüyor. Fakat, Ahmed Mesud’un Londra’da eğitim görmesinden ve uzun süre Londra’da yaşamış olmasından dolayı, Pençşir direnişinin arka planında, Afganistan’ı hala arka bahçesi olarak gören İngiltere’nin olduğu değerlendiriliyor. 

Peki, İngiltere Kuzey İttifakı’na neden destek veriyor, beklentisi nedir?

Bu sorunun yanıtı bize Afganistan’da yaşanmakta olan gelişmelerin, bombalı mesajların gerçek nedenlerini gösterecektir. İnsanlık tarihinin en büyük projesi olarak değerlendirilen, kıtaları kara ve deniz yollarıyla birbirine bağlamayı, yeni bir üretim düzeni kurmayı hedefleyen Çin’in Bir Yol Bir Kuşak (Yeni İpekyolu) projesinin en önemli ortağıdır. 

Yeni İpekyolu’nun ana hattının bir ucunda Pekin diğer ucunda Londra bulunmaktadır. Yeni İpekylu’nun hayata geçirilmesi konusunda Çin’e büyük destek veren İngiltere’nin, bu büyük projenin en önemli halkalarından birini oluşturan coğrafyanın kontrolü konusuna ilgisiz kalması düşünülemez. 

Osmanlı’yı Haritadan silme operasyonu Hindistan’dan, Horasan coğrafyasından başlatan İngiltere’nin, Yeni İpekyolu’nun kilit geçidi Afganistan coğrafyasında Kuzey İttifakı üzerinden kalıcı olmaya çalışması hiç de kulak arkası edilecek bir olasılık değildir. 

AFGANİSTAN SORUNU AFGANİSTAN İLE SINIRLI DEĞİLDİR

Bütün bu nedenler, Afganistan’da kaosun giderek derinleşeceğini gösteriyor. Çünkü Afganistan sorunu, Afganistan ile sınırlı değil. Afganistan pastası sanıldığından çok daha büyük ve çok daha değerlidir.

ABD’nin çekilme kararıyla birlikte kaynatılmaya başlanan Afganistan kazanında, Türkiye dışında, hiçbir NATO ülkesinin, “Afganistan’ı huzura istikrara kavuşturacak bir aş pişirme” kaygısı yok. Afganistan’a ilişkin gelişmeleri değerlendirirken bu gerçeği gözden kaçırmamalıyız. 

ABD’nin çekilmesi sonrasında, Afganistan coğrafyasında, küresel güçler arasında yani denklemeler kurulmaktadır. Bunun yansımalarını bombalı, dronlu saldırılar olarak izlemekteyiz.